Hatırlayalım...

15 Ocak 1994 günü Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan tarafından Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağı açıklandı.

Bugün... Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1994 ruhuna dönmekten bahsetti! Yani... Refah Partisi yılları! Olur mu? Göreceğiz! Ancak...

Tarih 22 Mart 2009...

29 Mart yerel seçimlerinden 7 gün önce... Milli Görüş lideri, eski Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan İstanbul’da, Çağlayan mitinginde konuştu:

“... AKP’nin hatalarına bendenizi alet etmeyin. Bugün AKP’nin yöneticileri başta olmak üzere bütün kadrosu yıllarca beraber çalıştığımız kardeşlerimizdir. Ben tenkit ederken şahıslarını tenkit etmiyorum. Gittiği yolun yanlış olduğunu anlatmak için tenkit ediyorum. Bunları kızgınlıktan değil, onların hocası, ağabeyi olduğum için şefkatten söylüyorum. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, (ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman askerinin en az zayiatla ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum) diyor. Ey Tayyip, Milli Görüş gömleğini çıkararak girdiğin yol yanlış yoldur. Bu yol çıkmaz.”

“... AKP’li kardeşlerime sesleniyorum. 7 yıl önce Milli Görüş gömleğini çıkardınız. Tosladınız. Satacak yer kalmadı. Şimdi garları verecekler IMF’ye. İşsizlik aldı başını gitti. AKP’li kardeşlerime sesleniyorum: Durun kardeşlerim, bu yol çıkmaz yol. Gelin geri dönün. Milli Görüş gömleğini kurun. Yeniden büyük Türkiye’yi kuracağız. İsrail’e vilayet olmayacağız.”

Erdoğan’ın anladığı “1994 ruhu” bu cümlelerde mi gizli? Yani... ‘Milli Görüş gömleği’ni yeniden giymek mi?

Örneğin...

Tarih 7 Kasım 2010... Saadet Partisi’nin genel başkanlığına seçilen ve tekrar siyasete geri dönen Necmettin Erbakan, Almanya’nın merkez sağ gazetelerinden Die Welt’in pazar eki Welt am Sonntag’a konuştu. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Jan-Eric Peters, Milli Görüş’ün liderine şu soruyu yöneltti: “Erdoğan’ın hataları nerede?”

Erbakan net yanıt verdi:

“... Borç ve vergilerle işleyen, faizlerin siyonistlere gittiği kapitalist, siyonist ekonomik düzeni savunuyor. Erdoğan siyonizmin veznedarı oldu. 1923 yılında kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti 82 milyar dolar borç yaptı, Erdoğan ise sadece 8 yılda 580 milyar dolar!”

Erdoğan’ın anladığı “1994 ruhu” bu cümlelerde mi gizli? Yani... Kapitalizmle hesaplaşacak mı?

1994: Delilik ruhu


Tarih 11 Şubat 2019... Saadet Partisi’nin yayın organı Milli Gazete’nin yazarlarından Ekrem Şama, 1994 ruhu için yazısında şu tanımlamayı yaptı: “1994 ruhu delilik ruhudur...” Okuyalım: “... Hayretler içindeyiz. AKP 31 Mart 2019 seçimlerinin startını verirken 1994 ruhuna döneceklerini ifade etti. Sanırsınız ki 1994 belediye seçimlerini Milli Görüş partisi olan Refah Partisi değil de AKP kazanmış. Bu nasıl bir mantık, nasıl bir kandırmaca? 1994 mahalli seçimleri gerek İstanbul’da, gerekse Türkiye’nin her yerinde delilik ruhu ile kazanılmış, batık belediyeler delilik ruhu ile ıslah edilmişti. Bunu en iyi bilmesi gereken de Sayın Cumhurbaşkanı’dır...”

Önemli bir tespit daha: “... AKP’nin, Milli Görüş ruhunun 1994 yılında cihat deliliği metoduyla kazanılan bu büyük başarıları kendine mal etmesi gülünç değil mi? Üstelik ‘artık Milli Görüşçü değiliz’ dediğini sağır sultanların bile duyduğu, liderlerinin ağzıyla 1994 ruhundan bahsetmesi kargaları bile güldürmez mi?”

Yani... 1994 ruhuna dönüş siyaset mi ilkesel mi?

“Rüşvet alan da veren de lanetlidir”


1994 ruhu derken... Şu mu kastediliyor:

Refah Partisi (RP) örgütlenmesi “tespih modeli” olarak tanımlanıyor. Her mahallede, caddede, apartmanda sorumlular var! RP, tüm birimlerde, ‘hanım komisyonları’nda kadınları seferber etti. Her biten seçimin ardından yarın seçim olacakmış gibi bir yenisine hazırlanan RP’de örgütlenme şeması aynı zamanda sandıklara da uyarlandı. Mahalle sorumluları, semtlerindeki her sandık için en az üç kişilik bir komisyon görevlendirdi. Ev, ev, meyhane meyhane dolaşan üyeler hatta geneleve giden liderlik... Ancak... Refah Partisi’nin yükselişindeki kilit söylem, “Refah Devlet”, “Adil Ekonomik Düzen” ve “Sosyal Eşitlik”ti. 1994’ten bir hatırlatmayla bu bölümü bitirelim: Belediyelerin girişine, “Rüşvet alan da veren de melundur (lanetli)” levhası asılmıştı. “Halk Meclisleri” kuruldu, belediyeler halka açılmıştı.

Ya bugün... AKP, o levhayı tekrar asabilecek mi?