Tarih 7 Temmuz 2021... Fetullahçı Terör Örgütü’nün  “futbolda şike” soruşturmasında kumpas kurdukları
gerekçesiyle 88 sanığın yargılandığı davada,
48 sanığa 5 yıl 1 ay ile 1971 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında soruşturmanın kilit isimlerinden polis memuru Lokman Yanık, 161 yıl 8 ay hapisle cezalandırıldı.

Peki Lokman Yanık neden ‘kilit’ isim?

3 Temmuz 2011’de, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’yi hedef alan ‘şike’ soruşturmasının bugüne kadar üzerine gidilmemiş bir bölümü var! O da Fenerbahçe üzerine hazırlanmış ‘Gölge Proje’ olayı!

Peki neydi bu proje?

Aziz Yıldırım olayı çözüyor


Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 12 Aralık 2014’te sunduğu ‘şikayet dilekçesinde’ kumpas detaylı bir şekilde anlatılıyor. Yıldırım şunları iddia ediyordu: “Soruşturma dosyasının ilk evrakı 14 Kasım 2010 saat 22.30’da Lokman Yanık isimli polis memurunun Gasp Büro Amirliği’ne Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı’nda derdest olan bir soruşturmaya atıf yaparak, suçlamalarda bulunduğu ‘Rapor’ başlıklı yazıdır.”

Polis memuru Lokman Yanık’ın ‘Rapor’ başlıklı yazısı incelendiğinde karşımıza gerçekten ilginç iddialar ve ilişkiler ağı çıkıyor.

Raporda, Bochum Savcılığı’nın 2009’da Almanya’daki bahis şebekesiyle ilgili başlattığı soruşturma yer alıyor.

Hatırlatalım, soruşturmanın kapsamı ilk aşamada yalnızca Almanya ile sınırlıydı. Ancak soruşturma derinleştikçe skandalın boyutu da büyüdü. Sonunda uluslararası çapta bir inceleme başlatıldı. Bochum Savcılığı, Türk polisiyle de işbirliği yaptığı soruşturmada Türkiye’den de 74 maçı incelemeye aldı, bu çerçevede Türkiye’de de 70 şüpheli gözaltına alındı. İşte tam da bu noktada, Aziz Yıldırım için hazırlanan ‘Gölge Proje’ye geliyoruz.

MİT görevlisi ve kulüp başkanı


Polis memurunun hazırladığı raporun başlangıcında, Bochum’daki illegal bahis operasyonunun Türkiye bağlantılarına değiniliyor, ardından yazının ana temasına geçiliyor. Aziz Yıldırım savcılığa verdiği dilekçesine şöyle diyor: “Lokman Yanık isimli söz konusu polis, İstanbul ilinde ikamet eden Giresunspor Başkanı Osman Çırak ile resmi olmayan bir görüşme yapmıştır. Mevzuata aykırı olarak gerçekleştirilen bu gayri resmi görüşmede Osman Çırak isimli şahıs Olgun Peker ve Giresunspor özelinde bazı beyanlarda bulunmuştur.”

Ve bu raporla birlikte ‘film’ sarmaya başlar.

Lokman Yanık’ın raporu, Asayiş Şube’den, 23 Kasım 2010’da Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderilir. 30 Kasım 2010’da Soner Koç imzalı yeni ‘Rapor’ hazırlanır. Bu raporla, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç imzasıyla 1 Aralık 2010 günü 529514 sayılı yazı ile soruşturma talimatı verilmesi talebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yapılır. 2 Aralık 2010 günü 2010/2287 no’lu soruşturma dosyası açılır ve dosya Cumhuriyet Başsavcı Vekilinin imzasıyla Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e tevdi edilir. Ve Lokman Yanık isimli polis memurunun hazırladığı raporla başlayan sürecin can alıcı noktasına geliyoruz. Yıldırım altını çok net çiziyor: “Bu soruşturmada da (Şike) ‘proje’ şeklinde isimlendirilen bir gölge dosyanın varlığıdır. 3 Temmuz soruşturma dosyasının proje numarası 2010/10 olup; bu numaraya ekte sunulan bazı evraklardan ulaşılmıştır.”

‘Gölge proje’yle birlikte Aziz Yıldırım dinlemeye alınıyor ve operasyonun düğmesine 3 Temmuz 2011’de basılıyor.

Ve önceki gün İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yayımladığı 2 bin 889 sayfalık gerekçeli karara geliyoruz. Neden mi?

Çünkü... “Gölge Proje”nin mimarı polis memuru Lokman Yanık, 20 Şubat 2017 tarihinde mahkemede yaptığı savunmada şu cümleleri kuruyor: “Milli İstihbarat Teşkilatı’nda görevli olan Mehmet Burak Arat ismindeki şahıs ile 2007 yılında tanıştım. Bu şahıs, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda cemaat ve tarikatlara bakan MİT görevlisi olduğunu söyledi. 2010 yılında MİT görevlisi Mehmet Burak Arat, raporumda ismi geçen Giresunspor Başkanı Osman Çırak’la birlikte Galatasaray maçına geldi. Galatasaray maçında Osman Çırak’la beni tanıştırdı. Çırak, raporuma konu olan olayları anlattı.”

MİT İÇİNDEKİ FETULLAH

Peki MİT görevlisi Mehmet Burak Arat’ın son durumu ne? Gerekçeli karardan okuyalım: “... Mahkememizce yazılan müzekkereye cevaben MİT görevlisi olan Mehmet Burak Arat isimli şahsın Milli İstihbarat Teşkilat’ından 667 sayılı KHK ile ihraç edilmiş personel olduğu... Şahsın, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden FETÖ silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasıyla 8 yıl 9 ay hapis cezası aldığı ve tutuklu olduğu...”

SONUÇ: 3 Temmuz 2011’de operasyona dönüşen kurgunun bir bölümünün MİT içindeki Fetullahçılar tarafından hazırlandığı gerekçeli kararda anlatılıyor. Kararın 54, 81, 65, 81, 88, 301, 394, 395, 1317, 1318, 1331’inci sayfalarında ‘mahrem abilerin’ Aziz Yıldırım’a nasıl kumpas kurdukları itiraflarla da yer alıyor.