Türkiye’yi sarsacak, devlet-mafya-siyaset-gladyo birlikteliğini ete kemiğe büründürecek kaza daha yaşanmamıştı! Bir siyasi partinin lideri elinde, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller ile İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın ‘özel örgüt’ kurduğunu iddia eden dosyayla merdivenlerden çıkıyordu...

Tarih 3 Ekim 1996... İşçi Partisi Genel Başkanı olan Doğu Perinçek, dönemin Meclis Başkanı Mustafa Kalemli’ye bir dosya sundu. Dosyanın adı: “Çiller Özel Örgütü”ydü...

Tarih 18 Ekim 1996... Aynı dosya Perinçek tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunuldu.

İlginç olan Meclis Başkanı Kalemli’nin dosyayı 14 Ekim 1996’da iade etmesiydi!

Ancak...

3 Kasım 1996 tarihinde... Abdullah Çatlı, polis şefi Hüseyin Kocadağ, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak ve Gonca Us isimli bir kadının içinde olduğu araç kamyona çarpınca dosya değerlendi!


Erbakan talimat verdi


Tarih 8 Kasım 1996... Kazadan beş gün sonra... Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel dosyayı “Kişiye Özel” damgalı bir yazı ile Başbakan Necmettin Erbakan’a  gönderdi.

Dosya artık kıymetliydi!

Başbakan Erbakan, Başbakanlık Müsteşarı Dr. O Kadri Keskin’e talimat verdi: “Dosya incelensin...” Müsteşar Keskin de MİT Müsteşarlığı’na hitaben ekte dosyayla birlikte şu yazıyı gönderdi: “... Başbakan Necmettin Erbakan, araştırma yapılarak sonucunda düzenlenecek raporun çok acele tevdiini emretmişlerdir...”

MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’dı...

“Çiller Özel Örgütü” başlıklı dosya incelendi, 59 kişi hakkında MİT’in arşivine başvuruldu...

Ve bir rapor hazırlandı!

Tarih 17 Aralık 1996... MİT Müsteşarı Köksal, Başbakanlığa, hazırladıkları raporu gönderdi: “... Sayın Başbakanımızın, devlet içind25e yasadışı özel örgütlenmeye gidilmesi ve bunlar aracılığıyla yasadışı eylemler yaptırılması konusundaki ilgili emirlerinin alınmasını müteakip gerekli araştırmalara başlanılmıştır. (...) İddialara konu olan şahıslar hakkında önceden kayıtlarımıza intikal etmiş olan bilgiler ise müsteşarlığımız görev alanına giren çalışmalar sırasında, bu çalışmalar sırasında, bu çalışmalarımızla ilgili faaliyetler ölçüsündeki hususları kapsamaktadır.”

“Kontrolsüz güçler bazı siyasilerce desteklendi”


Raporun “SONUÇ ve DEĞERLENDİRME” bölümünde şu tespitler yer aldı: “Susurluk olayı şunları göstermiştir:

Devletin içinde kontrolsüz güçlerin varlığını.

Bu güçlerin devletin ihtiyaçları dışında da bazı istenmeyen faaliyetlere yönelebildiğini.

Güvenlik kuvvetlerinin resmi güçler dışında bazı unsurları da devlet görevi adı altında kullandıklarını.

Devletin bazı belgelerinin (pasaport vs.) gayri kanuni unsurlara verilebildiğini.

Devletin aynı kuruluş içinde farklı anlayışta olanların birbirleriyle devletin olanaklarını kullanarak mücadele edebildiklerini.

İstihbaratta ve örtülü operasyonlarda çok başlılığın bulunduğunu, merkezi kontrolün yeterli olmadığını.

Kontrolsüz güçlerin, bazı siyasi güçlerce veya kişilerce desteklendiğini.

Devlet adına yapıldığı öne sürülen işlerde dahi büyük miktarlarda maddi çıkarların söz konusu olduğunu gösterecek nitelikte emarelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

“Örtülü operasyonu meşru güç yapar”


MİT’in hazırladığı raporun tespitleri arasında şu çarpıcı ifadeler de yer aldı: “...

Örtülü operasyonlar, bütün demokratik ülkeler tarafından olağanüstü durumlarda, ulusal çıkarların korunması amacıyla başvurulan mücadele metotlarından birisidir.

Ancak bu tür çalışmalar, bütün ülkelerde merkezi karara dayanmakta, etkili bir merkezi denetime tabi olmakta ve devletin meşru güçlerince icra edilmektedir.

Hangi gerekçe ile olursa olsun yukarıda değinilen temel prensiplerin dışına çıkılması devlet yönetimi açısından çeşitli sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır.

Devlet organlarının, siyasi otoritenin kararıyla hareket etmesi demokrasinin gereğidir. Ancak bu zaruretin, kuruluşların siyasetin içine çekilmesi şeklinde algılanmaması gerekmektedir.

Siyasi partilerimizin devlet kuruluşlarına siyasi zihniyetleri, çıkarları doğrultusunda yaklaşmamaları da aynı ölçüde gereklidir.

Mevcut politize olmuş kadroların idari tedbirlerle ayıklanması, objektif kamu görevi ve güvenliği için vazgeçilmez bir koşul olarak düşünülmektedir.

SONUÇ: Bu rapor, 1996’da hazırlandı. Raporda adı geçenler 2021’de de sahnede!