Dün... HDP İzmir İl Başkanlığı’na girip Deniz Poyraz’ı öldüren Onur Gencer çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı.



İlginç değil mi? Hatırlayın...

Tarih 5 Mayıs 2021... Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu “104 amirelden Montrö bildirisi”ne imza atan emekli amiraller hakkında “Devletin Güvenliğine ve Anayasal Düzene Karşı Suç İşlemek için Anlaşma” suçundan re’sen soruşturma başlattı. Başsavcılık tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde, “söz konusu bildiriyi hazırlayan ve yayımlanma sürecinde aktif olarak faaliyet göstererek imza listesinde yer alan diğer kişiler tarafından imzalanmasını sağlayan 10 şüpheli” 5 Nisan Pazartesi günü gözaltına alındı.

Tarih 8 Mayıs 2021... Emekli amirallerle ilgili gözaltı süresi uzatıldı. Çünkü... Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dedi ki: Soruşturma kapsamında el konulan dijital materyallerin çokluğu, buna bağlı olarak incelemelerinin halen devam etmekte olduğu, HTS analiz çalışmalarının sürdüğü, şüpheli sayısının fazlalığı, henüz ifadelerinin alınmadığı, üzerilerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti birlikte değerlendirildiğinde...”

Garip değil mi?

HDP saldırganı bir günde sorgulanıyor ve tutuklanıyor... Emekli amirallerle ilgili ek gözaltı süresi veriliyor! HTS’leri inceleniyor, ilişki ağları tespit edilmeye çalışılıyor! Hatta, CHP’li oldukları ortaya çıkarılıyor hem de ailelerine kadar! Peki Onur Gencer’le ilgili ne yapıldı? Sorgulandı ve tutuklandı! HTS kayıtları, parti ilişkisi vs... Neden?

Saldırganın portresi


İktidarın görmesi gerekiyor... Türkiye’nin başındaki en büyük tehlike nedir?

Sayalım... Ekonomi, yolsuzluk, siyasal kavga vs...  Hayır!

Bunların hepsi çözülür! Esas meseleye bakalım.

Önceki gün HDP İzmir İl binasında saldırı gerçekleştiren ve Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in profili! Neden mi? Çünkü...

Örneğin... Suriye’ye ‘sağlık çalışanı’ olarak giden Gencer’in elinde silahla çektirdiği fotoğrafları.

Örneğin... Sık sık poligonda atış talimi yapması.

Örneğin... Kamuflaj desenli kıyafetle verdiği pozlar!

Ve verdiği ilk ifade: “16 Haziran 2021 tarihinde intihar eden bir polis memurunun paylaşımı sonrasında PKK’lılar tarafından hakaret içerikli görüşmeler yaşadım. Benim ölmüş anneme ve bacıma sövüldü. Bunun üzerine ben de aynı söylemlerde bulundum. Çocukluktan beri PKK’lı öldürmek için planlar yaptım. Olay doğaçlama yaşandı.”

Bu cümleleri okuyunca aklıma Çubuk geldi...

Kılıçdaroğlu’na linç!


Tarih 21 Nisan 2019...

Hakkari Çukurca’da şehit düşen piyade er Yener Kırıcı’nın Ankara Çubuk’taki cenaze töreninde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’lilere ‘linç’ girişiminde bulunuldu. Cenaze töreni boyunca slogan atan kalabalık, törenin ardından Kılıçdaroğlu’nun etrafını çevirdi ve tekmelerle-yumruklarla saldırıya başladı. Saldırı anında güvenlik güçleri Kılıçdaroğlu’nu öfkeli kalabalığın arasından güçlükle kurtardı. Güvenlik güçleri, Kılıçdaroğlu’nu yakınlarda ikamet etmekte olan bir vatandaşın evine götürdü fakat kalabalık bu kez Kılıçdaroğlu’nun da içinde bulunduğu vatandaşın evinin etrafını sardı.  CHP lideri zırhı bir araçla vatandaşın evinden çıkarılabildi...

Linç girişiminin nedeni çok açıktı: “CHP, HDP ile işbirliği yapıyor!”

Bu saldırının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 26 Nisan 2020’de bir canlı yayında şu cümleleri kurdu: “... Gittiğimiz yer şehit cenazesiyse orayı rahatsız etmememiz lazım. Ben beş altı kez bu hassasiyetin içerisinde oldum, gitsem mi, gitmesem mi. ‘Başınız sağolsun’ diyoruz, ‘Bu son olsun’ diyorlar sert bir şekilde. Ne diyebilirim ki, buradaki duyguların bir kısmı kontrol edilebilir, bir kısmı kontrol edilemez. CHP’nin burada seçim öncesi, 24 Haziran’da da çok açık bir şekilde HDP ile siyasal ilişkisi olduğu net belli. Bu çocuklar Çukurca’da sınırlarımızı korumak üzere oradaydılar ve PKK bunları şehit etti. İçişleri Bakanı olarak ‘gitmesin kardeşim’ demeyi kendime yediremem.” “CHP’lilerin şehit cenazelerine alınmaması talimatı verdim” açıklaması hatırlatılan Soylu, “Tam da bu iş için söyledim. Ben itfaiyeci değilim. 24 Haziran’da her CHP’li, Kılıçdaroğlu ve takımı şunu söylemedi mi: ‘Bir oyunuzu CHP’ye bir oyunuzu HDP’ye verin.’ Ben bu tabloyu gördüm” ifadelerini kullandı.

Mesele tam da bu değil mi? Siyasi iklim!