Tarih 23 Ekim 2020...

“ (...)
Öğrendim ki


Bazen başkalarını affetmek yetmiyor

Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekir...”

Bu dizeler kime ait? Sosyal medyaya göre usta şair Ataol Behramoğlu’na! Çünkü... Bir kullanıcı dizeleri paylaştı ve altına da “Ataol Behramoğlu” imzasını attı... Buraya kadar normal... Sonra ne mi oldu? Behramoğlu, Twitter’da kendi imzasıyla paylaşılan şiiri “Benim böyle bir sözüm yok” diye yanıtladı. Behramoğlu’na başka bir kullanıcı ise “Hayır var, araştırmanızı öneririm” diye yazdı.

Daha yeni bir tartışma yaşandı.

20 Ocak’ta, şarkıcı Sıla ve şef Hazer Amani, Bodrum’da görülen dava sonrası boşandı. “Söyleyecek bir şey yok” diyerek adliyeden ayrılan Hazer Amani’nin koluna yaptırdığı dövme paylaşımı ‘olay’ oldu! Amani koluna

“Baktım sana
kızgın değilim


kırgın değilim,
dargın değilim


Kısacası artık ben sana hiçbir şey
değilim...”


satırlarını dövme olarak yazdırdı. Gazeteler ve internet haber siteleri, Hazer Amani’nin koluna yazdırdığı şiirin Cemal Süreya’ya ait olduğunu öne sürdü. Cemal Süreya ile ilgili araştırmaları ve kitabı olan Feyziye Özberk Odatv’ye “Cemal Süreya ile ilgisi yok. Şairlere ait olmayan bu sözler toplumun şiir zevkini de bence zedeliyor” değerlendirmesi yaptı!

Hayatımızın her alanında sosyal medya... Ya kitap nerede? Ya arkadaşlık... Paylaşma... Adalet... Neredeler? Cemal Süreya’nın ‘Üvercinka’ şiirini okumadan paylaşanlar size soruyorum!

Şiir kitapta, sokakta değil


Yazar Onur Caymaz da sosyal medyadaki bu durumu ‘leş edebiyatı’ diye değerlendiren isimlerden. 14 Ekim 2018’de Aydınlık’taki köşesinde Caymaz şu cümleleri kurmuştu: “... Ben leş edebiyatı diyorum. Çok kolay iş! Aç Hz. Google’ı, ‘Cemal Süreya sözleri’ yaz, sürüyle rezillik gösteriyor, inanamazsın. Güya şair ‘gördüğün yerde sarıl bana’ demiş! Güya demiş ki Süreya ‘birer birer, seve seve çıktığım aşk basamaklarını; onar onar, söve söve iniyorum.’ ‘Hazların lal oyukları’ diye şiir yazmış adamın böyle ergen cümleler kuracağına inanmak korkunç! Fakat inanan var. ‘Dokunulmasa da görülmese de kalpte yer verilir bazısına, nedensiz’ demiş güya Süreya! Hele o virgülden sonraki ‘nedensiz’! Az buçuk şiir terbiyesi almış olanın nedensiz, misali, ansızın, umursamaz (ki edebiyat düşmanları sıkça umarsızla karıştırır) gibi kelimelerle yarattığı duyarlık, karpuz yerine kırmızı renkli ıslak mendil yemektir. Cemal Süreya dağından ‘kes yüreğine giden bir bilet, cam kenarı değil, can kenarı’ gibi bir taş nasıl düşer! O ki bir şiirinde ‘aldatılmış olanın ağır uykusunu’ söylemiş. (...) Görülüyor ki leş edebiyatının kış müşterileri, süslü sözün pis turistleri anlamadı henüz: ‘Şiir sokakta’ değil, kitapta. Sokak başka işler için. Kitaba bakacaksın!”

Evet... Şiir kitapta... Gerçek bir şiirle... Kitaptan bir şiirle, Ataol Behramoğlu’nun şiiriyle bitirelim yazıyı...