Adı Dündar Ali Kılıç...

1935 Trabzon Sürmene doğumlu.

Babası İshak Kılıç, fındık ve çay üreticisi. Dokuz yaşındayken ailesiyle Ankara’ya göç etti. Silahla 10 yaşındayken tanıştı. 1960’ta Ankara kumarhanelerinden haraç toplamasıyla adını duyurdu. Aynı yıl Kürt Cemali ve adamlarının öldürüldüğü kavgaya katıldı ve yaralandı. İyileşir iyileşmez İstanbul’a taşındı. Kendisine ‘Baba’ denilmesine karşı çıktı. 64 yıllık ömrünün 21 yılı hapishanede geçti. 1984’te, ünlü ‘‘Babalar Operasyonu’’ sonucu cezaevine girdi. Beş yıl kaldı. Sol görüşlü mahkumlarla yakın diyaloğu, cezaevi dışında da sürdüğü için ‘Solcu kabadayı’ diye bilinirdi! Kendi anlatımıyla, 1948’den bu yana kitap okurdu. Adı, 1988’de basına yansıyan MİT Raporu’nda geçti. 1989’da cezaevinden çıkar çıkmaz dönemin MİT Kaçakçılık Daire Başkanı Mehmet Eymür’ü ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Daire Başkanı Atilla Aytek’i suçladı...

Dündar Ali Kılıç


Neden Dündar Ali Kılıç?

“Devlet bankalarını soyanlar mafyadır”


Tarih 10 Ocak 1992...

Özel bir televizyon kanalında “Kırmızı Koltuk” programına katıldı ve ‘mafyayı’ şu cümlelerle tanımladı:

“... Şimdi efendim, bütün dünya ülkelerinde mafya teşkilatları vardır. Türkiye’de de vardır. Ama mafya kimdir, işte bu tartışılır. Mafya bir teşkilat olayıdır. Mafyanın Meclis’te milletvekilleri olur, bakanları olur, polis müdürleri olur, her kesimi hatta fahişleri bile olur. Bu teşkilatlara sahip olan insanlardır mafya...”

Tespitleri bu kadar değildi:

“Mafya, anlattığım gibi bir örgüt olayıdır. Mafya vardır tabii... Devlet bankalarını soyanlar, bu fakir halkın parasını soyanlar, hileye dayalı teşkilatlar kurup, bu paraları alanlar mafyadır tabii...”

Şimdi geliyoruz Dündar Ali Kılıç’ın bana göre en çarpıcı sözlerine:

“... Kabadayılar halkın bağrından kopmuştur. Hangi kabadayı, nerede, devletin kasalarına elini uzatmış veyahut kötü bir faaliyet göstererek bir kimsenin para karşılığında canını yakmış veya bir yerde kiralık katil olmuş? Ama kabadayılara iftira ediliyor. Birtakım insanları gizlemek için, işte göstermelik suçlu lazım olduğu zaman, bilhassa olağanüstü dönemlerde, bu ara rejimlerde işte, kabadayıları zincir yaparlar, birbirlerine bağlarlar, kamuoyu önünde ‘işte suçlu yakaladık’ derler. Aslında mafya teşkilatları daha evvelden uyarılır ve kaçması gerekenler kaçar, kalması gerekenler kalır.

İçerden birisinin İFŞAsı


Dündar Ali Kılıç’ın 1992’de verdiği bu bilgilerle birlikte 2 Mayıs’tan bu yana yayınlanan videoları tekrar hatırlayın! “İçerden” birisinin ifşaları olduğu için bu videolar önemli. Kimsenin bir organize suç örgütü liderinin peşine takıldığı yok! Şimdi...

■ 1996’da yaşanan Susurluk kazasından sonra Meclis’te kurulan komisyona ifade veren bazı isimleri ‘organize suç örgütü liderliği” yaptığı için ciddiye almayacak mıyız?

■ O dönem komisyona ifade veren gazeteci, siyasetçi, bürokrat, asker, polis ve kamuoyunda mafya olarak bilinen isimlerin anlattıklarının üzerine gidilseydi bugün yaşanan ifşalara gerek kalır mıydı?

■ Bugün ismi geçen birçok isim Susurluk döneminde de vardı... O dönem sistemle hesaplaşma yapılsaydı bugün bunlar yaşanır mıydı?

■ Sistem 1996’da da ‘siyasetçi-mafya-asker-polis” ilişkisini üretmişti bugün de öyle!

SONUÇ: Mafyanın var olduğu sistemin adı neoliberalizm! Yıkılsın duvarlar!

HATIRLATMA: Amerikalı sosyolog Robert K. Merton’ un çarpıcı tespitlerini okuyalım: “Resmi yapıların işlevsel yetersizlikleri, mevcut ihtiyaçlara etkin bir şekilde yanıt vermek için alternatif (resmi olmayan) yapıları ortaya çıkarmıştır. Tipik olan, ekonomik büyümenin çalkantılı yürüdüğü ve devletin, bu yüzden ortaya çıkan problemlere karşı mücadelede yetersiz kalabildiği toplumsal koşullarda mafyanın etkili olmaya başlamasıdır. Mafya, bu tür problemleri kısa vadede çözme iddiası ile ortaya çıkar. Bir yandan ortaya çıkan tekil sorunları çözerken, diğer yandan kazançlarının devamı için mevcut problemlerin devamından yanadır. Çünkü problemlerin varlığı onun kazanç kapısıdır. Bu nedenden dolayı mafya uzun bir zaman dilimi içinde ele alındığında daima tutucudur ve sorunların köklü çözümüne de karşıdır. Bu aynı zamanda ahlaki bir sorundur. Organize suçlar, suç işlemeye eğilimli insanların var olduğu koşullarda ortaya çıkar.” Türkiye’nin Mafyası/Frank Bovenkerk, Yücel Yeşilgöz/İletişim Yayınları/Sayfa 54)