Tarih 7 Eylül 2021...
SÖZCÜ kumpasının başlamasına neden olan, 17-25 Aralık sürecine Fetullah Gülen’in mektubunu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan’a getiren Fehmi Koru, Medyascope Tv’de Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı. Koru, son 15-20 gündür devamlı dile getirdiği düşüncelerini bir kez daha yineledi.

Okuyalım:

“... Yani iki tarafa da cazip gelebilecek yönleri var. Bulunacak olan ismin onun gibi bir isim olmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Bu Abdullah Gül olur mu? Tabii Cumhur İttifakı için bu daha az düşünülebilecek bir şey; ama Millet İttifakı için hâlâ düşünülebilecek bir konu olarak da görüyorum doğrusu.”

Fehmi Koru, özgüvenli duruşuyla, Abdullah Gül’ün ne kadar ‘iyi ve sevimli’ bir aday olduğunu anlatmaya çalışıyor! Peki Gül bu kadar ‘sevimli’ ve ‘iyi’ mi?

Abooov...


Örneğin... Koru’nun, 21 Aralık 2015’te, Habertürk’te “Gerçeği -yeniden- açıklıyorum” başlığıyla yayımlanan yazısı: “... İyi de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hitaben yazılan ‘mektup’  ile sonlanan girişim Pensilvanya’dan başlamadı ki... 17 Aralık’taki ilk saldırıdan itibaren yazdıklarım ve söylediklerim arşivde. Ertesi akşam (18 Aralık), Ankara’da, Çankaya Köşkü’nde, Cumhurbaşkanı Gül ile görüşürken, rahatsızlığını fark ettim. Çok kızgındı. Tapelerin sağlıklı olduğuna inanmıyor, bütün belirtiler aynı kaynağı işaret ettiği halde, Cemaat’in böyle bir fesadı yapmış olabileceğine akıl erdiremiyordu. Benim Pennsylvania’ya gitmem düşüncesi o görüşmede doğdu.”

Abdullah Gül, ‘cemaatin’ fesat çıkaracağına inanmıyor! Neden inansın ki? Çünkü...  Daha önce yazmıştım ama hatırlatmakta fayda var:

Bir grup gazeteci, İstanbul Çırağan’da önemli bir yemeğe davetlidir. Yıl 2007... Ve Ümraniye’de bir gecekonduda el bombaları bulunmuştur... İşte o günlerde Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül gazetecilere off the record (yazılmamak kaydıyla) şu cümleleri kurar: “... Bu bombalara dikkat edin. Bunun arkası gelecek...” Milliyet’te yazdığı günlerde Can Dündar bu cümleyi tam 5 yıl sonra açıklar... 13 Aralık 2012’de yazısının başlığı “Abooov”dur ve Gül’ün anlattıklarından sadece bir cümleyi öğrenebiliriz! Yani Gül, Fetullahçılar’ın operasyonlarını önceden biliyordu ve Ergenekon’un arkasının geleceğini de birileri ‘fısıldamıştı’...

Soru şu: Bütün bunların bilinmesine rağmen Gül, CHP’den nasıl oy alacak? Koru’nun özgüveni dedim ya! Bu rahatlığı neye borçluyuz?

Devam edelim...

Tarih 17 Mayıs 2006... Alparslan Arslan’ın faili olduğu Danıştay cinayetiyle Türkiye başka bir rotaya hızla ilerledi. Saldırıdan iki yıl sonra 4 Temmuz 2008’de Radikal’den İsmet Berkan’dan şunu öğrendik: “...2006 Mayıs ayında Alparslan Arslan, Danıştay’da katliam girişiminde bulunduktan hemen sonra, Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Abdullah Gül, Emniyet ve MİT’ten kendisine bu saldırıyla ilgili bilgi sunmalarını istedi. Kısa süre sonra iki kuruluş art arda gelerek Gül’e birer brifing verdiler. Bu brifinglerde Emniyet Genel Müdürü bir de ilişkiler şeması gösterdi Gül’e. Bu şema, aynı zamanda Ergenekon’un ‘çete’ tarafını oluşturan, silahlı-külahlı işlere karışanların şemasıydı. Aslında Abdullah Gül çok kararlıydı, ‘Haydi’ dedi, (Bana anlattığınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın.)...” Ve deliller arka arkaya yağmaya başladı...

Soru şu: Abdullah Gül bu konuda hiç özeleştiri verdi mi?

Başbakan kim?


Tarih 10 Kasım 2014... Balyoz kumpasında Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman ikinci kez tanıklık yapar.  Mahkeme Başkanı, Hilmi Özkök’ün 2012 yılında Ergenekon davasında verdiği ifadesindeki, “Bana bir CD geldi. Kaynağını bilemediğim bu CD’de amacını aşmış ifadeler tespit ettiğim. Kara Kuvvetleri Komutanı’ndan incelemesini talep ettim” sözlerini okur. Bunun üzerine Özkök bu sözlerini, “CD, ses kaydıydı. Seminerde Çetin Doğan’ın konuşması olduğu iddia edilen CD’ydi. Meşru bir tarafı yok. Sıradan bir CD ama kuvvet komutanına inceleyin dedim” diyerek açıklar. Duruşma savcısının “CD’nin tamamını dinlediniz mi?” sorusuna Özkök, “Tamamını dinlemiş olmam gerekir. 11-12 sene önce” der.  Sanık İhsan Çuhadaroğlu, “(Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı) Ergin Saygun mahkemede, Aytaç Yalman’a seminer ses kayıtlarını, dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ün verdiğini kaydetti. Size gelen ses kasetleri yasal ses kaydı mıydı?” diye sorar. Özkök bu soruya, “Benim bir bilgim yok” diye yanıt verir.

Türk Ordusu’nun ‘belinin kırıldığı’ Balyoz’un ses kayıtları 5-7 Mart 2003’te yapılan seminerden hemen sonra dönemin Başbakanına veriliyor. Peki o dönem Başbakan kim?

Soru şu: Abdullah Gül, Ergenekon, Balyoz ve bunun gibi kumpaslara duyarlı olan CHP tabanından nasıl oy alacak? Bilmediğimiz bir anket ya da çalışma mı var?