Türkiye’nin yeni ekonomik modelinin “Çin” olacağı konusunda yapılan tartışmalar... “Özalizm bitti, eyvah ne yapacağız” diyenler... “Karma ekonomi olmaz”cılar... Marş ve şiirle solcu olanların “demokrasi” çığlıkları... Bunlarla birlikte günübirlik politikalar içinde kaybolup giden “hakikat”...

Dünya neyi tartışıyor? ABD’de ekonomi-politiği belirleyenlerin kafasındaki soru ne?

Örneğin... Lakabı “Kıyamet Büyücüleri” olan, Türkiye’yle ilgili çarpıcı analizlere imza atan ABD’nin etkili ve hükümetlere yön veren düşünce kuruluşu Rand Corporation’un son raporuna bakalım! Raporun adı: Çin ile Aşırı Rekabet Kılavuzu... ABD Başkanı Joe Biden’ın, Çin lideri Xi Jinping’e 7 Şubat 2021’de kurduğu cümleyle başlamış tespitler: “Başından beri ona (Xi Jinping) bir çatışma yaşamamamız gerektiğini söyledim. Ama aşırı rekabet olacak.”

Peki Rand Corporation uzmanları neden böyle bir rapor yazma ihtiyacı duydu?

Okuyalım:

“... Uzun vadede, toplumsal ve ekonomik eğilimler, gelecek nesil politika yapıcılar Çin’deki meydan okumanın sorumluluğunu üstlenirken, ABD’yi dezavantajlı duruma sokacak. Şimdi büyüme, yenilik ve işbirliği önündeki mevcut ve ortaya çıkan engelleri ele almak için federal harcama önceliklerini gözden geçirme zamanı... Raporun amacı, ABD’nin çıkarlarıyla uyumlu, ancak ABD etkisinin sınırlarını göz önünde bulunduran gerçekçi, eyleme geçirilebilir politika seçenekleri sunmaktır. Politika yapıcılar, Çin’in niyetlerinin bir değerlendirmesine dayanan ve hassas kalırken rekabet dinamiğinin ulusal gücün diplomatik, enformasyonel, askeri ve ekonomik unsurları arasında nasıl bir rol oynadığını veya oynayabileceğini ele alan bu zorluk hakkında düşünmek için yeni bir çerçeveden yararlanabilir. Çin’e büyük bir avantaj sağlayan ekonomik uygulamalara aktif olarak karşı çıkın.”

Evet... Dünyaya yön veren ama son yıllarda hegemonyasını yitiren kuvvet, uzun zamandır Çin, Rusya gibi ülkelerle nasıl başa çıkılacağını tartışıyor! Bu arada içeride de ekonomilerin nasıl düzlüğe çıkacaklarını konuşuyor!

Nasıl mı?

Yoksulluk idam cezası oldu


Mesele Çin modeli, o model ya da bu model değil! ABD’de Reagan, İngiltere’de Thatcher, Türkiye’de Özal çizgisi kaybetti! Amerika’nın demokratik sosyalist lideri Bernie Sanders’ın 29 Mart’ta The Guardian’da kaleme aldığı şu yazı ne olduğunu ve ne olması gerektiğini anlatıyor. Tespitlerde geçen ABD yerine Türkiye yazın, durum aynı.

Örneğin... ABD, bir avuç insan çok fazla şeye ve çok fazla insan bir avuç şeye sahipken gelişemez ve güçlü bir demokrasi olarak kalamaz. Kongre’deki mesai arkadaşlarımın büyük kısmı bunu görmezden gelmeyi tercih etse de, kazanç ve servet eşitsizliği sorunu karşılaştığımız en büyük ahlaki, ekonomik ve politik krizlerden biri ve bunun halledilmesi gerekiyor.

Not: (ABD yerine Türkiye yazın)

Örneğin... Talihsiz gerçek şu ki, emekçi aileler Büyük Buhran’dan (1929) bu yana görmediğimiz bir şekilde yaşam mücadelesi verirken, hızla, bir avuç milyarderin devasa bir servete ve güce sahip olduğu oligarşik bir toplum biçimine doğru ilerliyoruz. Bu durum, salgın yüzünden daha da kötüleşti.

Not: (ABD’deki değil Türkiye’deki emekçi aileler diye okuyun)

Örneğin... Günümüzde, halkımızın (ABD) yarısı ay başından ay başına yaşıyor, aramızdaki en yoksulların 500 bini evsiz, milyonlarcası tahliye edilmekten korkuyor, 92 milyonu sigortasız ya da kısmen sigortalı ve ülkenin dört bir yanındaki aileler çocuklarını nasıl besleyecekleri hususunda büyük endişe duyuyor. Amerika’da yoksulluk artık idam cezasına dönüştü. Ve en yüz kızartıcı kısmı, düşük gelirli Amerikalılar şimdi zenginlerden yaklaşık 15 yıl daha düşük bir yaşam beklentisine sahipler.

Not: (Türk halkının diye okuyun)

Örneğin... Bu arada, zirvedeki insanlar hiç bu kadar iyi durumda olmamıştı. En tepedeki yüzde birlik nüfus, şu anda en alttaki yüzde 92’den daha fazla serveti elinde tutuyor ve en zengin 50 Amerikalı, Amerikan toplumunun alttaki yarısından, yani 165 milyon insandan daha fazla servete sahip.

Not: (Zirvedeki Türk iş dünyasına bakın)

Bitmedi...

Borçla yürüyen ekonomi


Peki çözüm ne? Nasıl düzeltilebilir? Korkmayın, Türkiye, Çin ya da Rusya olmaz? Yıllarca İran olmaktan korkanlar ya da AKP’nin demokrasi getirdiğini savunan” cemaatsever” liberaller bugün Türkiye’nin ekonomi rotasının değiştiğini söylemeye başladı. Değişen bir şey yok! Ama değişmesi gerekenler var! Çünkü... Dünya bunun değişmesi gerektiğine inanıyor.



SONUÇ: Türkiye, özelleştirmelerle yerli olan ne varsa yabancıya sattı. Yurt içi üretim azaldı. İthalat arttıkça da cari açık büyüdü. Dış borç da böylece sürdürülemez hale geldi. Borçla yürüyen ekonomiye dönüştü. İç ve dış kaynaklar inşaat ağırlıklı yatırımlara yöneltildi. Tüketim toplumu ortaya çıktı. Bunlardan kurtulmadan ‘model’ tartışmasının anlamı yok! Korkmayın, AKP sizlerin rahatını bozmaz!