Casus yazılım... Dünyanın önde gelen medya kuruluşları The Guardian, Washington Post ve Le Monde, özel bir dosya hazırlayarak İsrail yapımı casus yazılımın dünyanın birçok ülkesinde kullanıldığını ve Türkiye’den de isimlerin telefonları aracılığıyla takip edildiğini yazdı. İsrail merkezli casus yazılım geliştiren NSO Group ve müşterilerini ifşa eden projede teknolojinin nasıl sonuçlar doğurabileceği gözler önüne serildi...

‘Casus yazılım’ işin teknolojisi... Bir de ‘canlı casuslar’ var!

Tarih 19 Nisan 2010...

Mert Akın adında meçhul biri MİT Müsteşarlığı’na “Deniz Teğmen Ülkü Öztürk’e ait bilgisayarların hard diskinden elde ettiğim bilgi ve belgelerin bir kopyasını 13.74 GB olarak 3 DVD halinde kurumunuza gönderiyorum. Bu DVD’ler içerisinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı merkezli Ergenekon yapılanmasına ait detaylı bilgiler mevcuttur” diye yazar...

Mektup ve 3 DVD’yi kargoyla gönderir.

Söz konusu ihbar mektubu ve ekindeki DVD’ler, 10 Haziran 2010’da MİT Müsteşarlığı tarafından Genelkurmay’a teslim edilir. Peki bu ihbar mektubu ekinde neler vardır? DVD’lerin içeriklerinde bin 426 albay, üsteğmen, teğmen ve astsubayın isimleri yer almaktadır. Bu isimlerin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ‘Martı Kuvvetleri’, Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ‘Kurt Kuvvetleri’, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ‘Kartal Kuvvetleri’ ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde ‘Tilki Kuvvetleri’ kod adıyla hareket ettikleri iddia edilir. Bu yapılanmaların 12 Haziran 2007’de düğmesine basılan Ergenekon benzeri illegal yapılanmaya benzediği ve askerlerin ‘Devrimci aşırı sol’ genel görüşünü benimsedikleri öne sürülür...

Bitmedi... MİT’e iki ihbar mektubu ve bir CD daha gelir!

MİT’ten Genelkurmay’a...


Tarih 14 Haziran 2010... Genelkurmay Başkanlığı, MİT’ten gelen ihbar mektubunu ve 3 DVD’yi, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderir. Bin 426 genç subayla ilgili iddiaların doğru olup olmadığının araştırılması istenir. Komutanlıkların askeri savcılıkları ayrı ayrı soruşturma başlatır. Bu soruşturmalar devam ederken, 16 Eylül 2011 ve 14 Ekim 2011 tarihlerinde iki ihbar mektubu ve bir CD daha MİT’e gönderilir. İhbarcı, 2010’da yazdığı mektupla yetinmemiş, iki mektup daha yollamış MİT’e!

Peki MİT ne yapar? İhbarlar üzerinde herhangi bir işlem yapmadan Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderir. Jandarma Askeri Savcılığı da 2 Aralık 2011’de soruşturma başlatır... Kuvvet komutanlıklarında yürüyen soruşturmaların bazılarında yetkisizlikle birlikte (eylemin örgüt kapsamında olduğu iddiasıyla) görevsizlik kararı verilir... Bu arada Genelkurmay Başkanlığı da 3 Mayıs 2012’de, Genelkurmay Askeri Savcılığı’na, Martı, Kurt, Kartal ve Tilki ihbarını araştırması için soruşturma emri verir...

Yani ihbardan iki yıl sonra...

Sonra...

Genelkurmay Askeri Savcılığı da soruşturmanın tek elden yürütülmesine karar verir. Diğer askeri savcılıklar da varılan uzlaşma sonucunda 19 Nisan 2010 tarihli ihbar soruşturması için yetkisizlik kararı alır ve dosyalar Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderilir... Peki diğer iki ihbar mektubu ve bir CD ne olur?

Jandarma, 16 Eylül 2011 ve 14 Ekim 2011 tarihlerinde gönderilin ihbarlar için de yetkisizlik kararı verir ve dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderir.

‘Parmak izi’ tespit edilemedi


Karargahta soruşturmayı yürüten isim Savcı Binbaşı Kurtuluş Kaya’dır... Askeri Savcı Kaya soruşturma sonucunda der ki... “19 Nisan 2010 tarihli ihbar mektubu ekinde gönderilen 3 DVD’yle ilgili olarak... MİT Müsteşarlığı’na gönderilen iki ihbar mektubu üzerinde Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı tarafından yapılan parmak izi incelemesi neticesinde, mektup üzerinde iki adet parmak izi bulunduğu... 2 no.lu parmak izinin mukayeseye elverişli olmakla birlikte kime ait olduğunun tespit edilemediği, Otomatik Parmak ve Avuç İzi Teşhis Sistemi (OPTES) veri tabanında eşleşen bir parmak izine rastlanmadığı anlaşılmıştır...”

İhbarın, sahte isim ve adres kullanılarak yapıldığı, DVD’lerde yer alan dokümanların kaynağına ulaşılamadığı da belirtilir. Binbaşı Kurtuluş Kaya, 16 Eylül 2011 ve 14 Ekim 2011 tarihlerinde MİT’e iki ihbar mektubu ve bir CD gönderenleri de bulamadıklarını söyler.  Genelkurmay Askeri Savcılığı 14 Nisan 2015’te şu kararı verir: “Bu ihbarlarla ilgili... kovuşturmaya yer olmadığına...”

Bu dosya neden kapanmıştır? Esas soru budur!

Gerçek şudur: Mektup ve CD’lerde kime ait olduğu bulunamayan ‘parmak izi’nin bulunmasını istemeyen bir kuvvet vardır!

Ancak...15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından dosya tekrar açılır. Ve o ‘parmak izi’ bulunur!

SORU ŞU: O parmak izi kime aitti? O kişi ne zaman tutuklandı? Ceza aldı mı? Yarını bekleyin...