Raporlarla bir ülke dizayn edilir mi? Edilebilir!

Çünkü... Amerika’nın Türkiye’ye ilgisi özellikle 70 yıllık maziye sahip! 1950’lerden sonra başlayan NATO süreci ve sonrasında ‘Soğuk Savaş’ sürecinde ‘sosyalist’ kampa karşı Türkiye’yi hep kontrol etmek istediler! Ve... Düşünce kuruluşlarının hazırladığı raporlar üzerinden Anadolu coğrafyasını ‘dizayn’ etmeye çalıştılar... Bu raporları hazırlarken de Türkiye içinden çok sayıda ‘yararlı kaynak’ buldular! Siyasetçi, gazeteci, akademisyen vs...

Hatırlayın...

Ocak 2020’nin başları... ABD’nin etkin düşünce kuruluşu Rand Corporation’un “Türkiye’nin Milliyetçi İstikameti ve bunun ABD-Türk Stratejik Ortaklığı ve ABD Silahlı Kuvvetleri Üzerindeki Etkileri” başlıklı 276 sayfalık raporunda, ‘darbe iması’ vardı:

“... Askeri liderlerin sıra dışı siyasi faaliyeti ve profesyonellikteki genel düşüş, TSK’nın alt kademelerini yabancılaştırmıştır. Orta kademe subayların ordunun yönetiminden çok fazla usanmış olduğu bildirilmiştir. Bazı gözlemciler, bu rahatsızlığın bir noktada başka bir darbe girişimine bile yol açabileceğine inanmaktadır...”

İktidar cenahı içinde bir grup, Rand Corporation’ın hazırladığı son raporda, “Orta kademe tasfiyelerden rahatsız, darbe yapabilirler”değerlendirmesini, “Kemalistler darbe yapabilir. Askeri vesayet hortluyor” diye anlatmaya çalıştı!

Raporda, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da “anahtar muhatap” diye tanımlanıyordu.

9 Şubat 2020’de...  Hürriyet’ten Fatih Çekirge’ye konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, kendisinin de adının geçtiği tartışılan Rand Raporu’na ilişkin şu değerlendirmede bulundu:  “... Raporda kullanılan, özellikle bakanlık, şahsım, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Üniversitesi hakkındaki ifadelerin, aramıza nifak tohumları ekmek isteyen çevrelere malzeme olabilecek kurnazlıkla kurgulanmış olmasını ve bunun da çarpıtılarak farklı anlamlar yüklenmesini, gerçekleri yansıtmayan zorlama imalarda bulunulmasını esefle karşılıyorum.”

Bitmedi...

Mart 2020... Washington Enstitüsü’nün hazırladığı “Türk Demokrasisine Bakış: 2023 ve Ötesi”başlıklı raporda, Erdoğan’ın halefinin kim olabileceği şu cümlelerle anlatıldı: “...“Bu açıdan bakıldığında milliyetçi ya da askerî geçmişi olan biri nihai olarak [işin sonunda] Erdoğan için daha ikna edici [zorlayıcı, mecburi] olabilir.”

Bu raporda da Hulusi Akar’ın ima edildiği yorumları yapıldı.

Basketbol cevabı


Bir yıl geçti ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yeniden gündemde! 1 Ekim’de, Washington Post’un 2008’de satın aldığı Foreign Policy’de ABD’nin önde gelen Türkiye uzmanlarından Steven A. Cook, Erdoğan’ın sağlık durumunun giderek kötülediğini ve 2023’te sahnede olamayabileceğini iddia etti. Amerika’da kimi gözlemcilerin Hulusi Akar’a sempatik baktığını söyleyen Cook, bunun çok yanlış olduğunu ve Savunma Bakanı’nın Erdoğan’la aynı görüşten geldiğini vurguladı: “... Bu koşullar altında, Erdoğan sonrası bir Türkiye’yi, belki de olağanüstü hal altında başka bir güçlü adamın yönetebileceği ihtimalini düşünmeye değer. (...) Akar liderliği üstlenmek için en uygun konumda görünüyor.”

Bu yazıya yanıt iki gün sonra verildi... Nasıl mı? 3 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, basketbol oynadığı anlara ilişkin videoyu sosyal medya hesabından paylaştı ve “Sağlık için spor yapmak çok çok önemli. Ben de haftada üç gün spor yapmaya gayret ediyorum. Harekette bereket vardır” dedi.

Ancak...

Foreign Policy’nin ısrarı


5 Ekim’de Foreign Policy’de bir yazı daha yayımlandı. İsveç-Amerikan İpek Yolu Araştırmaları Enstitüsü’nde Türkiye sorumlusu, New York Times ve Foreign Affairs’de yazıları yayımlanan Halil Karaveli, 1 Ekim’de Steven A. Cook’un, Foreign Policy’de kaleme aldığı yazıya katılmadığını dile getirdi. Karaveli şu cümleleri kurdu: “... Cook, Akar’ı yanlış tanımış. Amerikalı politika belirleyicilerin Cook’un tavsiyelerini dinleyip Akar’ı ABD’nin düşmanı olarak gözden çıkarması yazık olur. Tam tersine Akar Cumhurbaşkanı olursa, Türkiye’nin ABD ile ittifakını düzeltmek için uğraşacaktır. Cook’un, (Akar ideolojik açıdan Erdoğan ile aynı yerden geliyor) iddiası doğru değil. Akar bir İslamcı olmamakla beraber, muhafazakar bir milliyetçi; tarihi açıdan da Türk ordusunda ve devlet yapılanmasında en egemen güç de bu grup. Bu grup geleneksel olarak Amerikan yanlısıdır. Sovyetler Birliği’ni/Rusya’yı, Türkiye’nin varlığı için bir tehdit olarak görürler ve bu da soğuk savaş döneminde ABD’den korunma talep etmelerine neden olmuştur.”

İşte tam da bu noktada... Bir yıl arayla Bakan Hulusi Akar’ın ismi ABD tarafından yeniden gündeme getirildi. Akar’ın 9 Şubat 2020’de Hürriyet’ten Fatih Çekirge’ye kurduğu şu cümlenin altını çizelim: “... Raporda (Rand Corporation) kullanılan, özellikle bakanlık, şahsım, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Üniversitesi hakkındaki ifadelerin, aramıza nifak tohumları ekmek isteyen çevrelere malzeme olabilecek kurnazlıkla kurgulanmış olmasını ve bunun da çarpıtılarak farklı anlamlar yüklenmesini, gerçekleri yansıtmayan zorlama imalarda bulunulmasını esefle karşılıyorum.”

SORU ŞU: Yine bir nifak tohumu mu?