"Efendiler... 8 Kasım 1920’de, Fuat Paşa Ankara’ya geldi. Karşılamak için bizzat istasyonda bulunuyordum. Paşa’yı omzunda bir filinta olduğu halde Kuva-yi Milliye kıyafetinde gördüm. Batı Cephesi Komutanı’na bu kıyafeti benimseten düşünce ve zihniyet akımının bütün Batı Cephesi üzerinde ne kadar etkili olduğunu anlamak için artık tereddüde yer kalmamıştı. Onun için Fuat Paşa’ya kısa bir görüşmeden sonra, alabileceği yeni görevi söyledim. Memnuniyetle kabul etti. Aynı günün gecesi İsmet ve Refet Paşaları da davet ederek yeni durumu ve görevlerini kararlaştırdık. Kendilerine verdiğim kesin direktif: Süratle düzenli ordu ve süvari birlikleri meydana getirmekten ibaretti. Böylece 1920 yılı Kasımı’nın sekizinci günü düzensiz teşkilat fikir ve siyasetini yıkma kararı faaliyet ve uygulama alanına konulmuş oldu.”

Tam 101 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk bu cümleyi kurdu: Düzensiz teşkilat fikir ve siyasetini yıkma kararı...

Bugün gelinen noktada durum yine aynı değil mi?

Organize suç örgütlerinin tartışıldığı Türkiye’de, milyonlarca kez izlenen videolar, siyasetin kaosu...  Adı demokrasi olmayan bir mafyokrasi düzeni...

O zaman 18 yıl öncesine dönelim.


Militarize stadyum gösterileri


Bir grup öğrenci, TBMM’de toplanan “Buluşma Forumu”nda konuşmalar yaptı ve bir bildirge imzaladı. “Buluşma Forumu”nun imzaya açtığı “kampanya bildirgesi”nde şu ifadeler yer alıyordu: “Atatürk’ün gençliğe hediye ettiği 19 Mayısların kutlanış şeklinin tamamen değiştirilmesini, birçok gencin gönülsüz olarak katıldığı modası geçmiş, hamaset dolu, militarize stadyum gösterilerinin ve geçit törenlerinin sona erdirilmesini talep ediyoruz.”

Peki bu bildirgeyi okuyan dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ne demişti: “... ‘Ben de sizin gibi düşünüyorum. Sizinle aynı görüşteyim. 19 Mayıs kutlamalarını stadyumlardan kurtarmak gerekiyor. Bugün törenler vardı, bakıyorum siz de bir operasyon peşindesiniz. Bu teşebbüsünüze yürekten katılıyorum. Törenleri bu durumdan kurtarmak konusunda sizinle aynı düşüncedeyim. Artık bu sembolik törenler dünyanın hiçbir yerinde kalmadı. İşin içerik ve ruhu bir tarafa bırakılıyor. Zarf var ama mazruf eksik kalıyor...”

Hüseyin Çelik’in “Bugün törenler vardı bakıyorum siz de bir operasyon peşindesiniz” cümlesinin altını çizelim. Operasyon neydi?

Ya mafyokrasi ya Cumhuriyet


Operasyonun adı: Kemalizm bitti... Sahneye koyanlar ise 1980 darbesiyle birlikte ‘sivilleşme’ yalanıyla Cumhuriyet Devrimleri’yle hesaplaşan ideolojiydi. CIA ajanı Graham Fuller, ABD’de yayımlanan “The National Interest” (Ulusal Çıkar) adlı derginin Sonbahar 2000 tarihli sayında da şöyle dedi: “Bugün Türk devletinin bir sorunu varsa, bu da aslında Kemalizm’in değişmez bir değerler paketi olarak var olmayı sürdürmesidir. Hangi türden olursa olsun hiç bir metin, hep ortaya çıktığı şartlar altındaki terimlerle yorumlanamaz.  Daha önemlisi liberal olmayan bu düzen, Türkiye’nin demokratik değişimini engellemekte, İslamcılık ve Kürtler gibi iki ana sorunun çözümüne de zorlaştırmaktadır.”

Operasyonun adını Taraf Gazetesi, 26 Temmuz 2008 tarihinde şu manşetiyle duyurmuştu: “1923’te kuruldu, 2008’de arınıyor!”

SONUÇ: İşte bugün yaşadığımız ‘Mafyokrasi’ yani neoliberalizm yani suç örgütleri düzeninin temelinde halkçı-devrimci Cumhuriyet’ten vazgeçme sevdası var!