Siyaset ideolojiyi yediği için tartışılmadı...

Çok az konuşuldu ve çok az yazıldı...

Tarih 18 Mart 2021...

MHP’nin 13. Olağan Büyük Kurultayı Ankara Spor Salonu’nda yapıldı. Kurultayla birlikte partinin yönetim organı olan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) da belirlendi. MHP MYK’ya giren isimlerden biri İbrahim Çiftçi oldu. Çiftçi, Bahçelievler katliamı ve Doğan Öz cinayetlerinden yargılanmıştı. Savcı Doğan Öz, 24 Mart 1978’de öldürülmüş, 8 Ekim 1978 tarihinde de Bahçelievler katliamında TİP’li yedi genç hunharca katledilmişti. Doğan Öz’ün katledilmesiyle ilgili olarak İbrahim Çiftçi için dört kez idam cezası verilmiş, itiraz üzerine Askeri Yargıtay Ceza Genel Kurulu bozma kararı verip tahliyesini sağlamıştı. 1 No’lu Ankara Askeri Sıkıyönetim Mahkemesi, üst mahkemenin verdiği beraat kararına uymuştu. Beraat kararı gerekçesinde şu cümleler kurulmuştu: “Sanık İbrahim Çiftçi’nin maktul Doğan Öz’ü taammüden öldürdüğü mahkememizce sabit görülmüş, ancak Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararı mahkememizi bağlayıcı nitelikte bulunduğundan sanık İbrahim Çiftçi hakkındaki 7/8’lik oyçokluğuna dayanan bozma ilamına uyularak sırf bu hukuki zorunluluk nedeniyle sanık İbrahim Çiftçi’nin beraatına karar verilmiştir...”



KONTRGERİLLA CİNAYETİ

“... Doğan Öz... 24 Mart 1978’de, aracının içinde üzerine yedi kez ateş edilerek katledildi. 1 Mayıs 1977 katliamından sonra, Maraş katliamından önceydi. Doğan Öz cinayeti, 12 Eylül 1980 darbesine giden yolu oluşturmak için yapılan yasa dışı eylemlerden biri gibi görünüyordu. Oysa bu cinayeti diğer saldırılardan ayıran önemli bir fark vardı. Savcı Doğan Öz, o dönemde devletin en üst basamaklarında olanların bile adını bilmediği bir örgütü ortaya çıkarmıştı: Kontrgerilla!” Gazeteci-yazar Berivan Tapan’ın, “Savcı Doğan Öz’ü Vurdular/Bir Kontrgerilla Cinayeti/Tekin Yayınevi” kitabını okudum ve konuşulmayan MHP kurultayını anlamaya çalıştım! Kitabın “Kontrgerilla Raporu” bölümünü okudukça tüylerim diken diken oldu. Neden mi? Çünkü... BU rapordan iki ay sonra cinayet gerçekleştirildi! O raporu kitaptan okuyalım...

CIA’nın yönlendirdiği örgüt


Savcı Doğan Öz’ün dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e ilettiği, eşi Sezen Öz’ün de cinayetin ardından Ecevit ile bir araya gelerek kendisine önce gösterip sonra da okuduğu Kontrgerilla Raporu’nda yazanlara bakın:

“... Yapılan aralıksız araştırmalarımız ve çalışmalarımız yeni hükümet döneminde de sürüp giden, ilk bakışta can ve mal güvenliğini tehdit eder gibi görünen şiddet olaylarını ‘anarşik eylem’ olarak niteleyecek kadar basit değildir. Olup biten şudur: Ecevit hükümeti ve onun, demokrasiye bütün gerekleriyle işlerlik kazandıracağına olan umutları kitlelerde, Türkiye halkında yok etmek ve onun yerine faşist düzeni gündeme getirmek ve bütün unsurları ile yürürlüğe koymaktır. Böylece ABD ve çok uluslu ortaklıklar Ortadoğu sorununu büyük ölçüde çözmek amacını gütmektedirler.

“... Bize göre, bu sonuca ulaşmada CIA, AID, İran ve İsrail gizli haber alma örgütleri, kontrgerilla gibi gizli örgütleri yönlendirmekte olup bu örgütler, I. ve II. MC (Milliyetçi Cephe hükümetleri) ile devlet aygıtını geniş ölçüde kendi amaçlarına uygun biçimde dönüştürerek demokrasi düşmanı akımları iktidar etmeyi öngörmüşlerdir. Geniş halk kitlelerine girmeyi de AP’nin (Adalet Partisi’nin) şemsiyesi altında MHP ve onun yan örgütleri olan Ülkü Ocakları, Ülkü-Bir Ülkücü Teknik Elemanlar, Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu (MİSK), bazı işveren kuruluşları ve esnaf dernekleriyle gerçekleştirme çalışmaları içinde görünmektedirler.”

Samanın hesabını verdi!


Darbeyle iktidar olmak

Berivan Tapan’ın kitabında yer alan rapor o kadar önemli ki...

“... Şunu özellikle belirtmekte yarar var: Bütün bu çalışmalar içinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. Kontrgerilla, Genelkurmay Harp Dairesi’ne bağlıdır. Kontrgerilla, il ve ilçelerde seferberlik işlemini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yönetilmektedir. Bu konuda en çok, aşamaları eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır. Sivil güvenlik güçleri içinde de MİT elemanları ve 1. Şb. görevlileri kullanılmaktadır. (...)”

“... Şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmama ile olanaklıdır. Bazı goşist sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan. Durum bütün açıklığı ve acılığıyla ve saygıyla sunulur.”

SORU ŞU: İbrahim Çiftçi neden MHP MYK’sında?