Tarih 5 Şubat 2019...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan grup toplantısında gıda fiyat enflasyonu ile mücadele kapsamında belediyeler aracılığıyla tanzim satış yerleri açılacağını söyledi: “... Aynı şey biberiydi, çarlistonuydu, patlıcanıydı, domatesiydi; her şeyde biz bu fiyatlara gerekirse ayar çekme kararını aldık, adımlarımızı atacağız. Belediyelerimiz vasıtasıyla biz bu adımları atacağız. Bir zamanlar biliyorsunuz tanzim satışlar kurulmuştu. Yani belediyelerimiz vasıtasıyla bu adımları atabiliriz, atacağız...”

Erdoğan’ı bu açıklamalara iten neden 2018-2019 yıllarında gıda fiyatlarında yaşanan yüksek artıştı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2019 Ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 20.35 oldu. Fiyatı en çok artan ürünler sıralamasında yüzde 87.87 fiyat artışı ile çarliston biber ilk sıradaydı. Yüzde 80.94 ile patlıcan, yüzde 67.63 ile ıspanak, yüzde 63.84 ile sivri biber gibi temel gıda ürünlerinin fiyatı aylık bazda en çok yükselenler arasındaydı.

Tanzim satış doğruydu... Ancak...

Tarım bitti, pansumanla olmaz


Tarımdan ve üretimden vazgeçen ekonomi-politikle ‘görüntüde’ tanzim satış noktaları açan AKP iktidarının anlamadığını o günlerde CHP Sözcüsü Faik Öztrak dile getirdi: “... Tanzim satış mağazaları yetmez. Bu projenin ayakları eksik. Tarımı bitirdiler, üçüncü lige düşürdüler. Bugün buğday, saman, nohut, arpa her şeyi ithal eder hale geldik. İktidarı bir kez daha uyarıyorum; tarladaki yangın sönmeden mutfaktaki yangını söndüremezseniz. Metal yorgunu olan AKP belediyecilik anlayışının bu topraklarda millete verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Öyle görülüyor ki, hızla bir kumanda ekonomisine gidiyoruz. Bu tür uygulamaların sonu hüsran olacaktır. Zabıta ile korkutarak ekonomiyi idare etmenin mümkün olmadığını, zor olduğunu düşünüyorum. Bunun sonu karanlıktır. Bırakın pansumanı, üretime dönün.”

CHP’li Öztrak sorunu teşhis etti çünkü geçmişinde bu birikim vardı... Nasıl mı?

“Elleri tüketicinin cebinde olanlar”


11 Ağustos 1969...

CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, köyleri kalkındırma planını açıkladı ve “Toprak işleyenin, su kullananın” dedi. CHP, Bülent Ecevit liderliğinde girdiği ilk genel seçim olan 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde yüzde 33.3’lük oy oranıyla 185 milletvekili çıkardı. CHP’nin oy oranı bir önceki seçime göre yüzde 5.9 arttı. 1977 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi oyunu yüzde 41.4’e çıkardı. Slogan netti: “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen.”



İşte bu ekonomi-politik, 1973-1980 arasında İzmir Belediye Başkanlığı görevini yürüten CHP’li İhsan Alyanak’ın da bakış açısının temelini oluşturuyordu.

Dün giriş yaptım bugün biraz daha açalım...

“Demokratik Solda Halkçı Yönetim, İzmir 1977” kitapçığını hazırlatan İhsan Alyanak, 1973’te “Tanzim Satış Mağazaları”nı neden açtıklarını şu cümlelerle anlatmış: “... Düzenleme satışlarında büyük engeller aştık. Piyasada halk çıkarına denge unsuru olma halkçı yönetimlerinde önde görevidir. Elleri tüketicilerin ceplerinde olanları bu yolla denetim altında tutacağız. Belediyemizin halka diyaloglarından biri sayılan düzenleme satışlarında, giderek halk sektörü anlayışı yaratacağımıza da inanıyoruz...” (Sayfa 29)

Evet... Bülent Ecevit’in ‘halkçı’ başkanı Alyanak, “Elleri tüketicilerin ceplerinde olanları bu yolla denetim altında tutacağız” diyordu.

Bitmedi... İhsan Alyanak, kooperatiflerle ilgili de şu vurguyu yapıyordu:

“... Temel gıda maddelerinde uyguladığımız düzenleme satışlarına ek olarak üretici ile tüketici arasındaki en kısa yolun kooperatifler aracılığı ile sağlanacağına inandık. İlk uygulamasını da Santral Hal’deki dükkanlarımızdan yüzde 30’unu kooperatiflere vererek yaptık. Geçen zaman içinde kooperatiflerin çalışmasını yakından izledik. Bizi son derece memnun eden girişimleri üzerine Santral Hal’de yeni oluşturduğumuz 20 satış yerini kooperatiflere, özellikle Köy-Koop’a bağlı kooperatiflere vermeyi kararlaştırdık. Önümüzdeki ay içinde tamamlanacak yeni satış yerlerimize kooperatiflerimizin yerleşmesi ile halk yararına olumlu sonuçlar alacağımıza inanıyorum.” (Sayfa 30)



Sonra...

Tansa da unutuldu Tansaş da... Bugün yine döndük dolaştık yine Tansa’ya döndük! Demek ki...

Çözüm belli: Kamucu-halkçı yönetim ve ekonomi!