Jonah Goldberg...

2010’da “Liberal Faşizm” adlı bir kitap yazdı, başta Amerika olmak üzere liberaller her ülkede kıyameti kopardı. Tamam, ABD’deki liberalizm ile Avrupa ya da Türkiye’deki arasında farklar olabilir ama Goldberg’in şu cümlesi her ülkede aynı: “... İlerici elitler insanları fikirlerini söylemekten korkar hale getirdi. Bu kavramı kullanarak, akla yatkın hiçbir temeli olmayan şeylerin tartışılmasına mahal vermiyor, işin içinden çıkıyorlar.”

Yani, ‘liberal’ arkadaşlar, kendi fikirleri dışında başka bir fikre tahammül edemiyor! Doğru mu? Doğru!

İyi ki cezaevinden çıktı...

Kendisini özgürce anlatması için bu karar sevindirdi! Kim mi? Yargıtay 16. Ceza Dairesi, “FETÖ’ye yardım” suçundan 10.5 yıl hapse mahkum edilen Ahmet Altan ile 8 yıl 9 ay hapse çarptırılan Nazlı Ilıcak hakkındaki temyiz incelemesini tamamladı. Daire, her iki isim hakkındaki hükmü, cezaya dayanak olan suça indirim uygulanmadığı gerekçesiyle bozarken, 14 Nisan’da, Ahmet Altan’ın da tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Coşkuyla karşılayanları gördük ya da hemen arayanları...

Hayatın her alanında ‘özgürlükleri’ savunan Ahmet Altan portresi çizenleri okumaya başladık! Doğru mu? Değil! Ki bu satırları yazan ben ve benim gibilerin ‘düşünce hakkı’ Altan ve onun gibi düşünenler için hiç olmadı. Çünkü... Taraf Gazetesi’nin eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ve arkadaşları, ‘ulus-devlet’ diyenlere, ‘bağımsızlık’ kavramını savunanlara ‘faşist’ dedi... Konuşmaya hakları olmayan ‘ötekiler’ tarafında gördü... Yalan mı? Değil!

Ahmet Altan

Kemalizm bitti


Tarih 15 Kasım 2007...

Taraf Gazetesi yayın hayatına başladı! Yayın Yönetmeni Ahmet Altan yardımcısı da Yasemin Çongar... Gazetenin amacı ilk günden belliydi: ‘Askeri vesayet yıkılacak.’ Vesayet dedikleri ‘Kemalizm’di! Türk Ordusu’na kurulan komplonun ‘izleri’ Taraf’ın manşetlerindeydi...



 

Hatırlayın...

1980 sonrasında liberalizmle birlikte ‘sivil toplum’ denilen kavram kol kola yürüdü ve ortak noktada buluştu: Bir ekonomi-siyasal iktidar hedefleyen neo liberalizm meydanlara indi. ‘Görünmez bir el’ piyasalara hakim oldu, özelleştirmelerle birlikte ‘egemen-resmi ideoloji’ye karşı özgürlükleri savunanlar sahne aldı. Aslında ‘resmi ideoloji’ diye karşı çıkılan, insanın pazarda kaybolmasıydı. Bunun siyaset sahnesindeki 2002 versiyonu da AKP oldu. ‘Kemalizm bitti’ diyen CIA ajanı Graham Fuller, ABD’de yayımlanan “The National Interest” (Ulusal Çıkar) adlı derginin Sonbahar 2000 tarihli sayında da şöyle der: “Bugün Türk devletinin bir sorunu varsa, bu da aslında Kemalizmin değişmez bir değerler paketi olarak var olmayı sürdürmesidir. Hangi türden olursa olsun hiç bir metin, hep ortaya çıktığı şartlar altındaki terimlerle yorumlanamaz.  Daha önemlisi liberal olmayan bu düzen, Türkiye’nin demokratik değişimini engellemekte, İslamcılık ve Kürtler gibi iki ana sorunun çözümüne de zorlaştırmaktadır.”

Bitmedi...

Kılıçdaroğlu’ndan beklenen


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Altan’ı tahliyesinin ardından telefonla aradı, geçmiş olsun dedi... İnsani bir davranış! Ancak... 2013’e kadar, Ergenekon-Balyoz-Şike-Casusluk-Odatv vs... davalarında taraf olmuş CHP’nin ve liderinin Ahmet Altan veya arkadaşlarına mutlaka söyleyecek bir cümlesi veya sorusu vardır.

Örneğin... ‘Üstü Cumhuriyet/Altı Ergenekon”“1923’te kuruldu/2008’de arınıyor” manşetlerinin hâlâ arkasında mısınız? Balyoz kumpası tasfiyelerindeki rolü ya da...

Örneğin...

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 3 Eylül 2019’da yayımladığı 739 sayfalık Ergenekon gerekçeli kararını okuyalım... Gerekçeli karar sayfa 285: “... Ergenekon komplosunun en önemli ayaklarından birisini de liberaller ile olan ittifak oluşturur. Cemaat, liberallerin desteğini ve onların yönlendirilmelerini komplonun önemli bir unsuru olarak gördüğü için, ‘Taraf’ adında bir gazete kurmuş, kendi medyalarında da liberal aydınlara yer açarak onların entelektüel birikimlerini kendi psikolojik harekatlarının bir parçası yapmıştır... Liberal aydınlar, Fetullahçılara TSK’nın bastırılmasından sonra demokratik reformların gerçekleşeceğini sanarak bu desteği vermiştir.”

SONUÇ: 104 amiral süreci bize gösterdi ki... Ahmet Altan içeride fikirleri dışarıdaydı! Şimdi bu tahliye ile taşlar yerine oturdu ve iyi de oldu!