Dün yazımı, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve emekli Albay Mehmet Ülger’le birlikte 8’i asker 2’si sivilin Ergenekon kumpasına bağlandığı “Malatya Zirve Cinayeti’ne şu sorulara yanıt arayacağımı söyleyerek bitirmiştim: “... Gizli tanık İlker Çınar’ı İstanbul’da kim karşıladı? Nereye götürdü?” Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15 Şubat 2021’de hazırladığı ve 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu iddianamesini incelemeye devam edelim...



Tarih 27 Ekim 2020...

Malatya’da 8 Nisan 2007’de işlenen cinayetlerin kilit ismi gizli tanık Deniz Uygar yani papaz İlker Çınar ifadesinde, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘dilekçesini’ verdikten sonra İstanbul’a gidişini ve nasıl karşılandığını şöyle anlattı: “... Bu dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gittikten sonra tarihini hatırlamadığım bir günde, daha sonradan komiserlik yaptığını öğrendiğim Hüseyin Özkan isimli şahıs beni aradı ve bana hitaben (İstanbul’a sizi bekliyoruz, ifadenizi alacağız’) şeklinde söyledi...”

Devam edelim...

Zekeriya Öz’ün talimatı


İlker Çınar, otobüsle İstanbul’a gitti. Esenler Otogarı’nda kendisini Necat Aksu isimli polis memuru karşıladı. (Yazının ilerleyen bölümlerinde Necat Aksu hakkında çarpıcı bilgiler vereceğim.) Söz Çınar’da: “... Necat Aksu beni otogardan alarak hiç bir şey konuşmadan Vatan Caddesi’nde yer alan emniyet binasına götürdü. Emniyet binasında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne girdik. Burada polis memuru Necat Aksu beni, ‘Komiserim’ diye hitap ettiği ve sonradan komiser olduğunu öğrendiğim Hüseyin Özkan isimli kişinin yanına götürdü ve Hüseyin Özkan ile görüşmeye başladım. Daha sonra bulunduğumuz odanın yanında bulunan Kazım Aksoy (İstanbul eski Mali Suçlarla Mücadele Müdürü) diye hatırladığım kişinin odasına götürdüler. Buraya gittiğimde Kazım Aksoy’un masasında Zekeriya Öz (firari savcı) oturuyordu. Kazım Aksoy da ayakta bekliyordu. Zekeriya Öz bana hitaben ‘Gel gel’ diyerek karşısında durmamı istedi. Karşısında durduktan sonra bana hitaben (Sen kendini kurtaramazsın, ben seni bir şekilde zaten alacaktım, bak bu şekilde geldin, biz devletin kendisiyiz, bu pisliklerden kurtulacağız, bu memurların yazacakları, çizecekleri şeyleri imzalayacaksın) şeklinde söyledi. Bunları söyledikten sonra beni Zekeriya ÖZ’ün odasından aldılar ve yan odaya geçirdiler.”

Ve... Malatya Zirve Cinayeti, 2011’de Ergenekon’a, İlker Çınar’ın, bugünün firari savcısı Zekeriya Öz’e verdiği ifade sonrası bağlandı.

Her operasyonda o polis!


İlker Çınar’ı İstanbul’da karşılayan polis memuru Necat Aksu’yla ilgili arşivde önemli bilgiler var. Nasıl mı? Anlatalım:

20 Ocak 2010 tarihinde Taraf Gazetesi “darbe planı” olduğu iddia edilen Balyoz’u “Türkiye’yi Balyozla Ezeceklerdi”, “Camileri bombalayacaklardı” şeklinde haberlerle duyurdu. 30 Ocak 2010’da Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu bir bavul dolusu belgeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim etti. Bu gelişmelerin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Sonrasında ‘Balyoz’un kumpas olduğu ortaya çıktı...



Tarih 8 Şubat 2018...

Balyoz kumpası ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen soruşturma kapsamında terör örgütü FETÖ mensubu oldukları ileri sürülen 5 eski polis gözaltına alındı. Gözaltına alınan isimlerden birisi de Necat Aksu’ydu! İstanbul Terörle Mücadele Şube’de görevli polis memuru Aksu, FETÖ kumpaslarının her ayağında rol aldı. Balyoz kumpasıyla ilgili Askeri Savcılığın hazırlattığı “Seminer doğruysa bu darbe planıdır” bilirkişi raporunu sivil mahkemeye teslim eden de Necat Aksu’ydu, 3 Temmuz 2011’de ‘Şike kumpasıyla’ gözaltına alınan ve tutuklanan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ı sağlık kontrolüne götüren de...Yine Poyrazköy kazılarına katılan ve Gölcük’te teğmenlerin evinde arama yapan, 28 Şubat soruşturmasında Çevik Bir’i 12 Nisan 2012’de gözaltına alan, Balyoz’da Korgeneral Engin Alan’ı 29 Nisan 2010’da emniyete götüren yine aynı isimdi. Ve son olarak öğreniyoruz: Zirve Yayınevi Cinayeti sürecinde de İlker Çınar’ı İstanbul’da karşılayan Aksu’ymuş!




DÜZELTME: Önceki gün “Bahçeli, Öztrak’ı neden hedef aldı?” yazımda Nicholas Danfort’un Brookings Enstitüsü için hazırladığı raporu gündeme taşımıştım. Yazımda, ‘arşiv’ karışıklığından dolayı bir hataya imza attım. Danforth’un eşinin CIA’da çalıştığını kaleme aldım. Ancak bu bilginin doğru olmadığını Nicholas Danforth sosyal medya hesabından duyurdu ve ben de düzelttim. (Danfort evli bile değil) Yine de köşemde tarihe not düşmek için bu bilgiyi okuyucularla paylaşmak istedim. Ancak... Esas konunun rapor olduğunu ve ABD merkezli düşünce kuruluşlarının 1950’lerden bu yana Türkiye’yi ‘dizayn’ çalışmalarını anlatmaya devam edeceğim.