Sporun ruhunda rekabet olduğu kadar azim de olmalı. Siz hiç tesadüfen gelen bir şampiyonluğa rastladığınız mı? Ben rastlamadım.

Yönetimlerin gece-gündüz çalışarak bütçelerini denkleştirmesi, iyi transferler yapması, koca kulübü idare edip ezeli rakipleri ile yarışır düzeyde tutması sizce bir emeğin göstergesi değil mi?

Teknik direktörlerin bir yandan yöneticiler ile olan ilişkileri, diğer yandan futbolcularını her an oynayabilecek düzeyde tutup taktiksel olarak hazırlaması bütün bunlardan eğer zaman kalırsa ailesi ile vakit geçirmesi kolay mı?

Galatasaray 2001-2002 sezonunda Kocaeli karşısında Hasan Şaş’ın açılış golü ardından da Radu Niculescu’nun golleri ile 2-0 kazanarak şampiyonluğunu resmen ilan etti. Şaş’ın golünü çekmiştim.


Futbolcular kazandıkları milyon Euro’ların altında ezilmemek için var güçleriyle mücadele etmeleri alkışı hak etmez mi? Konumuz o önemli olan şampiyonluklardan ikisinin foto-hikayesi olacak. Beşiktaş’ın 100.yıl şampiyonluğunu fotoğraf kareleri ile kısaca anlatalım mı?

Hani şu tartışmaların sürdüğü yıldız kazandıran şampiyonluğa da bakalım mı? Emek, alın teri, birlik-beraberlik işte Türkiye
Süper Ligi 2002-2003 sezonu:


YILDIZ SAVAŞINDA YENİ BOYUT


Fenerbahçe hak ettiğini iddia ettiği yıldıza ulaşamayınca kendisi için yıldızın bir değeri kalmadığını deklare etti. Boykot ederek armasının etrafından yıldızları kaldırdı. Ezeli rekabette bir adım önde olan Galatasaray’ın bu tatlı kapışmada katkısı yok diyemeyiz. Zira Fenerli dostlarını kızdırmak için yıldız göndermesi her fırsatta resmi kanallar aracılığıyla bile yapıldı. İşte o tartışmanın fitilini ateşleyen sezona bir bakalım. Galatasaray’ın 4. yıldızdan evvel 3. yıldızı aldığı sezona hatta şampiyonluğu kazandığı maçı fotoğraflarla hatırlayalım.

İşte bu fotoğraflar Fenerbahçelileri kızdırmaya yetti.