ŞAMPİYONLUĞUN hesap makineleri ile hesaplandığı haftada küme düşen ve prestij mücadelesi yapan Denizli’ye karşı galip gelmek elbette marifet değil. Önemli olan rakiplerin puan kaybetmesiydi, o da oldu. Hani dilden dile dolaşan “Terim balı” hikayesi var ya; tam da o oldu! Galatasaray adına şanssızlık (!); liderlik, kaçan goller ve penaltılarla şampiyonluk hayali son maça kaldı.

BU bir şampiyonluk hikayesine benziyor desem bana kızar mısınız? Uzun süreler Galatasaray muhabirliği yaptım. Bu bana bazı şampiyonlukları anımsattı. Sezon içinde fedakarlıkları ve bazen sakatlıkları bile göze alan, kahraman olmak değil ama iyi bir takım olmak isteyen olağanüstü oyuncu grubunun hikayesini anlatıyor. Korona belası yüzünden kendilerini riske ettiler, seçim tartışmalarına kulak tıkadılar, bazı arkadaşlarını kaybettiler (Belhanda) ama yılmadılar. Belki de Beşiktaş şampiyon olacak ama bu mücadele hafızalara kazınacaktır.

BU arada Denizli’nin hakkını da teslim edelim.

HAKEM Abdülkadir hocam ise beni affetsin ne yazık ki kötü bir maç yönetti. İyi ki ‘VAR’ pozisyonları iyi süzdü de yanlış kararlar Bağdat’tan döndü! İlk penaltının yanı sıra kalecinin alan ihlalini de ‘VAR’ gördü ama kimin umurunda?

GALATASARAYLILAR, sezon boyu takıma katkıda bulunan, ruhuyla oynayan futbolcuların isimlerini asla unutmayacak. Hani Fatih Terim’in odasındaki asılı ünlü söz var ya... “İmkansız diye bir şey yoktur sadece mucizeler biraz zaman alır” diye... Neden olmasın?