14 yıl önce ihale edilen 13 yıl önce de temeli atılan Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattının yarın törenle açılması bekleniyor. (Bu yönde çıkan haberlere şu ana kadar herhangi bir yalanlama gelmedi.)

Birçok kez açılış tarihi değiştirilen, defalarca çökme meydana gelen projenin tam bitmediği bu durumda açılmasının tehlikeli olacağı belirtiliyor, ama anlaşılan o ki; risklere rağmen açılacak. Bu inadın nedeni de muhtemelen seçilen tarihin 4 Eylül Sivas Kongresi’nin yıldönümü oluşu. Cumhurbaşkanı Erdoğan için önemli tarihlerin yıldönümünde yeni projeleri açmanın yüksek önemini bilen bilir.

★★★

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, hattın yüzde 20’sinin eski konvansiyonel hattan oluştuğunu, açılmasının olası bir kazaya davetiye çıkaracağını SÖZCÜ’de Başak Kaya’ya anlattı.

Akın’ın söz ettiği konvansiyonel hattın Kayaş-Balışeyh istasyonları arasında olduğu, bu kısmın 60 km. hızla gidilebileceğini de geçenlerde T24’te Eray Görgülü yazmıştı.

Dahası, risk uyarılarına karşı yolcuların, inşaat tam bitinceye kadar Ankara’dan Kırıkkale’ye otobüsle taşınma seçeneği görüşülüyormuş.

Ne deseniz eksik kalacak ama söylemek zorunlu. Gösteriş uğruna vatandaşın hayatını tehlikeye atma pahasına, tam bitmeyen bir demiryolunu hattını açmayı göze alan bir iktidarla karşı karşıyayız.

★★★

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Genel Sekreteri İsmail Özdemir’in şu sözüne dikkat:

“Ankara-Sivas YHT hattında çalışan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre, inşaatın henüz tamamlanmadığını görüyoruz. (...)Yıllardır çalışmayı bitiremedikleri ve müteahhitlere para yetiştiremedikleri için göstermelik bir şekilde ‘Sivas’ta hızlı tren işletmeciliğine başladık’ demek istiyorlar.”

BÜTÇEYİ SÖMÜREN PROJE

Biraz geriye gidelim: Ankara-Sivas YHT için Mart 2018’de “ray serme” töreni yapılmış, dönemin Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, proje bittiğinde Sivaslının 5.5, Yozgatlının ise 4.5 saatte İstanbul’a gidebileceğini “müjdelemiş”ti. O törende projenin ekonomik büyüklüğü 9 milyar TL, hattın açılma tarihi de 2019 olarak açıklandı. 2019 yılına göre, telaffuz edilen 9 milyar TL’nin üzerinden iki yıl geçti. Bu süre içinde inşaat maliyetleri arttı. Gecikmeler ve maliyet artışı sonucu acaba 2018 yılında 9 milyar TL denilen projenin toplam maliyeti kaç TL oldu? (Eşmebaşı kısmında sadece 3 Mart’ta meydana gelen göçük için geçtiğimiz yıl 76.5 milyon TL’lik ihale yapılmıştı.)

Bu soru bir kenarda dururken, proje ihalelerinde bugüne kadar hangi şirketler yer almış bakalım:

- Ankara-Sivas YHT’nin ilk etabı Yerköy-Sivas ihalesinde en düşük teklifi 839 milyon dolar ile China Major-Cengiz-Limak-Kolin konsorsiyumu vermişti.

- Kırıkkale-Yerköy altyapı tamamlama işi ihalesini 247.7 milyon TL teklifle Kolin,

- 2. Etap olan Kırıkkale-Yerköy ihalesini 398 milyon TL’ye Kolin-Cengiz-Limak-Mapa,

- Elmadağ viyadükleri için Doğuş ile sözleşme imzalanmıştı.

- Yerköy-Sivas altyapı ikmal işini 734 milyon TL teklifle Özaltın-Özkar ortaklığı,

- Üstyapı elektrifikasyon, sinyalizasyon vd. işleri Yapı Merkezi üstlenmişti.

SON SÖZ: Eğer bu hat 4 Eylül’de açılacaksa, o gün kimsenin hayatının tehlikede olmadığının taahhüt edilmesi gerekiyor.


Külliye, Yargıtay, MİT, ay yıldız


Başlıkta sıralanan kurumsal yapıların, fazlası yok eksiği var. (Mesela Yeşilköy’de Hava Harp Okulu yeni binaları, Cumhurbaşkanlığı’nın Okluk’taki Yazlık Sarayı da bu listeye eklenebilir.)

Ortak özellikleri, devleti devlet yapan temel hizmetlerin görüldüğü temel yapılar oluşu. Bununla iç içe geçen asıl ortak payda, tamamının aynı müteahhitlik şirketi tarafından inşa edilmesi. Rönesans Grubu bünyesindeki REC Uluslararası. Eskiden sık kullanılan “NATO Müteahhidi” diye bir tabir vardı. 70’lerde, 80’lerde çok geçerdi.

REC Uluslararası için bir kavram bulunur mu bilemiyorum ama Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı dönemindeki özellikle kamusal yapılara damgasını vuran bu şirketin, dönemin en mutemet şirketi olduğu kesin.

O kadar ki, Rönesans Grubu Başkanı Erman Ilıcak’ın da Erdoğan’ın büyük önem atfettiği yapılara dair seramonilerde daima yanında veya seslendiğinde duyacağı kadar yakınında olduğunu görebilirsiniz.

Yeni hizmet binası 2021-2022 Adli Yıl Açılış töreniyle birlikte hizmete açılan Yargıtay’da da öyle oldu.

Atatürk Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın Bakanlıklar semtindeki tarihi binasında faaliyet gösteren Yargıtay, artık akıllı bir komplekste. Adli Yıl Açılışı’nda Cumhurbaşkanı, cübbesiyle Diyanet İşleri Başkanı ve cübbesiyle Yargıtay Başkanı’nın yan yana dua eder görüntüsü, Anayasa’daki devletin tarifinde geçen laiklik ilkesinin sadece kağıt üzerinde kaldığını kanıtlayan tarihi bir fotoğraf oldu.

DUALI AÇILIŞ

Kuruluş felsefesindeki altı oktan biri laiklik olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da seramonide yer alışının, seçmen tabanında kısmi rahatsızlık yarattığını da sosyal medyada izledik.

Basit bir nedenle: Bağımsız ve tarafsız yargının ayrımcılığı reddetmesi, devletin temel yapı taşı olan yargıda dinin yerinin olmaması gerekiyor çünkü. Buna rağmen, bu fotoğraf kadar CHP liderinin orada bulunmasının son derece normal son derece doğal olduğunu savunan, -hele ki seçime giderken (!)-  çok kişi olduğunu da biliyoruz. (Bu satırların yazarı onlardan biri değil.) Laiklik ilkesini adım adım çöpe atılır hale getiren şeylerin başında, “Dindar muhafazakar seçmeni gözetmek gerekli” diye diye suskun kalmak geliyor çünkü. O nedenle bu manzarayı normal bulan sosyal demokrat ya da demokratlar arasında “Afganistan’ı görünce Atatürk’ün ne büyük bir iş başardığını anladık” diyen varsa inandırıcı olmadıklarını bilseler iyi olur. Yok, eğer bunun adı kıymetli bir stratejiyse, demek ki strateji “Öyle bir şey yapalım ki olmadığımız gibi görünelim” anlamına geliyor. Hiç değilse onu açık açık söylesinler.

Bu önemli parantezden sonra asıl konuya dönelim.

Devlet yapıları ve şeffaflık


Yeni Yargıtay bina ihalesinin sessiz sedasız 21/b usulüyle yapıldığını yaklaşık dört yıl önce yazmıştım. Dört yıl öncesinin fiyatlarıyla verilen teklif 1 milyar 31 milyon 328 bin TL’ydi. Sonra bu yılın başlarında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaklaşık 600 milyon TL’lik bir ihale daha yaptığını ve tabii ki onun da aynı şirkete REC Uluslararası’na gittiğini Birgün yazdı.

İşin toplam büyüklüğü 1.6 milyar TL’ye çıkmış oldu ama ne ihaleyi yapan kurum ilan etti ne başka bir kurum açıklama yaptı. Zaten Rönesans Grubu’nun yaptığı/yenilediği temel devlet yapılarında hep aynı yol tercih ediliyor: Suskunluk. Adını ilk kez 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlaması sırasında duyduğumuz “Ay Yıldız Yerleşkesi” konusunda da benzer bir yaklaşım söz konusu. Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet komutanlık karargâhlarını Milli Savunma Bakanlığı çatısı altında birleştirecek proje Türk bayrağının ay yıldız formunu taşıyacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak arasındaki konuşmadan anlaşıldığı kadarıyla Ay Yıldız Yerleşkesi’ni de aynı grup üstlenmiş. Ama bu büyük yatırımın, ne tutarını biliyoruz ne de ihale yapılıp yapılmadığını.

Sözün özü: 2022 yılı bütçe çalışması başladı. Önümüzdeki ay da TBMM’ye sunulması gerekiyor. Bir devlet şirketi gibi rol verilmiş bulunan Rönesans Holding’in üstlendiği Ay Yıldız Yerleşkesi başta olmak üzere, temel devlet yapılarıyla ilgili olarak aldığı ihalelerin toplam tutarının kamuoyuna açıklanması iyi olacaktır. Bir ay sonra başlayacak bütçe görüşmeleri de bu verilerin açıklanması için en uygun ortam.