Avrasya Tüneli’nde geçiş ücretine yüzde 26 oranında zam yapılması bekleniyormuş. Tünele ilişkin yeni tarifenin hazırlıkları tamamlanmış. (Yap-işlet-devret (YİD) modeliyle yaptırılan Avrasya Tüneli’ni inşa eden ATAŞ adlı şirket, onu aynı zamanda işletiyor. ATAŞ’ı, Yapı Merkezi ile Güney Kore’den SK-E&C şirketleri kurmuştu.)

Olcay Aydilek imzalı (Habertürk) habere göre, 1 Şubat’tan itibaren otomobiller için 36 TL 40 kuruş olan geçiş bedelinin 46 TL’ye, 54 TL 70 kuruş olan minibüs geçiş bedelinin de 69 TL’ye çıkması bekleniyormuş.

Kamu özel işbirliği (KÖİ) modeliyle yıllardır akademik sahada ilgilenen Prof. Dr. Uğur Emek’in paylaşımı, haberin önemini bir başka boyutta artırıyor. Emek sosyal medya hesabında şu bilgiyi verdi:

“2 Şubat 2021’de Avrasya Tüneli’nin geçiş ücreti zamlanacaktır. Orijinal sözleşmeye göre ve bugünkü kurdan ücretin 38.5 TL olması gerekiyordu. Ancak sözleşme revizyonları neticesinde, katkı payı uygulanmaz ise ücret 46 TL olacak. 46 TL’nin üzerindeyse sözleşme değişikliği vardır.”

GİZLİ SÖZLEŞMELER

Çok yazdık. Ama en az üç neslin hayat şartlarını etkileyecek süreyi kapsadığı için ne kadar yazılsa az. KÖİ modeliyle yaptırılan ve neredeyse tamamı döviz üzerinden garantiler içeren altyapı projelerine dair sözleşmeler, “ticari sır” gerekçesiyle gizli tutuluyor. Bu nedenle, halkın tamamını ilgilendiren bu  sözleşmeler hakkında biz gazeteciler ile bilim insanlarının ulaşıp paylaştığı her bilgi önem taşıyor.

Prof. Dr. Emek’in, Avrasya Tüneli için işaret ettiği sözleşme değişikliği ihtimali, AKP iktidarının bütçe kaynaklarını kimler için kullandığı gerçeğine bıkmadan bakıp, sorgulamamız gerektiğini ortaya koyuyor.

AKP KİMDEN YANA?

Binlerce işletme kepenk kapatırken, salgının vurduğu onlarca sektörde işsiz kalan vatandaşlar açlıkla sınanırken, ucuz ekmek kuyruğu günden güne uzarken “Peki neden bu büyük projeleri işletenler ekonomik krizden hiç etkilenmiyor?” sorusunu unutmamak gerekiyor.

Avrasya Tüneli gibi Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, İstanbul Havalimanı, yeni açılan Niğde Otoyolu, yeni ihale edilen Aydın-Denizli Otoyolu ve şehir hastaneleri. Bu projelerde şirketler hiçbir zaman kaybeden olmuyor. Çünkü devlet onlara saklı sözleşmelerle yıllar sürecek ödemeleri taahhüt etti. Dahası sözleşmeler, koşullara göre “güncelleniyor”.

(Avrasya Tüneli’nin ardından yakında diğer yol projelerinde de tarife artışları gündeme gelecektir.) Tam bu noktada -İngilizce kısaltmasıyla- IMF olarak bilinen Uluslararası Para Fonu’ndan bir haber paylaşalım.

IMF: KÖİ İÇİN İZLEME RAPORU

IMF her sene üye ülkelerin ekonomisini gözden geçirerek raporlar hazırlıyor. Bir kredi anlaşması olmasa da hazırlanan (4. Madde) raporlar, ilgili ülkenin ekonomi yönetimi açısından belli bir öneme sahip.

Türkiye ekonomisi hakkında IMF sitesinde yeni yayımlanan son raporda bir madde işte bu projeleri ilgilendiriyor. Bir KÖİ yasası hazırlanması ve KÖİ projelerinde gözetim ve yönetimi güçlendirme çabalarının sonuçlanması gerektiği belirtilmiş. Ve daha önemli nokta: KÖİ projelerinin bütçe sürecine tam olarak dahil olması gerektiği vurgulanıyor.

Konuyu takip edenler biliyor. IMF’nin bu önerisi yeni değil. (5 yıl önce dahi yazmışız. 2016 raporunda  KÖİ projeleriyle artan yükümlülükler nedeniyle, kamuoyuna “mali risk raporu”  açıklanması tavsiye edilmişti.

Aradan geçen bunca zamana karşın iktidarın adım atmaması şaşırtıcı değil. Hele bundan sonra çok daha zor. Sadece rakiplerine “Bak IMF tavsiyesine uydu” dedirtmemek için değil.

“Milletin cebinden beş kuruş çıkmayacak” dedikleri KÖİ projelerinin gerçek bilançosunun açıklanması, AKP iktidarının bugüne kadar kurduğu bütün hamaset mimarisinin yıkılması anlamına gelecektir.