"2020 yılında orman yangınlarıyla mücadele hizmetlerinde 27 su atar helikopter, 2 amfibik uçak, 1 insansız hava aracı, 6 idari helikopter olmak üzere, toplam 2 bin 597 adet taşıt kullanıyoruz. Ormanlarımızı 776 kuleden 7 gün 24 saat gözetliyoruz. 117 gözetleme kulesinde 254 kamera kullanıyoruz. Ayrıca, insansız gözetleme kulelerini hizmete aldık. Projenin tamamlanmasıyla 2023 yılına kadar, yıllık 60 milyon lira tasarruf sağlamış olacağız. Ülkemizde askeri amaçlar dışında ilk kez orman yangılarıyla mücadele için İHA’ları kullanmaya başladık.”

Alıntı, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin TBMM’de 2021 yılı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmadan. (Kasım 2020)

Afetin yaşattıkları ve yok ettikleri karşısında hiçbir hükmü kalmamış bir söz öbeği.

★★★

Bundan dokuz ay önce yıllık 60 milyon TL tasarrufu, halka hedef diye sunan Pakdemirli’nin, -elbette iktidar politikası olarak- THK (Türk Hava Kurumu) uçaklarını kullanmama ısrarının bedeli çok ağır oldu. Ormanıyla, koyunuyla, kuşuyla, insanıyla...

Geç ve yetersiz müdahalenin faturası ağırlaşmaya devam ediyor.

Bu bedelin her saat tekrarlana tekrarlana ve göz göre göre gelişi ise -tiyatro sanatçısı Emre Kınay’ın çektiği videodaki sözleriyle - “cinnet geçirtiyor”. Sadece yangının kabusa çevirdiği yerlerde yaşayanlara değil. Uzakta yaşadığı için olup bitenleri oturduğu yerden izlemek zorunda kalan milyonlarca insana da.

★★★

Yangınlar kabusa dönüşmeyebilirdi. THK uçaklarını kullanmak, bu kadar yaygın bir krizi sonlandırmaya yetmezdi belki ama çok şeyi değiştirirdi. Can kayıpları yaşanmayabilirdi. Binlerce hektarlık orman alanını kül olmaktan, sayılamayacak kadar çok hayvanı can çekişerek ölmekten kurtarabilirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün bu yazı yazılırken, yabancı ülkelerden yardım istemeyi gurur meselesi yapmadıklarını söylüyordu. Yangının sekizinci gününde...

RTÜK ve “medyamız”


RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu), “medyamızın sorumluluk bilinci içinde duyarlılıkla hareket etmesi” gereğini vaaz eden bir açıklama yapmış. Aksi takdirde “en ağır müeyyidelerin kaçınılmaz hale geleceği”ni buyurmuş.

“Medya kuruluşumuzun değerli temsilcisi” diye başlayan açıklama, önce dil olarak sorunlu. İktidar kadrolarının kullanmaya bayıldığı, sözüm ona yakınlık kurar bir havada kullanılan ama gerçek maksadı hükmetme olan, hiyerarşi kuran “-mız”, “-miz” takısından bahsediyorum.

Bir kısmını paylaşacağım açıklamada “ormanlarımız, yüreklerimiz, insanlarımız, vatandaşlarımız” derken, sadece gerçeğe sadakat göstermesi gereken gazetecilik da  “medyamız” olarak payını almış.

“ Ülkemizde yaşanan her türlü olağanüstü durumda ve afetlerde, devlet, millet ve medya işbirliği, olası krizlerin etkin ve verimli yönetilmesi açısından çok değerlidir. Hem ormanlarımızın hem de yüreklerimizin yandığı bu günlerde bu işbirliğinin kaçınılmaz olduğu son derece açıktır.

Yangınların insanlarımız üzerindeki algısal tesirini vahim hale getirmek  hiçbir şeyin çözümü değil. Yaşanan elim hadiselerin toplumsal bir kriz haline gelmemesi, devlet yönetimini de medyamızın da arzusudur.

Medyamızın sorumluluk bilinci içinde duyarlılıkla hareket etmesi vatandaşlarımızın ve yangın söndürme ekiplerinin moral ve motivasyonu açısından çok önemlidir.”

RTÜK açıklamasında, İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı ile temasta olunması istenerek, ceza tehdidi gösterilerek sansür resmiyete dökülüyor. Ama  gerçekleri örtmeye yetmeyecek. Çünkü artık insanlar ne yaşadığını biliyor.

Not: Orman Genel Müdürlüğü  açıklama gönderdi. Bilgilerin kaldırılmadığını, kurumun web sitesinde orman yangınları başlığı altında, yaşanan yangınlara ilişkin sürekli güncellenen bilgilerin yer almaya devam ettiğini bildirdi.