80’lerin sonuydu. Üniversite öğrencisiyken bir süre Ankara/Mamak’taki Atatürk Öğrenci Yurdu’nda (Eskiler Site Yurdu diye bilir) kalmıştım.

Sonradan sevgili İsmail Küçükkaya’nın da aynı dönemde bizim yurtta kaldığını öğrendim.

Yurt, bizim üniversiteye oldukça uzaktı. İki vasıta gerekirdi ama parasızlıktan genelde tek vasıta tercih eder, gerisini yürürdüm.

Kızılay’dan Cebeci’ye yürüyüp, TSK’nın Dikimevi’yle Cebeci Postanesi’nin bulunduğu kavşaktan Ulucanlar tarafına dönerdim.

Altından banliyö trenlerinin geçtiği köprüyü de aşınca da ilk kavşaktan sağa yönelirdim.

O yıllardan tam o köşeye dair iki şey aklımda kalmış.

Biri tam köşede tekerlekli sandalyesinde dilenen ve hep siyah kıyafetler giyen kadın.

Diğeri de köşedeki binanın üzerinden silinmeye çalışılmış ama silinememiş bir “Devlet Konservatuvarı” yazısı.

İkisinin gizemini de çok merak ederdim.

Bir sabah derse yetişmek için erkenden yola koyulmuştum. O köşede pahalı olduğunu tahmin ettiğim bir siyah otomobil durdu. Bir şoför, bagaja doğru koştu. Önce tekerlekli sandalyeyi indirdi. Sonra kadını kucaklayıp sandalyeye yerleştirdi. Kadının biraz canı yanmış olacak ki önce bağırdı, peşi sıra şoföre galiz küfürler savurdu. Patronun şoför değil o zengin küfürbaz kadın olduğunu anlayınca, zaman zaman bir otobüs bileti parasını O’na verip, ikinci vasıtaya yayan gittiğim günlere lanet etmiştim.

ODTÜ stadyumundaki “Devrim” yazısı gibi silinmeye çalışılıp silinmeyen “Devlet Konservatuvarı” yazısına gelince. Ankaralı bir arkadaşımın dedesi bize “orası Musiki Muallim Mektebi (MMM) binasıydı. Sonradan konservatuvar oldu” demişti.

★★★

Yazıyı yazmadan önce arşivlere baktım. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zafer Tangülü ile Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Sabri Becerikli’nin makalesini okudum.

MMM, 1924’te Batı müziğini de bilen müzik öğretmenlerini yetiştirmek için bir gecekonduda kurulmuş. İlk müdürü İstiklal Marşımızın bestecisi olan Osman Zeki (Üngör) olmuş. Okulun ilk alınan az sayıda öğrencisi o kadar şanslıymış ki öğretmenleri Riyaseti Cumhur Filarmonik Orkestrası’ndan (Şimdiki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) gelmiş. Zamanla öksüzler yurdundan seçilen öğrencilerle, mektebin öğrenci sayısı da artmış.

O okulda öğrenci olabilmek için birbirinden ilginç şartları yerine getirmek gerekiyormuş:

■ Türk olmak,

■ 13 yaşından küçük 17’den büyük olmamak (1931’den sonra 12’den küçük, 14’ten büyük olmamak)

■ İlk mekteplerden mezun olmak (1931’den sonra iyi derecede mezun olmak) ve müziğe yeteneği olmak.

■ Ruhsal ve bedeni olarak sağlam olmak.

■ Sesinin güzel olması.

■ Keman, piyano, flüt ve viyolonselden birini çalmak.

Cumhuriyet kurulduktan sadece bir yıl sonra kurulan o okulda, öğrencilerin kullanacakları küçük müzik aletleri, kitaplar ve ders aletleri de devlet tarafından ücretsiz karşılanmış. Bir öğrenciye verilen enstrüman, yıl sonunda o öğrencinin kişisel malı haline gelmiş.  Bir öğrenci müzik aletini kaybetmişse, o aletin ücreti öğrencinin harçlığından kesilmiş.

Gecekondudaki mektep, 1928’de o dönemin mimarisiyle yapılan yeni binasına taşınmış. Rasyonel-Modernist akımın önemli eserlerinden olan binayı, Ankara’daki bir çok Cumhuriyet binasını yapan İsviçreli Mimar ve Şehir Plancısı Ernst Arnold Egli projelendirmiş. Cumhuriyetin ilk 10 yılında Ankara’da 20’ye yakın bina yapan Egli’nin imza attığı diğer binaların bazılarını anımsatayım isterseniz:

- Ziraat Fakültesi, Mülkiye Mektebi, Atatürk Orman Çiftliği (bira fabrikası vs), İsviçre Büyükelçiliği, Türk Hava Kurumu binası, Irak Büyükelçiliği, Koç Han...

Musiki Muallim Mektebi (MMM) (eski)


★★★

Önceki gün eski MMM binasının önünden geçerken MMM logosunun yeniden binanın girişine asıldığını gördüm.

Musiki Muallim Mektebi (MMM) (yeni)


Sonra da Mamak Belediye Başkanı Murat Köse’yi o binada ziyaret ettim. Bir dönem Mamak Belediyesi binası olarak kullanılan bina, bir süre de Mamak Kültür Merkezi olmuştu. Murat Köse, göreve gelince binayı ilk haline getirmeye karar vermiş.

Gördüğüm kadarıyla da çok başarılı olmuş. İlk kez bu kadar orijinale uygun bir restorasyon gördüm. Tahta kapılar, eski tiyatro salonundaki o sahne tozu kokusu, orijinal tavanlar, rengarenk cam rölyefler insanı alıp tarihe götürüyor. Sınıfları dolaşırken gözümün önüne 94 yıl önce o dersliklerde müzikle uğraşan gençler geldi.



Murat Köse’nin verdiği bilgiye göre, binanın adı yine Musiki Muallim Mektebi olacak. Muhsin Ertuğrul ve Hikmet Şimşek sahneleri tiyatroculara hizmet verecek. Binadaki 13 sınıfın dördünde halk dansları, dokuzunda enstrüman kursları ve korolar olacak. Binada ayrıca bir sergi salonu, bir kütüphane ve müdavimlerin vakit geçirebileceği bir kafeterya yer alacak. Mektepte, halk oyunları, tiyatro, kabak kemane, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, Tasavvuf Müziği, Ney, Keman, Gitar, Bağlama, Hat kursları verilecek.

Müzik öğretmenleri yetiştiriliyordu...


O zevksiz, beceriksiz restorasyonları görüp kahrolmuş biri olarak MMM binasının son halinden çok memnun kaldım. Başkan Köse’nin o binayı Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki amacına uygun kullanma gayreti de alkışı hak ediyor.

Yakın zamanda o binada önemli tiyatro eserleri izleyip, konserler dilemek umuduyla.