Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre nüfusumuzun yüzde 48.2’si kendisini mutlu hissediyor. Bu rakam bir önceki yıl yüzde 52.4’müş. Peki ya gerisi?

Eminim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan anlamakta güçlük çekiyordur.

Bu kadar köprümüz, duble yolumuz, tünelimiz, bu kadar çok şehir hastanemiz, bu kadar çok İHA’mız SİHA’mız varken, Her eve buzdolabı girmişken ekonomimiz şahlanırken, Ay’a gitmeye hazırlanırken insanlar neden mutlu olmuyor?

Neden herkes “nerede o eski neşeli günler” diyerek buzdolabı olmayan günlere özlem duyuyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzmanları bu sorulara yanıt arayadursun ben size bugün bir mutluluk hikayesi anlatacağım: “Bahtiyar”

Kars’ın Susuz İlçesi’nde tam iki yıl önce 2018 Şubat’ında banka şubesinin önüne bırakıldığında perişan durumdaydı. Havanın ayazı insanın nefesini donduran cinstendi.

Kafasında kürek izleri vardı. Dişleri dökülmüştü, ayağının biri topaldı. O kadar yaşlıydı ki göz kapakları gözlerinin üzerini kapatıyordu. Kulakları kesikti. Belli ki gençliğinde çoban köpeğiydi ve artık işini yapamadığı için ölümüne dövülerek sokağa atılmıştı.

Başka bir şehirden Susuz’a çalışmaya gelmiş ve hayvan sevgisiyle herkese örnek olmuş Hasan Bey (Kamu görevlisi olduğu için açık kimliğini yazmıyorum), ihtiyarın durumuna kayıtsız kalmadı. Hemen bir tasma ve zincir bularak lojmanının bahçesine aldı. Karnını doyurdu, yaralarına baktı ve ona yaşadığı acılara inat “Bahtiyar” ismini verdi.



Bahtiyar, ilk kez o gün kuyruğunu salladı. Yaşına aldırmadan gençmiş gibi Hasan Bey’in kucağına atlayarak sevgisini göstermeye çalıştı. O kadar uysaldı ki sokak kedileriyle hemen kaynaştı. Bir kedinin omuzuna çıkması, dakikalarca kalması onu mutlu dahi ediyordu.

Taşrada ne yazık ki kış aylarında çok fazla yaşlı ve yavru dost sokağa atılır. Anlayacağınız Bahtiyar gibi başkaları da vardı.

Hasan Bey bir çözüm bulmak için kolları sıvadı. Belediye Başkanı Oğuz Yantemur’a giderek “bir yer yapalım” önerisinde bulundu.



Aklındaki yeri şöyle tarif etti:

“Öyle bir yer olsun ki özgürce dolaşabilsinler, öyle bir yer olsun ki karınlarını doyurabilsinler, öyle bir yer olsun ki sadece sevenler gel(ebil)sin. Öyle bir yer olsun ki ne trafik kazası yaşasınlar, ne soğuklarda donsunlar, ne de kurtlar kapsın.”

Başkandan olumlu yanıt gelince harekete geçildi.

Eski Cilavuz Köy Enstitüsü’nden kalan ahır, artık onlar için yuva olmuştu.

Başlangıçta yatılı okulun yemek artıkları ile doyuruldular. Hasan Bey “ya okul kapanınca ne olacak? Paramız da yok” dedi. Başkan Yantemur, “olsun umudumuz var, aç bırakmayız” karşılığını verdi. Adını “Cilavuz Şefkat Evi –CŞE- ” koydular.

Zamanla sosyal medyada hesapları da oldu. (Twitter’da “Susuz’un Patileri” - @CilavuzE - İnstagram’da “Cilavuz Şefkat Evi” - @susuzun_kimsesiz_patileri - )

Artık hayvan dostları onlardan haberdardı. Her türlü yardım yağmaya başladı: Mamalar, battaniyeler, kap kacaklar ve nakit desteği...

Bugüne dek CŞE’ne 95 bin TL nakit, 200 bin TL’ye yakın ayni yardım ulaştı.

Zamanla sayıları 105’e çıktı. Kısırlaştırmalar başladı. Bugüne dek 177’si kısırlaştırıldı.

Anlayacağınız Bahtiyar ile Hasan Bey, sorumlu belediyecilik anlayışının da desteğiyle büyük bir iyilik hareketi başlattı.

Dün gece Kars’ta hava sıcaklığı (-) 17 dereceydi ve 100’den fazla can dostu karınları tok bir şekilde sıcak sobaların etrafındaydı.

Bu arada Bahtiyar’ın, Keftar ve Tello isminde iki yaşlı dostu daha var. Gençlerle baş edemediğinde onlarla yarenlik ediyor.

Bu arada danışman arkadaşlar hala “köprüler, duble yollar, şehir hastaneleri, İHA’lar, SİHA’lar, TÜİK’in muhteşem ekonomi verileri niye mutlu etmiyor” diye düşünüyor mudur?

Cevabı biraz da ekranlara çıkan yüzleri öfkeden davul derisi gibi gerilmiş siyasetçilerde ve onların neden olduğu “sevgisizlikte” arasalar iyi olmaz mı?

Siz ne dersiniz?