Dijital çağın yeni bir yayıncılık keşfi var: Podcast.

Ses (radyo yayınları gibi) ve görüntü içeriklerinin (spotify gibi) internet platformlarından  çevrimiçi dinlenilebilecek ya da indirilebilecek şekilde yayınlanmış haline deniyor. (Henüz tam karşılayan Türkçe bir ifade bulamadığım için podcast diye yazmaya devam edeceğim. Önerisi olan lütfen benimle paylaşsın.)

Takip ettiğim bazı podcastler vardı. Bir arkadaşım “Kaçık Prens’i dinle” deyince açıp buldum. En son çıkmış “Gelişimin gölgesinde karar almak” başlıklı 130. bölümünü dinledim.

(Bölümün detaylarına girmeden önce Kaçık Prens Podcast’inden söz etmeliyim. Kendi sayfalarında –blog- dediklerine göre Melih Kavukçu ve Emre Selçuk isimli iki ODTÜ’lü kafadar, aldıkları pahalı mikrofonları iade edemeyince “bari kullanalım” diyerek podcast kaydetmeye başlamışlar. Yine bir ODTÜ’lü olan Gül Günaydın da onların içerik danışmanı olmuş. İşletme mezunu Melih Kavukçu ve Gül Günaydın ile psikoloji mezunu Emre Selçuk dolu dolu podcastler hazırlamışlar.)

★★★

Kaçık Prens 130. bölümde “batık yatırım” kavramından söz ediyor (mikrofonda konuşanların hangisinin Emre hangisinin Melih olduğunu anlamadığım için diyaloglarını “Kaçık Prens” tekil şahsında monolog olarak aktaracağım.)

Öncelikle şu cümlenin altını çizdim:

“Bazen insanlar vakit, para ve efor harcayarak yaptıkları yatırımdan istedikleri sonucu elde edemiyorlar. Buna karşın, aynı yere yatırım yapmaya devam ediyorlar.”

Ekonomistler ve sosyal psikologlar buna “Batık Maliyet” diyor.

Bunun ekonomide hem küçük kişisel harcamalara, hem büyük yatırımlara dair örnekleri var.

Örneğin,

- Bir iş kurdunuz. İşletme sürecinde yatırım maliyetini çıkarmak bir yana, zararınızı büyütmeye başladınız. Birçok yatırımcı uzun süre para bulup yatırıma devam etme eğiliminde oluyor.

- Bir kitap aldınız. 30. sayfada baygınlık geldi. Yine de bitirmek için çaba harcıyorsunuz.

- Bir filme girdiniz, ilk yarısında darlandınız. Devamından umutsuz olsanız dahi çoğu insan sonuna kadar gitmeye çalışır.

- ABD’yi düşünün, Vietnam’da bir savaşa girdiler. Savaş kendileri açısından hep kötü gittiği halde yıllarca sürdürdüler. Binlerce Amerikan askeri öldü.

- Bir spor takımını düşünün. Çok para verilip alınan oyuncu, kötü performans sergilese de hep sahaya sürülür.

★★★

Boyutu ne olursa olsun, insan batık bir yatırıma neden devam eder ki?

Kaçık Prens’in anlattıklarından çıkardığım iki neden şu:

- “Belki kurtarırız” düşüncesi.

- Kendine ve dışarıya karşı “İtibarı koruma kaygısı”.

Kaçık Prens, okuduğu bir yazıdan yola çıkarak Puma örneği de veriyor: “Puma bu olayı çözmüş. Ceylan için uzun koşuyor, tavşan için daha kısa koşuyor.”

Verdiği bu örnek psikologların, biyologlara atıfla çok kullandığı bir tanım. Şuradan geliyor ve bir adı var:

Pumaların avlanma alışkanlıklarını takip eden biyologlar, bir pumanın bir tavşanı daha kısa, ceylanı ise daha uzun takip ettiğini fark etmişler. Bu konuda da şöyle bir teori geliştirmişler:

“Pumalar zeki hayvanlar olduklarından, avı yiyince alacakları enerjiyle avlanırken harcayacakları enerjiyi karşılaştırırlar. Harcı borcunu korutmayacaksa, belli bir mesafeden sonra kovalamayı bırakırlar. Bu nedenle bir ceylanı, bir tavşandan çok daha fazla kovalarlar.”

Biyologların bu teorisini psikolojiye uyarlayan psikologlar ise herhangi bir yatırımı/harcaması, kazancından fazla olan, yanlışta ısrar eden, yani “Batık Yatırım” yapan insanın davranışına “aptal puma sendromu” demişler.

★★★

Kaçık Prens konuşurken aklından geçmemiş olabilir belki ama ben onların konuşmalarını dinlerken doğrudan Türkiye’de son dönemde uygulanan faiz politikalarını düşündüm.

Faiz düşerse kurların artacağı, kur arttıkça enflasyonun yükseleceği bu kadar aşikarken ve bu teori canımızı yaka yaka sınanırken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (daha doğrusu iktidar) faiz indirmekte ısrar etti, ediyor.

Sanırım onların da iki nedeni var.

Biri “ya tutarsa” ya da “belki kurtarırız” yaklaşımı.

Diğeri ise “faiz sebeptir enflasyon sonuç teorisinin itibarını korumak”.

Karar vericilerin bu genel tavrını, yukarda sıraladığım batık yatırım örneklerine benzettim.

Sorun şu ki onların yanlış kararlarının sonuçları, sadece kendilerini bağlamıyor, millet olarak hepimizin yakasına yapışıyor.

Sanırım, bizim de akıllı pumalar gibi, kazanacağının harcadıklarından, kaybettiklerinden çok olacağını görebilecek karar vericilere ihtiyacımız var.