CHP son dönemde çok değişik bir strateji izliyor.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu doğrudan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı hedef alıyor, daha öfkeli ve kontrolsüz açıklamalar yapmaya yönlendiriyor. Amacına da ulaşıyor.

Erdoğan, kürsüde hep “çok öfkeli” görünüyor. En son Kılıçdaroğlu için “terbiyesiz herif” ifadesini kullandı, kendi tabanından dahi tepki çekti.

Bu öfkeli dil, siyaset iletişimi açısından son derece olumsuz. Bir taraftan icraatlarını anlatmaya fırsat vermiyor, diğer taraftan “sorulara yanıt veremeyince, sıkışınca sinirleniyor” algısı yaratıyor.

Hal böyle olunca da Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a doğrudan yüklenmeyi sürdürüyor.

CHP yöneticilerinin kesintisiz bir şekilde eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yüklenmesi de Erdoğan üzerinde aynı etkiyi yaratıyor. Ailesi konusundaki hassasiyeti bilinen Erdoğan, CHP’lilerin bu salvoları nedeniyle daha da sinirleniyor. Sinirlendikçe de kürsüde hep gerilimli, öfkeli konuşmalar yapıyor.

CHP’lilerin Albayrak konusunda “Erdoğan’ı sinirlendirmek” dışında bir amacı daha var. Albayrak’ın yeniden siyaset sahnesine dönmesini istiyorlar. Çünkü, Albayrak sahnede kaldıkça ve ekonomi kötüleştikçe, vatandaş faturayı Albayrak’a dolayısıyla da Erdoğan’a kesiyor.

Son günlerde Ankara’da “Albayrak AK Parti Olağan Kongresi’nden sonra Genel Başkan Yardımcısı olacak” diye bir söylenti var. Enerji Bakanı ya da Dışişleri Bakanı olma ihtimali de dillendiriliyor.

Bu kulis gerçek çıksın isteyen CHP’liler de “biz Albayrak’ın üstüne gittikçe, Erdoğan çok kızmış olsa dahi Albayrak’a sahip çıkar, yapma dediğimizi yapar” diye düşünüyor ve düşüncelerinde de haklı çıkıyorlar.

Erdoğan,  partisinin İzmir kongresinde “CHP yöneticilerinin hezeyanlarıyla uğraşmayı zul addettiğimiz için görmezden geldik” dese de sonunda CHP’lilerin istediği noktaya geldi ve Albayrak’la ilgili konuşmaya başladı. Döviz rezervi konusunda kendisiyle ve danışmanlarıyla çelişmek pahasına uzun uzun Albayrak’ın “başarılarını” anlattı.

Erdoğan Maalesef damat sıfatı başarılarının önüne geçti. Berat Bey’in enerji ve ekonomideki görevlerde en büyük talihsizliği damat sıfatının birikimi, gayreti, başarısı ve vasıflarının önüne geçirilmesidiyor ama CHP’liler, bu tespitin AK Parti’nin kemikleşmiş tabanı dışında pek karşılık bulmadığını biliyor.

Zira Albayrak’ın sadece görevi bırakması dahi ekonomik verilerde gözle görülür bir düzelmenin önünü açmıştı. Albayrak’ın istifası farklı siyasi eğilimleri temsil eden AK Parti kadrolarınca da olumlu karşılanmıştı.

Konuyu AK Parti’lilere de sordum. Çoğu, “CHP böyle devam ederse Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Albayrak’ı önemli bir göreve getirebilir” görüşünde.

Ben de merakla bekliyorum. Acaba AK Parti Kongresi’nden sonra Albayrak yeniden siyaset sahnesinde boy gösterebilecek mi?

Kendim için zor sorular


Son günlerde hangi CHP’li belediye başkanıyla konuşsam DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası’ndan yakınıyorlar. Belediyelerin kısıtlı imkanlarından, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla asgari ücreti 3100 TL uygulamalarından, belediyedeki ücretlerin yüksekliğinden, bütçenin yarısından fazlasının personel giderlerine harcandığından söz ediyorlar.

Buna rağmen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde sendikanın işi yokuşa sürmesinden sıkça “grev yaparız” denmesinden şikayet ediyorlar.

Hayatımda hep emekten yana tavır koydum. Ülkedeki sorunların çoğunun kaynağının sınıfsal olduğuna inandım. Örgütlü mücadeleyi sonuna dek savundum.

Çalışanların da emeklerinin karşılığını sonuna kadar alması gerektiğine inanıyorum.

O yüzden, o başkanlara ilk tepkim “işçinin hakkıyla oynanmaz, işçilerin haklarını verin” oluyor.

Oluyor ama kendi açımdan bazı düşünceler ve zor sorulardan kaçamıyorum:

Mesela, Genel İş’in muhalefet belediyelerinde kolaycılığa kaçtığını düşünüyorum.

Mesela, Genel İş’in CHP’li belediyelerde gösterdiği bu performansın ne kadarını iktidar belediyelerinde örgütlenmek, oralarda yetkiyi almak ve toplu iş sözleşmesi pazarlığı yapmak için gösterdiğini merak ediyorum.

Mesela, Genel İş yöneticilerinin İstanbul’da, Ankara’da yapılacak bir grevin, örneğin bir çöp grevinin sonuçlarının iktidarca nasıl kullanılacağını, siyasette kime yarayacağını çok iyi bildiklerini de biliyorum.