Ulu önder Atatürk, millet kavramına kafa yorarken dil ve din gibi kavramların ötesinde, “ortak bir geçmişe sahip olmak” ve “gelecekte de birlikte yaşamı istemek” gibi detaylar üzerinde durmuş. Atatürk’e göre millet olmak sevinçte ve tasada da bir olmayı gerektiriyordu.

Gara’daki terör vahşetinden sonra Türkiye’de siyasetçilerin neden olduğu ve yön verdiği kuru gürültü, bana Atatürk’ün çerçevesini çizmeye çalıştığı millet kavramını düşündürdü.

Gara’da ne yaşandı, nasıl yaşandı yüzde yüz bilme şansımız yok ama yüzde yüz bildiğimiz üç gerçek var:

- Bu ülke 13 canını kaybetti.

- Evlatlarımızı PKK terörü elimizden aldı.

- Bu büyük acı, milletin ortak acısıdır.

Eğer millet olmanın gereği tasada da birlik olacaksak, bu canların yasını hep birlikte tutmamız gerekmiyor mu? Elbette gerekiyor. Peki tutabiliyor muyuz?

Ne yazık ki siyasetçiler yüzünden tutamıyoruz.

-İktidar kanadı, muhalefeti bu terör katliamıyla ilişkili göstererek, “muhalefet yeterince tepki dahi göstermedi” gibi tuhaf savlar ortaya atarak ve vatandaşların milliyetçilik duygusuna oynayarak, durumdan nemalanmaya çalışıyor. (Ne acıdır ki aynı iktidar, 13 vatan evladı sağ kurtarılabilseydi de durumu siyaseten kullanmaya çalışacaktı.)

-Muhalefet kanadı ise iktidarın bu ağır suçlamasını boşa düşürmek ve üste çıkmak için 13 insanımızın 2015’ten beri terör örgütünün elinde olduğu, iktidarın onların kurtarılması konusunda üzerine düşeni yapmadığı, haliyle sorumluluğun iktidarda olduğu tezini gündeme getiriyor.

Çok merak ediyorum;

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ekibi Gara’da yaşananlar üzerinden muhalefeti hedef tahtasına koymak yerine ulusal yas ilan etseydi, muhalefete ve halka bu büyük acının yasını birlikte tutma ve terörizme karşı birlikte durma çağrısı yapsaydı ne kaybederdi?

Ya da muhalefet kendilerine yöneltilen bu ağır suçlamalara, başka suçlamalarla karşılık vermek zorunda kalmak yerine, bu milletin acısını biraz olsun dindirecek bir tutum alsa ne olurdu?

Soruyorum size: Suudi Arabistan Kralı için dahi üç gün resmi yas tutulan bu ülkede, 13 canın yasını tutmak yerine, onların canı üzerinden siyasi kavgaya tutuşanları izlemek bu millete reva mıdır?

Çok mu zordur siyasilerin kayıkçı kavgalarına iki saatliğine dahi olsa son vermeleri, tasada birleşmeleri?

Lokantacının günahı ne?


Şubat başında Bursa il kongresinde toplanan kalabalıktan memnun kalarak, Kovid 19 vaka sayılarına rağmen kongre salonlarını dolduranlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üç gün önce de Rize il kongresi için “Salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve Rize’de salon lebaleb dolu” dedi.

Buradan anlıyoruz ki memlekette “sosyal mesafe” şartı herkes için geçerli ama AK Parti için değil. Madem bu kadar insanı bir araya getirmek övgüye değer bir durum niye valilikler her türlü toplantı ve gösteriyi yasaklıyor? Niye restoran ve kafeler hala kapalı?

Neymiş efendim lokantalarda maske çıkıyormuş. Peki o salonlarda dip dibe gelen maskeyi çenelerine indiren insanlara ne diyeceksiniz?

AK Parti aklımızla alay etmeyi bırakıp ya bu kalabalıklara ya restoran kafe işletmecilerini açlığa mahkum etmeye son vermelidir.

AK Parti zenginler kulübü mü oldu?


AK Parti’nin en güçlü olduğu şehirlerde parti içi mücadele kavgaya dönüşmüş vaziyette. Üstelik eskisi gibi kol kırılıp yen içinde kalmıyor, her şey gözümüzün önünde oluyor.

Konya kongresinde İl Başkanı olmak isteyen Müşerref Özden, adaylığı reddedilince açtı ağzını yumdu gözünü: “Sözde Ömer gibi olanlar Ömer gibi olanlara savaş açıyorlar. Parti zenginler kulübü haline geldi.”

Trabzon kongresi öncesinde başkan adaylarından Metin Kaya gözaltına alındı. Trabzon Emniyeti, Kaya’nın tehdit, hakaret, basit yaralama ve mala zarar verme suçları iddiasıyla arandığını ve bu nedenle göz altına alındığını açıkladı. Kaya, gözaltına rağmen adaylıktan vazgeçmedi. Trabzon’da son dakikaya kadar Kaya’yla birlikte üç aday olması dikkat çekti.

Şanlıurfa’da bugün yapılacak kongre öncesinde AK Parti il yöneticisi İbrahim Savacak, AK Partili Büyükşehir Belediye Başkan Zeynel Abidin Beyazgül’e “Senin oğlun çuval çuval para götürürken esnaf ekmek götüremiyor. Zalim olma siyaset mafyacılığı yapma Zeynel Abidin Beyazgül” diye yüklendi.

Ne dersiniz, pasta küçüldükçe kavga büyüyor olabilir mi?