Perşembe ve cuma günlerini Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’yla birlikte Mardin ve ilçelerinde geçirdim.

Ortadoğu’nun incisi Mardin, “TOKİ zihniyeti”nin ihanetine uğramış. Kalenin dibindeki “Mardin Denizi” manzaralı binlerce yıllık mistik kent, adeta yüksek beton bloklar tarafından kuşatılmış.

Bir önceki kayyum, sanmış ki Mardin’in orta yerinden geçen Vali Ozan Caddesi’ne 50 metrede bir diktirdiği lamba direklerine önlü arkalı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını yerleştirince kimse yapılan yolsuzlukların üzerine gitmeyecek.

Gelin görün ki cesur bir savcı, kayyumun kentin kaynaklarını nasıl çarçur ettiğini, nasıl cebe indirildiğini ortaya çıkarmış.

Mardin çarşısında esnafın durumu Türkiye’nin durumundan farksız. Siftah yapmak dahi zorlaşmış. İşlerin iyi gitmemesi yetmiyormuş gibi Mardin’in özel sorunlarından kaynaklanan zorluklar da ekonomik krizin, işsizliğin üzerine eklenmiş. Mardin’de işsizlik oranı ne biliyor musunuz? Yüzde 30. Genç işsizliği yüzde 50’leri de bulmuş olabilir.

Mardin Ticaret Odası’na göre kentin mevcut organize sanayi bölgesinde işletmecilerin yüzde sekseni haciz ve ipotek sorunlarıyla boğuşuyor. Yeni organize sanayi bölgesinde her şey tamamlanmış ama 7 yıldır elektrik dahi bağlanamamış.

★★★

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’yla buluşan Mardin sivil toplum kuruluşları temsilcileri de elektrik sorununun bütün Mardin’in sorunu olduğuna, özellikle yaz aylarında bu sorun yüzünden büyük zorluklar yaşadıklarına dikkat çekti.

Davutoğlu’na kentin sorununu anlatanlar arasında Barış aktivisti gazeteci Cemil Aydoğan da vardı. Aydoğan, ülkedeki genel atmosferin, Kürt sorununun çözümü için atılan doğru adımların da yanlış gibi gösterilmesine neden olduğuna dikkat çekti. Davutoğlu, Aydoğan’a yanıt verirken “Bu ülkenin barışı, bu ülkenin içinde yapılır. Bu ülkenin insanıyla yapılır” dedi. Bu konuda Türkiye’de birbirinden beslenen iki uç olduğunu söyleyen Davutoğlu, ilkinin güvenlik adı altında her şeyi yapan, ikincisinin de “özgürüm” diyerek her şeyi yapabileceğini sanan yaklaşımlar olduğunu vurguladı. “İşte bu yüzden hem kayyum hem KCK düzenini bitireceğiz” diyen Davutoğlu, kendisinin en zor dönemde dahi kayyuma izin vermediğini anlattı.

“Yok sayarak olmaz” diyen Davutoğlu, “90’lı yılların vesayetçi zihniyeti Cumhurbaşkanı’nın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi duruyor” yorumunu yaptı.

Kuzey Irak’la ticaretin bitme noktasına gelmesinde Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’yle ilişkilerin kötüleşmesinin etkili olduğunu anlatan Davutoğlu, “Bayrak bayrak diye taktılar. Nahçıvan bayrağı neyse, Kuzey Irak’taki özerk yönetimin bayrağı odur. Dört yıl içinde Türkiye’yi 90’lı yıllara götürdüler” diye konuştu.

Kendisinin Başbakan iken bakanları sık sık bölgeye gönderdiğini anlatan Davutoğlu, Berat Albayrak’ı Enerji Bakanı olarak göndermek istediğinde Albayrak’ın gitmek istemediğini, kendisinin de “hayır kardeşim, gideceksiniz” diye ısrar ettiğini de sözlerine ekledi.

Davutoğlu, sert muhalefet etme nedenlerinin, iktidarın artık insana saygıyı yitirmesi olduğunu söyledi.

Kendisini “Serok Ahmet” diye eleştirdiklerini anımsatan Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Sayın Bahçeli, utanacakmışım, geri adım atacakmışım gibi Serok Ahmet diyor. İngilizce hitaptan, Primeminister denmesinden rahatsız olmuyorsunuz da Kürtçe söyleyince niye rahatsız oluyorsunuz ki? Beni değil, Kürtçeyi hedef alıyor.”

Bu ülkede yaşayan herkesin ortak bir kaderi yaşadığını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“81 milyonu ilgilendiren bir demokrasi sorunu vardır. Kürt sorununun çözümü de demokrasi sorununun çözümüne bağlıdır. Milletten koptular Mardin’den koptular. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetenlerin hesap verme sorumluluğunu ortadan kaldırdı. Bakan niye buraya gelsin ki? Oy istemeyecek ki sizden. O yüzden Ankara’da komformist bir anlayış hakim.”

★★★

Daha önce DEVA Partisi’nin bölge illerindeki kongrelerini de takip etme fırsatı bulmuştum. Şunu gözlemledim: Gelecek Partisi, AK Parti tabanından daha fazla ilgi görüyor. “Muhafazakar Kürtler” diye anılan seçmen tabanın Davutoğlu’na ilgisi büyük. Davutoğlu’nun Mardin seyahatini takip eden, katılan yüzlerin birçoğu, geçmişte AK Parti teşkilatlarında bulunmuş isimler. Başbakanlığı döneminde bölgeye yakın ilgi göstermesi de Davutoğlu’nun bugünlerde buralarda yoğun ilgi görmesini sağlıyor.

Öyle anlaşılıyor ki bünyesinden kopan iki parti, AK Parti’yi Türkiye genelinde olumsuz etkileyecek ama Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bu etki çok daha büyük olacak.