AK Parti önceki gün ilginç bir çizgi film yayınladı.

Üç dakikalık filmin kahramanları, Kemal Kılıçdaroğlu, Faik Öztrak ve Albert Einstein’a benzetilen, bilimi kötü amaçlar için kullanan “kötü kalpli” bir bilim adamı.

Film, Cumhuriyet Halk Partisi binasında geçiyor. Ancak en başında CHP tabelası düşüyor ve altından “CHP Yalan Üretim Merkezi” yazan başka bir tabela görünüyor.



Kötü kalpli bilim adamı Kılıçdaroğlu ve Öztrak’a dört icat anlatıyor:

Yalan Jeneratörü

İnsafsız Yalan Aracı

Papağan İksiri

Yüz kızarmasına iyi gelecek formül.

★★★

Ne yalan söyleyeyim, 20 yıldır Türkiye’yi yöneten, devletin imkanlarını sonuna kadar kullanan, zenginlerin zengin partisi AK Parti’nin milyonların önüne hem içerik hem teknik açıdan bu kadar amatörce bir eserle çıkmasına çok şaşırdım. İlk tepkim “Merhum Erol Olçok’un yokluğu hissediliyor” oldu.

Neden mi?

Çünkü çizgiler ilkokul seviyesinde. Küçükken defter köşelerine çizdiğimiz çizgilerle yaptığımız animasyonlar (flipbook) dahi hareket açısından daha nitelikliydi.



(Disney’in 70’lerde yaptığı Varyemez Amcalı flipbooklardaki animasyonlar dahi daha gerçekçiydi.)

Filmin içeriği de hiç gerçekçi değil. Mesela CHP’liler asla “Külliye” demez. “Saray” sözcüğünü tercih eder. CHP’ye yönelik eleştiri yapılacaksa, CHP’nin seçtiği sözcüklerle yapılmalı değil mi?

Çizgi filmde dahi CHP’nin ağzından “saray” diyemedikten sonra ne kadar inandırıcı olunabilir ki?

★★★

Diğer taraftan, “yalan” diye sıralanan şeylerin bir kısmı uydurma, bir kısmı Türkiye gündemine damga vurmuş ve uzun süre tartışılmış konular.

Filme göre CHP yalan jeneratörü, “Külliye’de altın klozet var” ve “Musluklardan süt akıyor” yalanlarını üretiyor.

Biliyorsunuz, 2015 yılında Hatay Valiliği’nde makam için altın rengi klozet yaptırılmış, vali hakkında soruşturma açılmıştı.

Aynı dönemde Mimarlar Odası Ankara Şubesi de Cumhurbaşkanlığı binası inşaatında kullanılan ithal klozetlerin 5 ile 10 bin TL tutarında olduğunu açıklamıştı. Bir aşure etkinliğinde fotoğraflara yansıyan 10 bin liralık altın rengi Kohler marka su bataryaları da bu tartışmayı alevlendirmişti.



Kemal Kılıçdaroğlu da bu haberler üzerinden iktidarın israfçı olduğunu anlatmak için “Onlar altın kaplı klozetlerde oturma dönemine geçti” demişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu sözler üzerine Kılıçdaroğlu aleyhine tazminat davası açmıştı ve mahkeme bu sözlerin “güncel haberler üzerinden yapılmış siyasi eleştiri” olarak kabul edilmesi gerektiğine işaret ederek davayı reddetmişti.

Bütün aramalarıma rağmen CHP’lilerin “Saray’da musluklardan süt akıyor” tarzı bir cümlesini arşivlerde bulamadım ama çizgi filmdeki bu bölüm de bana Cumhurbaşkanlığı yemek menülerindeki “badem sütü”nü çağrıştırdı (Meslektaşım Hande Fırat Hürriyet’teki köşesinde yazmıştı).

★★★

Çizgi filmde CHP’nin İnsafsız Yalan Aracı, “Ambulans uçaklar yandaşlar için kullanılıyor” yalanını uyduruyor. Biliyorsunuz, Emrullah Gülüşken isimli bir kişi, 27 Nisan 2020 günü korona hastası olduğu gerekçesiyle İsveç’ten ambulans uçakla Ankara’ya getirilmişti. Bu olay, hükümet tarafından propaganda amaçlı kullanılırken İYİ Partili Durmuş Yılmaz, 29 Nisan 2020 günü sosyal medyada “Adam çifte vatandaş çıktı, bakanın köylüsü çıktı, milyoner çıktı, parti üyesi çıktı” mesajını paylaşmıştı. Fotoğraflar, hastanın durumunun da ambulans uçakla nakil gerektirmeyecek şekilde olduğunu ortaya koymuştu.

Çizgi filme göre CHP ayrıca “Fabrikaları sattılar” yalanını uyduruyor.

20 yıldaki 60 milyar dolarlık özelleştirme gelirini, satılan şeker fabrikalarını bir yana bırakıyorum, sadece Arifiye Tank Palet Fabrikası’nın işletmesinin 25 yıllığına Katar ortaklı bir şirkete devredilmesi dahi yalan iddiasının bizzat kendisinin yalan olduğunu gösteriyor.

★★★

AK Parti’nin çizgi filminde “kaş yapacağım derken göz çıkartılan” durumlar daha bitmedi.

Mesela, “Papağan İksiri”nin Kılıçdaroğlu’na tekrar tekrar söylettiği “128 milyar dolar nerede?” sorusu, AK Parti’nin çizgi filmi sayesinde yaklaşık 10 milyon AK Partili tarafından da tekrar tekrar duyulmuş oldu. Muhalefet milyonlar harcasa “128 milyar dolar nerede” sorusuyla, iktidar tabanına bu kadar etkili bir şekilde ulaşamazdı.

Yüz kızarmasına iyi gelen formülün olduğu bölümde de Kılıçdaroğlu “dezenfektan mı” diye soruyor. Einstein’a benzeyen kötü kalpli bilim adamı “Hayır yüz kızarmasına iyi gelecek bir formül” diyor. O bölüm de bana doğrudan Ruhsar Pekcan’ı ve Ticaret Bakanlığı’ndaki dezenfektan skandalını çağrıştırdı. Herhalde başta Pekcan olmak üzere, skandala susan AK Parti’liler bu formülü kullanıyor!

★★★

Bu çizgi filmi izledikten sonra “Yapanlar subliminal mesajlarla muhalefete mi çalışmış acaba” diye düşünen sadece ben miyim?

Unutulmaması gereken şey şu:

Mizah, her zaman gerçeğe hizmet eder.

İyi ki mizah var!