Düzce Akçakoca Müftüsü Şaban Soytekinoğlu’nun vaazını dinlemişsinizdir.

Dinlemeyenler için en kritik bölümünü aktarayım:

“O kadroya bakın, yüzde 90’ı Selanik göçmeni sabetayist. Ne demek sabetayist? Müslümanlığa girmiş görünen Yahudiler. Aslında bunlar Müslüman değil.”

Şimdi kendisini Selanik’te doğan, son nefesini Türkiye Cumhuriyeti topraklarında veren göçmen bir kadroyla tanıştıracağım.

- Mareşal Mustafa Kemal Atatürk: Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünyü ve İstiklal savaşlarında yedi düvele karşı savaştı.

- Korgeneral Ahmet Derviş: Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal savaşlarında yedi düvelle çarpıştı.

- Albay Ahmet Fuat Bulca: Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal savaşlarında yedi düvelle çarpıştı.

- Tümgeneral Ahmet Zeki Soydemir: Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal savaşlarında yedi düvelle savaştı.

- Tümgeneral İbrahim Refet Bele: Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal savaşlarında yedi düvelle savaştı.

- Albay Mehmet Nuri Conker: Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal savaşlarında yedi düvelle savaştı.

- Tümgeneral Mehmet Sıtkı Üke: Trablusgarp, Birinci Dünya, İstiklal savaşlarında yedi düvelle savaştı.

- Korgeneral Şükrü Naili Gökberk: Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal savaşlarında yedi düvelle savaştı.

Keşke yerim olsaydı da Manastır’da, Girit’te, Filibe’de, Piriştine’de ve Servi’de doğup Trablusgarp’ta, Balkan Savaşı’nda, Birinci Dünya Savaşı’nda ve İstiklal Savaşı’nda çarpışan ve son nefesini kanla kurdukları Türkiye Cumhuriyeti’nde veren diğer göçmen komutanların isimlerini tek tek sıralayabilseydim.

Eğer sömürge olmamışsak, esir düşmemişsek, özgürce yaşayabildiğimiz bir vatana sahipsek, bunu Selanikli, Manastırlı o yetim çocuklara, o büyük komutanlara borçluyuz.

“Bre nankör adam” diye başlayıp, doğrudan kendisine hitap ederek yazmak isterdim ama nezaketi elden bırakmayacağım.

Açsa Milli Savunma Bakanlığı’nın sitesini, “Atatürk” bölümündeki “Milli Mücadele Komutanları” başlıklı linki tıklasa...

1870 ile 1889 tarihleri arasında Selanik’te, Manastır’da, Priştine’de doğmuş, Harp Okulu’ndan çıkar çıkmaz cephelere koşmuş, bu ülke için kan dökmüş onlarca komutanın ismini, fotoğrafını, hayat hikayesi görecek.

Söylediklerinden dolayı utanır, yüzü kızarır, özür diler mi bilmiyorum.

Ancak önemli bir detayı daha kendisine hatırlatmak istiyorum:

Bu ülkede sadece Müslümanlar değil, Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler de eşit vatandaşlar olarak yaşıyor.

Bebek katili Benjamin Netanyahu’ya istediğinizi söyleyebilirsiniz ama bu ülkenin eşit vatandaşlarına kin ve nefret kusmaya, onları hedef haline getirmeye hiç kimsenin hakkı olamaz!

Savcılara öneri ve ipucu!


Sedat Peker’in ifşaatları sürüyor. Bütün iddiaları önemli ve detaylıca araştırılmalı. Kendisinin içinde bulunduğu, “suç ikrarı” olan bölümlerle başlanabilir.

- Mesela Peker, siyasetçi Feyzi İşbaşaran’a karakolda saldırı suçunun, bir AK Parti’li milletvekilinin isteği üzerine kendi adamınca işlendiğini açıkladı. İlgili savcı, soruşturmaya “azmettirici” olarak o milletvekilini derhal dahil etmelidir.

- Mesela, Peker Hürriyet Gazetesi’nin basılması eylemine de bir AK Parti milletvekilinin ricasıyla destek verdiklerini duyurdu. İlgili soruşturmayı yürüten savcının o milletvekilini “azmettirici” olarak soruşturmaya dahil etmesi gerekmez mi?

Bir de Peker’in açıklamalarının yan etkileri var. Orada da soruşturulacak somut olaylar var.

- Birincisi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Peker’den ayda 10 bin dolar alan bir milletvekilinden söz etmesiydi. Belli ki ortada bu paranın ödendiğine dair bir delil var. Soylu o ismi açıklamadı. Savcılar, TBMM üyelerinin tamamını zan altında bırakan bu ciddi iddiayı bir an dahi geçirmeden araştırmalı, o milletvekilini tespit etmeli ve yargılanması için TBMM’ye fezleke göndermelidir.

- İkincisi, Soylu’nun “Köfteci Yusuf’a çökeceklerdi” açıklamasıydı. Saygı (Öztürk) Ağabey, dün olayın detaylarını yazdı. Ucuza kapatmak için Köfteci Yusuf’a baskı yapılmış, “isteklerimizi yapmazsan ‘domuz eti kullanıyor’ haberini yayar seni batırırız” diye tehdit edilmiş. Bu bilgi üzerinden ben de savcılara bir ipucu vereyim: Kasım 2019’da Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınladığı “hileli, taklit ve tağşiş” listesine bakın. Sattığı bir zeytinyağı nedeniyle Köfteci Yusuf da o listeye girmiş. Ancak, o listeden sonra “Bakanlık Domuz Eti kullanan firmaları açıkladı, listede Köfteci Yusuf da var” içeriğiyle Bursa ve Kocaeli civarındaki yerel basında ve internet sitelerinde yüzlerce haber yayınlanmış. Savcılar o haberlerin yayınlandığı sitelere bir göz atarsa, organizasyon hakkında fikir sahibi olabilir.