Türkiye ekonomisi, salgın dönemine zaten sıkıntılı girmişti. Küresel salgın, bu sıkıntıları daha da derinleştirdi.

Her ne kadar Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “iyileşen” bir Türkiye ekonomisi portresi çizse de, işsizlikte, üretimde, ihracatta, turizmde ve doğrudan yabancı yatırımlarda iyileşme emareleri pek görünmüyor.

Bu süreçte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuşmalarında iki kritik tavır alıyor:

-Öncelikle, ekonomik sorunlar yokmuş, TÜİK’in açıkladığı bütün rakamlar tamamen gerçekleri yansıtıyormuş, Türkiye ekonomisi uçuşa geçiyormuş gibi bir bilgi paylaşıyor. Ardından da sokaktan gelen gerçek bilgileri, görüntüleri ise muhalefetin yaratmaya çalıştığı “algı” gibi gösteriyor.

-İkincisi de memleketin gündemini hep farklı noktalara çekiyor ve gerçek gündemin konuşulmasına fırsat vermiyor. Dış Politikada yaşananlar, dış tehditler dillerden düşmüyor. Muhalefet hep savunmada bırakılıyor. HDP’nin terör örgütü PKK’yla bağlantısını kullanarak da yerel seçimlerde HDP tabanının oyunu alan CHP’yi ya savunma konumunda tutuyor ya da hareketsiz hale getiriyor.

Erdoğan, iki konuda da ne kadar başarılı olursa olsun, sokağı ikna etmekte zorlanıyor. Bunun en önemli nedeni, sorunların artık doğrudan vatandaşlara dokunmasıdır.

Neticede faturalarını ödeyemeyen, kredi kartlar patlamış, maaşıyla geçinemeyen, işsiz kalmış vatandaşa hangi istatistiği verirseniz verin o cebine bakar.

Birileri devlet üzerinden zenginleşmeye devam ederken, geçilmeyen köprülere, inilmeyen havaalanlarına döviz üzerinden ödemeler sürerken, o sorunları yaşayan vatandaşları hiçbir şekilde işlerin iyiye gittiği konusunda ikna edemezsiniz.

★★★

Erdoğan’ın yeni atadığı ekonomi kurmayları da vatandaşlar gibi bütün gerçeğin farkında. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, TBMM Plan Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz, işin detaylarını bilen, önlerindeki gerçek istatistikleri okuyabilen insanlar.

Haliyle, Türkiye ekonomisinin nereye gittiğini gayet iyi görebiliyorlar.

Hangi önlemlerin alınması, hangi adımların atılması gerektiğini de bizden iyi biliyorlar.

İşte bu yüzden istatistik oyunlarıyla yaratılabilecek algının kendilerini kurtarmayacağının farkındalar.

Hükümetin insan hakları eylem planı ve reform paketinin bir an önce açıklanması için AK Parti’de en çok kulis yapan kim biliyor musunuz?

Mali disiplin konusunda ipleri eline almaya çalışan Ekonomi ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan.

Bir AK Parti kurmayına göre ekonomi yönetimi, kendilerine “İnsan hakları eylem planı mı, yargı reformu mu? Ne yapacaksanız bir an önce yapın! Aksi takdirde kötü gidişatın önüne geçemez, sürdürülebilir bir iyileşme yakalayamayız” uyarısı yapmış.

★★★

Ekonominin yeni patronları bir yandan döviz, enflasyon ve faiz üçgeninde bir istikrar yakalamaya çalışırken, bir yandan da Türkiye’nin kaynak sorununu çözmeye çalışıyorlar. Bu kapsamda doğrudan yabancı sermaye ve yabancı yatırımları çekebilmenin, dış ticareti artırabilmenin yollarını arıyorlar.

Ne yazık ki bu amaçla yaptıkları görüşmelerde önlerine hep Türkiye’deki siyasal atmosfer ve hukuk devletinin, demokrasinin durumuna dair eleştiriler çıkıyor.

Büyük ihtimalle ekonomiyi yöneten isimlerin AK Parti yönetimini reformlar konusunda uyarması, sıkça “reform şart” mesajı vermesi de bu durumdan kaynaklanıyor.

Hükümet, Avrupa Birliği ve Yunanistan gibi komşularıyla diplomatik trafiği hızlandırdı. ABD’nin yeni yönetimiyle de güçlü bir bağ kurulmaya çalışılıyor.

Ortadoğu’da Mısır ve İsrail gibi ülkelerle kopan ilişkiler yeniden onarılmaya çalışılıyor.

Bakın göreceksiniz, AK Parti ve Erdoğan hükümeti insan hakları eylem planıyla, yargıda reform paketini iki hafta içinde gündeme getirirse, buna en çok Bakan Lütfü Elvan ve ekonomi yönetimi sevinecek.