Aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın. Bir Facebook mesajının ekran görüntüsüdür.



Mesajı yazan Cevdet Kılıç, Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin dekanıdır.

Sizin için biyografisine baktım. Hem normal lisede okumuş, hem imam hatip lisesinden ek dersler almış. İlahiyat Fakültesi’ne devam etmiş.

Çocukken iki yıl boyunca Kur’an kursuna gittiğini biyografisine özellikle koymuş.

Ankara’da öğretmenlik yapmış, oradan akademiye sıçramış. Yüksek lisans, doktora, doçentlik, profesörlük derken tam dokuz kitap yazmış.

Anlayacağınız derya gibi bir insanoğlu.

Ancak gelin görün ki (sosyal medyada mesaj yazmak için) klavye başına geçtiğinde o “enginlere sığmaz taşarım” kıvamındaki birikimi gitmiş, içinden vasat bir kabadayı çıkmış.

Üslup deseniz “ergen” üslubu.

İçerik deseniz “kahve”, imla deseniz “neresini düzelteyim” seviyesinde.

İnsana adeta “Hadi ‘Boğaziçilimisiniz’ gözünüzden kaçtı, ‘Boğazdışılımınız’ ne oluyor. Hiç olmazsa (mi) ve (mı) eklerini ayrı yazsaydınız Hoca!” dedirtiyor.

★★★

Şimdi 2020 yılına ait şu rakamlara göz atın:

- Üniversite sınavına giren öğrenci sayısı: 2 milyon 433 bin 219

Boğaziçi Üniversitesi’nde (BÜ)

- İktisat bölümüne en sondan giren öğrencinin sırası: 657

- İşletme bölümüne en sondan giren öğrencinin sırası: 489

- Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümüne en sondan giren öğrencinin sırası: 992

- Bilgisayar Mühendisliği bölümüne en sondan giren öğrencinin sırası: 342

- Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümüne en sondan giren öğrencinin sırası: 714

- Tarih bölümüne en sondan giren öğrencinin sıralaması: 850

- Sosyoloji bölümüne en sondan giren öğrencinin sıralaması: 2708

- Psikoloji bölümüne en sondan giren öğrencinin sıralaması: 1165

Geçen gün eylem yapan, gözaltına alınan ya da arkadaşlarına destek veren öğrencilerin bazılarının bölümlerine baktım. İktisat, sosyoloji, elektrik elektronik mühendisliği gibi bölümlerde okuyorlardı.

İşte Türkiye’nin sorunu tam da bu:

Sen kalk, yabancı üniversitelerin yağdırdığı bursları reddet, tam 2 milyon 432 bin 562 kişiyi geride bırak, Boğaziçi Üniversitesi’nin iktisat bölümüne gir. Sonra soru ekinin ayrı yazılması gerektiğini dahi bilmeyen ama isminin önünde “Profesör” unvanı taşıyan biri gelsin, sırf iktidarı destekliyor diye, sırf muhafazakar görünüyor diye, son derece vasat, son derece ergen ve kabadayı bir üslupla seni tehdit etsin.

Bunun adı “vasatın tahakkümü”dür.

Sonra da kalkıp “neden beyin göçü yaşanıyor” diye soruyorlar.

Başka neden aramaya gerek var mı?

Melih Bulu’nun hakettiği destek!


“Değerli Türk Büyüğü Alaattin Çakıcı, Boğaziçi Üniversitesi’nin çiçeği burnunda rektörü Melih Bulu’ya yazdığı destek mektubunda ‘Sayın rektöre şunu hatırlatmak isterim, sakın istifa etmeyiniz. İstifa ederseniz, bu terörist eylemcilerin önünü açarsınız. Bu kutlu ittifakta gedik açmaya hakkınız yok’ ifadelerini kullandı.”

Birileri bir organize suç örgütü liderinin, Boğaziçi Üniversitesi’ne “kayyum” gibi atanan Melih Bulu’ya verdiği desteği bu şekilde haber yapmamızı istiyor.

Birileri, bir organize suç örgütü liderinin, kanaat önderi gibi Türkiye’nin en zeki çocuklarına “terörist eylemci” demesini normal karşılamamızı bekliyor.

Çok beklerler.

Biraz önce “vasatın tahakkümü”nden söz etmiştim. Bu durumu anlatmaya “vasat” sözcüğü de yetmiyor artık!

Bu yeni düzen daha çok Melih Bulu ve organize suç örgütü üretir.

Melih Bulu, son gelen destekten onur duymuştur ama ben şunu çok merak ediyorum:

AK Parti yöneticileri de yarattıkları bu eserden gurur duyuyor mudur?