Rus çarları arasında en ünlüsü bizim “deli”, Rusların “büyük” dediği Petro’dur.

Ancak yaşam öyküsüne bakıldığında hayatı en çalkantılı olanı, hakkında en çok yazılanı, çizileni ise “Son Çar” lakaplı 2. Nikolay’dır.

1904’te doğan hemofili hastası oğlu Alexey’in tedavisi için Gregori Rasputin’e umut bağlayan Nikolay, kısa süre içinde “şarlatan” olarak görülen Rasputin’in kontrolüne girdiği için eleştiri oklarının hedefi olmuştu. İmparatorlukta işlerin kötüye gitmesi, 1. Dünya Savaşı’nın getirdiği ekonomik yükler, cephelerden gelen kötü haberler Çar 2. Nikolay’ı çok zor durumda bırakmıştı. Vlademir Ilyiç Lenin önderliğindeki “Bolşevik Devrim” başarılı olunca da 2. Nikolay, tahtını kaybetmişti.

Devrimden sonra sürgüne gönderilen Son Çar, 1918’de ailesiyle birlikte öldürülmüştü.

★★★

2. Nikolay’ın yolu, tahtı kaybetmesinden 3 yıl önce, 1914 sonunda Kars’a da düşmüştü. Sonbaharda başlayan seyahatin amacı Kafkaslar’daki askeri birlikleri teftiş etmekti. O yıllarda Kars, Rus İmparatorluğu için önemli bir sınır garnizonuydu (Kars Oblastı). 1877-78 yıllarındaki Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Rusya’ya geçen Kars, 40 yıl Rusya’da kalmıştı.

2. Nikolay, Kars Tren İstasyonu’na varır varmaz ilk iş Oblastta görev yapan üst düzey komutanlarla bir toplantı yapmış. Ardından Sarıkamış civarında süren çetin çarpışmalarda yaralanan askerleri ziyaret etmiş. Kars Kalesi’ne giderek kale komutanından detaylı bir brifing almış.

Çar 2. Nikolay, Kars’taki temaslarının ardından 1 Aralık 1914 günü Sarıkamış’a geçmiş. Kendisini tren istasyonunda 80. Kabardey Piyade Alayı’nın şeref kıtası karşılamış. 1892’de albay rütbesi alan Çar 2. Nikolay, bir dönem o alayda komutan olarak görev yapmış.

Nikolay o gece, günlüğüne şöyle yazmış:

“1 Aralık Pazartesi. 

Kafkasya’ya yaptığım gezinin benim için en önemli günü bugün.

Saat 9’da Sarıkamış’a geldim. Kabardey alayındaki birliğimi burada görmek büyük bir mutluluk. Ekibimle arabaya bindik, kiliseye gittik ve ardından iki sınır köyünden geçtik. En seçkin 1200 asker de dahil, ordunun mevzileri burada inşa edilmiş. Etraflarında dolaştım, sohbet ettim ve onlara St. George’un haçlarını ve madalyalarını verdim...”

★★★

Rus tarihçiler bu bilgiyi reddetse de Çar’ın o gece Sarıkamış’ta kendisi adına yaptırılan ve bölgedeki komutanlar tarafından kullanılan bir “Av Köşkü”nde konakladığı söylenir.

Hatta, fotoğraf arşivlerinde şu fotoğrafın altına “Rus Çarı 2. Nikolay, Sarıkamış’ta Av Köşkü’nde dinlenirken” yazılır.



O köşkün 1896’da yapıldığı biliniyor. Hatta (yine Rus tarihçiler tarafından doğrulanmasa da) bir rivayette Çarın bu köşkü hemofili hastası oğlu Alexey için bir rehabilitasyon yeri olarak yaptırdığı ve eşi ile oğluna tahsis ettiği anlatılıyor.

★★★

Köşkü defalarca ziyaret ettim. Tek bir çivi bile çakılmadan bölgedeki ağaçlar kullanılarak inşa edilmiş. Konumu muhteşem. Sırtını çam ormanlarına dayamış, önünde yemyeşil bir düzlük.

Mimarisi o kadar etkileyici ki her gittiğimde kendimi Rus romancıların klasiklerindeki bir tasvirde ya da Dr. Jivago filminin bir sahnesinde gibi hissediyorum.



Ancak ne yalan söyleyeyim her seferinde de şu manzaralar nedeniyle içim biraz daha acıyarak ayrılıyorum:





Abartmıyorum: Son zamanlarda Kars’ta yakaladığım her yetkiliye “bu kadar kıymetli bir eser, gözümüzün önünde harabeye dönüyor ve kimse kılını kıpırdatmıyor” demekten dilimde tüy bitti.

En son geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un başında boza pişirmiştim. O da “Karslı iş adamları yok mu? Biz her türlü desteği vereceğiz, ellerini taşın altına soksunlar” karşılığını vermişti.

Bu cümleyi beni başından savmak için kurduğunu sanmıştım ama yanılmışım. Bakan Ersoy, köşkün restore edilip işletilebilmesi için tahsis ihalesi düzenledi. O ihaleyi de Karslı turizmci/iş adamı Turgut Torunoğulları aldı.

Biliyorum, Turgut Torunoğulları orada yapacağı yatırımdan çok para kazanmayacak. Hatta belki de zarar edecek. Ancak, doğup büyüdüğü kentte çok prestijli bir imzası olacak. Gelecekte bu yatırımı nedeniyle hepimiz kendisinden sitayişle söz edeceğiz.

Bakın göreceksiniz: Çar 2. Nikolay’ın av köşkü yakında bütün ayağa kalkacak ve hepimizin “görülecek/kalınacak yerler” listesine girecek. Ruslar başta olmak üzere turistler o egzotik köşkte zaman geçirmek için sıraya girecek.

NOT: Madem Kars’tan bu kadar söz ettik o zaman bir de duyuru yapayım. Ankara Altınpark’ta bugün Kars-Ardahan-Iğdır günleri başlıyor. Bütün Ankaralılar davetli.