1974’te Mehmetçiğin icra ettiği Barış Harekatı’yla büyük bir zulümden kurtarılan Kıbrıs Türkleri, 1983’ten bu yana Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) çatısı altında yaşıyor.

KKTC’yi ne yazık ki sadece Türkiye Cumhuriyeti tanıyor.

Bu durum KKTC’de yaşayanlar için çok can sıkıcı sonuçlar doğuruyor.

- Mesela, KKTC pasaportu Türkiye dışında hiçbir yerde geçmiyor. KKTC’de yaşayanlar ya (şu anda Rumlar tarafından sahiplenilmiş) Kıbrıs Cumhuriyeti  ya da Türkiye Cumhuriyeti pasaportu kullanarak seyahat edebiliyor.

- Mesela, 1981’de İzmir’de yapılan İslam Olimpiyatları’na Kıbrıs Türk Federe Devleti takımı da katılmış, İran ve Türk milli takımıyla maç yapmıştı. Bugün bırakın KKTC takımlarının başka yerlerde müsabakalara katılmasını, bizim milli takımlarımız KKTC’ye gidip (bırakın maçı) kamp dahi yapamıyor.

- Mesela, ülkeye kara ve havadan katı bir ambargo uygulanıyor. KKTC’ye gitmek isteyen yabancılar ya Ankara ve İstanbul’dan aktarmalı ya Kıbrıs Rum Kesimi üzerinden gidebiliyor. Doğrudan KKTC’ye inenler Güney Kıbrıs’a dahi geçemiyor. KKTC’yi tanıyacağı söylenen Azerbaycan bir charter seferi düzenlemiş ama aldığı tepkilerden devamını getirememişti.

- Mesela, KKTC’den doğrudan ihracat ya da ithalat yapmak imkansız. Ya Avrupa Birliği’nin tanıdığı ithalat/ihracat kotası Kıbrıs Rum Kesimi üzerinden kullanılıyor ya da Türkiye (Mersin Limanı) üzerinden uluslararası ticaret yapılıyor.

★★★

Ülkenin en büyük geliri turizm işletmelerinden (kumarhanelerden) ve eğitim kurumlarından geliyor ama KKTC’ye ambargo uygulayanlar, KKTC’ye seyahati zorlaştırarak ve KKTC’de eğitim görenlere dünyanın zorluğunu çıkararak bu gelirleri de bitirmeye çalışıyor.

Birçok ada ülkesi uluslararası finansın, off shore ekonomilerinin merkezi olup refah içinde yaşarken, KKTC uygulanan ambargolar nedeniyle ekonomik olarak belini dahi doğrultamıyor.

Ülkenin gayri safi milli hasılası yaklaşık 10.5 milyar lira. Buna ek olarak Türkiye 2,5 milyar lira hibe ve kredi desteği sağlıyor.

Ülkede Türk Lirası kullanıldığından Türkiye’de yaşanan bütün olumsuz ekonomik gelişmeler KKTC’ye katlanarak yansıyor. Türkiye’de kur arttığında KKTC’nin gayri safi milli hasılası da kişi başına milli geliri de düşüyor. Türkiye’de faizler arttığında KKTC’de de faizler artıyor. Türkiye’deki hayat pahalılığı KKTC’ye büyüyerek yansıyor. Yani Türkiye ekonomisi hapşırsa KKTC ekonomisi zature oluyor.

★★★

Ne yazık ki 2020’nin ikinci çeyreğinden itibaren korona salgını da tuz biber oldu ve KKTC’nin ekonomik durumu daha kötüye gitti. Büyüme rakamı yüzde 2,5 görünmesine karşın, kişi başına milli gelir dolar bazında düştü. Bütçe açığı, bu yıl Türkiye’nin destekleri artırmasına karşın 1 milyar lirayı bulacak gibi görünüyor. Bütçe gelirlerinin yüzde 82’si ne yazık ki maaş ödemelerine gidecek.

İşsizlik oranı yüzde 6’lardan iki basamaklı sayılara çıkarken, işsiz sayısı da resmi verilere göre 15 bini aştı..

★★★

Hal böyleyken, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan KKTC’de müjde açıklayacak” dediklerinde, yukarıda saydığım sorunları “külliyen” çözecek bir yol haritası duyuracağını düşündüm. Çok büyük bir beklentiye kapıldım.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lefkoşa’da rahmetli Rauf Denktaş’ın da severek kullandığı, defalarca ziyaret ettiğim Cumhurbaşkanlığı binasının yerine bir “Külliye” ve bir “Millet Bahçesi” yaptıracaklarını duyurdu.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da bu müjdeyi cansiperane bir şekilde alkışladı.

Çıkıp “Mevcut bina bana yetiyor, külliyeye falan harcayacağımız o parayı bütçe açığını kapatmak için kullanalım” da demedi.

Madem yaptıran da yapacak olan da (büyük ihtimalle Türkiye’deki bütün ihaleleri kapan mahşerin beş atlısından birine yaptıracaklar) kullanacak olan da memnun!

KKTC vatandaşlarının canını yakan ekonomik ve siyasi sorunlar da külliyen çözülür artık!