“Başörtüsü” meselesi bir kez daha gündemin merkezine yerleşti.

Fikri Sağlar’ın türbanlı hakime güven duymayacağını söylemesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bunu “CEHAPE Zihniyeti” diye etiketleyip CHP’deki başörtülüleri “vitrin süsü” diye nitelemesi, tartışmanın ana omurgası oldu.

Fikri Sağlar’ın yaklaşımını doğru bulmadığımı zaten yazmış, “önemli olan başörtüsü değil, adaletli ve hukuk devletinin yanında olup olmamasıdır” demiştim.

Erdoğan’a da sözlerinin doğrudan muhatabı olan isimlerden biri, CHP Parti Meclisi üyesi Sevgi Kılıç’tan tepki geldi. Aynı zamanda hukukçu olan Kılıç, sosyal medyada gençlik kollarından geldiğini anımsatarak şu mesajı paylaştı:

“Sayın Ak Parti Genel Başkanının bana vitrin mankeni demek suretiyle biz kadınlara yapmış olduğu hakareti şiddetle kınıyorum.”

Kılıç’a en önemli ve anlamlı desteği ise Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal verdi. Uysal da Erdoğan’a tepkisini şöyle ifade ediyordu:

“(...) Anlaşılan Sayın Erdoğan’ın zihninde makbul olan/makbul olmayan başörtülüler diye bir ayrım var. Makbul olmanın tek şartı Akp/Erdoğan’a itaat/sadakat!”

Bana göre Sağlar’ın bakışı eksik ve sorunluydu.

İşini layıkıyla yapan, adalet dağıtan, hukuk devletine bağlı kadın hakimleri kıyafetleri yüzünden ötekileştirmek ne kadar doğru olur?

Erdoğan’ın sözleri ise ayrımcı ve küçük düşürücüydü.

Sevgi Kılıç gibi, muhalefette siyaset yapan onlarca başörtülü kadına hangi hakla “vitrin süsü” diyebilirsiniz?

★★★

Madem konu açıldı. O zaman işin bir de şu boyutuna bakalım:

“Başörtülü” ya da “başörtüsüz” fark etmez,

Hakimler, savcılar arasında kadın oranı nedir?

Siyaset içindeki kadın oranı nedir?

Akademide kadın oranı nedir?

Bürokrasinin kritik noktalarında kadın oranı nedir?

Siz bu listeyi iş dünyası, polis teşkilatı, ordu, medya gibi alanları ekleyerek daha da uzatabilirsiniz.

Başörtüsü üzerinden başlayan o son tartışma, bir kez daha gösterdi ki asıl sorun “başörtüsü” ya da “türban” meselesi değil “kadın erkek eşitliği” meselesidir. Erkek egemen siyaset, kadını “başörtülü”, “türbanlı” gibi etiketlerle anmayı bırakıp, sadece “kadın” olarak anmadığı, kadınların konumuna, kararlarına, duruşuna saygı duymadığı sürece, bir arpa boyu dahi yol ilerleyemeyiz.

Boğaziçi rektörünün anneye bakışı!


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Melih Bulu’yu atadı. Kendisi bizimle aynı yıllarda ODTÜ’de öğrenciymiş. Endüstri Mühendisliği okumuş. Belli ki üniversite sınavda ilk 300’e – 500’e girecek kadar zeki biri. Ancak siyasi ve bürokratik kariyeri hep akademik kariyerinden önde olmuş. Kendisiyle ilgili yazacak çok şey var ama ben gençlere övünerek verdiği şu öğüde taktım:

“Eğer iş fikrinizi annenize anlatıyorsanız anlıyorsa o işten vazgeçin.”

“Cennet anaların ayağı altındadır” hadisiyle büyüyen bir neslin, annelere, kadınlara böyle üsten bakması, gerçekten sinir bozucu. Anne ve kadın kavramına bu şekilde bakan biri Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birine ve orada okuyan gençlere ne katabilir ki?

Bitmemişti Tevfik Bey


Eminönü-Alibeyköy Tramvay Hattı’nın Alibeyköy-Cibali bölümü 1 Ocak günü açıldı. Açılış töreninden sonra açıklama yapan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, hattı kendilerinin tamamladığını ama seçim öncesinde yanlış anlaşılır diye hizmete açılmadığını söyledi. Bu da “kim yaptı” tartışması başlattı.

Bu tartışmayla ilgili canlı tanıklığımı sizinle paylaşmak istiyorum.

2020’nin Ağustos ayında bir tanıdığımla görüşmek için o projenin merkez şantiyesini ziyaret etmiş, bu vesileyle de inşaatı görme şansı bulmuştum. Belki haber yaparım diye de şu fotoğrafları çekmiştim:



Gördüğünüz gibi, hat Ağustos 2020’de dahi inşaat halindeydi. Üstelik bazı bölümleri çökme nedeniyle su altında kalmıştı. Proje mühendisleri, bu sorunu gidermek için bazıları 60 metreyi bulan 2 bin yer altı beton kazık kullanmak zorunda kaldıklarını söyledi. Yapılmak zorunda kalınan bu müdahaleyi anlamak için lütfen gözünüzde 2 bin ayaklı 50-60 metre yüksekliğinde bir viyadük düşünün. Bolu tüneli öncesindeki büyük viyadüğe benzemiyor mu? Kendi gözlerimle gördüğüm bir durum hakkında Tevfik Bey’e üzülerek söylemek durumundayım:

Seçimden önce “hattın açılışa hazır olduğu” konusunda birileri sizi fena kandırmış.