Mucit girişimci Mark Zuckerberg, Facebook, Whatsapp, Instagram ve Oculus gibi firmalarını “Meta” adlı yeni bir şirketin altında toplamaya karar vermiş. Bu toplama, maliyet tasarrufu veya finansal kaldıraçlama için tasarlanmış bir yapısal değişiklik değilmiş. Kendi ifadesine göre Zuckerberg, yeni ürünü “Metaverse”i geliştirip, üretip ve satmak için bu reorganizasyona girişmiş. Zuckerberg, bu projeyi hayata geçirmek için 10 bin mühendisi işe alacakmış. 10 bin mühendisi belli bir projede, farklı ayrıntılara odaklanmış olarak çalıştırıp sonuç alabilmek, çok yüksek orkestrasyon becerisi gerektir. Sırf bu bile, yeni girişimin ne kadar çetin bir iş olduğunu göstermeye yeter. Yakınlarda çıkmaya başlayan ve pazarlama terminolojisiyle söylemek gerekirse “kategori” yaratarak kendine medya pazarında sağlamca bir yer edinen Oksijen adında (gazete formatında) haftalık bir dergi var. Bu derginin uzman yazarlarından Serdar Kuzuloğlu’na göre Facebook, zemin kaybetmeye başlamış. Bu sosyal ağın, genç kuşakta neredeyse hiç karşılığı kalmamış. Önümüzdeki iki sene içinde ABD’de kullanıcılarının %45’ini kaybetmesi bekleniyormuş. İşte bu kan kaybını durdurmak için Zuckerberg, Metaverse’i hayalinde tasarlamış. Bakalım çekirge gene atlayacak mı?

METAVERSE

Metaverse, bugün bilinen ve kullanılan bazı donanım ve yazılımların bir araya getirilmesiyle “inove” edilecek bir ürün. Kafanıza bir gözlük ve iki kulaklıktan oluşan bir tür kask takıp, bilgisayarınızdan Facebook hesabınıza giriyorsunuz. Kablosuz kumanda cihazınıza kendi elinizi tanımlıyor ve sadece parmaklarınızı oynatarak “sanal gerçeklik” dünyasında istediğiniz gibi dolaşıyor yani “öteki evrende” yaşamaya başlıyorsunuz. Bu ürünle birlikte, meşhur Matrix film serisinde anlatılanlar, bireysel tüketime sunulmuş olacakmış. “Metaverse” sayesinde oyun oynayabilir, film izleyebilir, konser dinleyebilir, maç seyredebilir, dünyanın herhangi bir yerinde tatile çıkabilir, dilediğiniz bir kentin sokaklarında dolaşabilir, iş arkadaşlarınızla veya dostlarınızla toplantı yapabilir ve her ortamda kişisel “avatar”larınızla boy gösterebilirsiniz diyorlar. Pek tabii akla şu soru geliyor: Acaba insanlar, sanal gerçeklikte yaşadıklarından, somut deneyimleri kadar zevk alabilir mi? Ya da karşındakini aynı derecede mutlu edebilir mi? Daha da önemlisi sanal ortam sevgi ve huzur kaynağı olduğu kadar nefret ve huzursuzluk kaynağı da olmaz mı? Hal buna dönüşecekse, bize ve avatarımıza yazık değil mi?

META-VERSE

“Uni-verse” tek-evren veya evren demek. Meta-verse, “sonraki evren”, “öbür dünya” yani “ahiret” demektir. Çünkü “meta”nın Arapçası “ahar”dır. “Evvel ve ahir” ya da “bilahare”de olduğu gibi “sonra” veya “öteki” anlamına gelir. Ahiret de ahar’dan türemiştir. Metafizik deyimini biliyorsunuz. Bunun ruhiyatla bir ilgisi yoktur. Bu deyim filozofların kitaplarını rafa diziş sırasından çıkmıştır. Rafa önce fizikle, meta/sonra da diğer konularla ilgili kitaplar konmuş, böylece metafizik kelimesi doğmuştur. Zuckerberg, insanlığa, bu dünyadan göç etmeden öbür dünyayı göstermek istiyor. Öbür dünyayı istediği şekilde inşa etmeyi de müşterisine bırakıyor.

Son söz: Bilin ki; bedava hizmetin reklamı çok olur.