Metropoll “kamuoyu” araştırma firması, halkımız Kanal İstanbul hakkında ne düşünüyor konulu bir anket yapmış. Ziraat profesörü Özer Sencar yönetimindeki Metropoll, kuruluş yıllarında AKP yandaşı gibi algılandıysa da bugün işini doğru yapan bir şirket olarak kabul edilmektedir.

Ankete katılanların %38 gibi yüksek bir oranının, Kanal İstanbul’u istemesine şaşırdım. Ankete katılanlar, “Kanal istiyor musunuz?” sorusunu “R.T. Erdoğan’ı destekliyor musunuz?” a çevirerek yanıtlamış olmalılar. Katılımcıların anket sorusunu zihinlerinde tercüme ederek cevaplaması anketçiliğin en ciddi meselesidir.

Bu nedenle anketler “çapraz sorularla, ilk cevabı irdeleyecek” şekilde inşa edilir. Ankete katılanların %14’ü “Fikrim yok” demiş. Bunlar seçim anketlerinin tipik “kararsızlar” kümesidir. Anketin diğer sorularına verilen cevaplar, ilk soruya verilen ile tutarlı değil. Mesela %64 kanalı yapıp işletecek firmaya geçiş garantisi (hasılat garantisi diye okuyun) verilmesini doğru bulmuyor.

Ayrıca halkın %66’sı “Bedava Boğaziçi dururken, kimse paralı kanaldan geçmez” diyor. O zaman bu kanal yapılabilir olmaktan çıkıyor. Yani halkın esas düşüncesi “bu kanalın yapılmaması” yönündedir. Zaten çoğunluk bu kanalın “gemiler geçsin” diye değil “rant için” yapıldığını kabul ediyor.

CEBİMİZDEN BİR KURUŞ ÇIKMAYACAK

Halkı ikna konusunda AKP’yi kutlamak istiyorum. İGA (İstanbul Grand Airport), Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, YSS Köprüsü, şehir dışına kurulan şehir hastaneleri ve “kuş uçmaz-uçak gitmez” havalimanları ve benzeri “kara delik” yatırımlar için, her yıl  müteahhitlere bütçeden (halkın cebinden diye okuyun) milyarlarca para ödendiği halde, hâlâ “Cebinizden bir kuruş çıkmayacak” diye konuşmak cesarettir.

Halkın önemli bir kısmını buna inandırmak/veya inanmış gibi davrandırmak ise maharettir. Kanal İstanbul için de aynı “Bir kuruş çıkmayacak” savunması yapılınca “Pes artık, buna kimse inanmaz” dedim. Anket sonuçları gösteriyor ki; galiba halk, Kanal İstanbul’dan geçecek gemilerden alınacak paralarla, bu kanalın “kendi kendini ödeyemeyeceğini” bu sefer anlamış durumdadır.

Zaten AKP de böyle bir iddiada bulunmuyor. Onlar “Halkın cebinden bir kuruş çıkmayacak” derken “Bu proje arsa rantlarıyla finanse edilecek” tezini ileri sürüyor. Halkımız yine yanıltılıyor. Çünkü arsa rantlarının “yoktan katma değer yarattığı” yanlıştır.

Rantlardan gelen para da son tahlilde halkın cebinden çıkar. Bunun bilincinde olmayanlar da “Cebimizden tek kuruş çıkmıyor, ülkemiz eser kazanıyor, Allah yaptıranlardan razı olsun” der.

RANTLAR MİLLİ GELİRİ ARTIRMAZ, DAĞILIMI DEĞİŞTİRİR

Rant, milli geliri artırmayan kişisel gelir artışıdır. Bir örnekle konuyu anlatayım. İmar izni olmayan 5 dönümlük bir arsayı 10 milyon TL’ye alan bir AKP’li, bu arsaya 10 bin metrekare inşaat izni aldı diyelim. Sonra da bunu “%60 bana-%40 sana” hasılat bölüşümü formülüyle müteahhite devretsin. Payına düşen 6000 metrekare binayı da metrekaresi 10 bin TL’den satsın. Elde ettiği rant 50 milyon liradır.

Bu olayda milli geliri yani “katma değeri yaratan” olay, binanın inşası ve metrekaresi 10 bin TL’den satılabilmesidir. Arsa sahibinin milli gelire katkısı (aldığı ücret, kira, faiz ve yüklenici kârı) sıfırdır. Ama yaratılan milli gelirden 50 milyon liralık pay almıştır.

Son söz: Rant yaratmak, halkın cebinde delik açmaktır.