Bundan tam bir ay önce bu köşede “Patatesler elde kaldı” başlıklı bir yazım yayınlanmıştı. İktisat, fiyatı artan malın üretimi de artar; fiyatı düşenin üretimi de düşer; böylece arz talebe eşitlenir der. Bu herkesin bildiği genel bir kuraldır. Pek tabii üretim, boyacı küpüne daldırıp çıkarmak gibi, anında artıp azalamaz.

Üretimin, değişen fiyata tepki vermesi gecikmeli olur. Tarımda bu gecikme genelde bir yıldır. Doğal nedenlerden kaynaklanan bu gecikmenin, arz açığı veya fazlası yaratıp fiyatları aşırı yükseltmemesi veya düşürmemesi için, devletler, tarım ürünleri piyasasına düzenleyici olarak girer.

Tarım ekonomisi (agricultural economics) iktisatta özel bir çalışma alanıdır. Bizim sınıf arkadaşlarımızdan Umran Sağanak, Kuzey Carolina Devlet Üniversitesi’nde (Raleigh) bu alanda master yapmıştı.

KENTSEL GELİRLER, KIRSAL GELİRLERİ BASTIRIR

Devlet, çiftçilere, yüksek çıkacak rekolte yüzünden fiyatlar düşünce zarar etmesinler diye elde kalacak ürünü “taban fiyattan satın alma sözü” verir. Bu yıllık bir düzenlemedir. Tarıma müdahalenin bir de uzun vadeli hedefi vardır. “Öküzden sucuk yapılır, ama sucuktan öküz yapılmaz” denir.

Bunun gibi “köylüden şehirli olur, ama şehirliden köylü olmaz”. Buradaki “şehirli” kelimesini, sanayi ve hizmet sektörü çalışanı; “köylü” sözcüğünü de tarım üreticisi olarak okuyun. Sanayileşme, yüksek ücret vererek köylüleri şehre çeker.

Hizmetler ve inşaat sekörünün gelişmesi, bu iç göçü daha hızlandırır. Kır kökenliler, kentlerde (nüfusu 10 binden büyük beldeler) oturmaya alışınca bir daha “köylü/çiftçi” olup kırsalda yaşamak istemez. Ancak toplumun gıda maddesine yani tarım ürünlerine ihtiyacı vardır. Bunu üretecek sayıda çiftçinin de yerini yurdunu terk etmemesi gerekir. Tarımı desteklemenin stratejik amacı, bu nüfusu yerinde tutmaktır.

ÜRETİCİYİ DESTEKLEMEK DOĞRU, ÜRÜNÜ BEDAVA DAĞITMAK HATADIR

Devletin, üreticinin elinde kalmış patatesi satın alması doğruydu. Aslında bu destekleme, ekimden önce ilan edilecek taban fiyatla yapılmalıydı. Geç de olsa alınan karar yanlış değildir. Ama şimdi yapıldığı gibi üreticinin veya tüccarın elinde kalan patatesi parayla satın alıp, halka bedavaya dağıtmak yanlıştır.

Bedava dağıtılan 50 bin ton patates, 5 milyon tonluk patates piyasasını bozar. Patatesini daha önce satanlar ve alanlar cezalandırılmış olur. Patates fiyatlarında ilave düşüşe sebep olur. Patates üreticisine zarar verir. Ertesi yılın üretimini tehlikeye sokar. Bu kaş yapayım derken, göz çıkarmaktır. Bedava dağıtım, üretim kadar önemli olan dağıtım ve tedarik zincirini de bozar.

Devlet bu iş için bütçeden 100 lira ayırmışsa, bunun 50 lirasını üreticiye zararını karşılaması için, 50 lirasını da ihtiyaç sahibi denen (çok düşük gelirliler) patates alsın diye doğrudan nakit para vererek yapmalıydı. Parayı alan ihtiyaç sahipleri, patates almak istiyorsa, satın alacağı patates yine ona bedava gelmiş olurdu. Bu önlemlere rağmen elde kalmış patatesler yine de tükenmezse, bunlar hayvan yemi yapılır veya yurt dışına hibe edilirdi. Hatta toprağa dökülebilirdi.

Bunların hepsi bedava dağıtmaktan daha iktisadidir.

SON SÖZ: Bugünkü çözüm, yarına sorun yaratmamalıdır.