Habere göre “Türkiye’de hayat pahalılığı artınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan Tarım Kredi Kooperatifleri’nin devreye alınmasını, ülke genelinde 500 satış mağazası açılıp, kooperatif ürünlerinin piyasaya göre daha hesaplı olarak vatandaşa ulaştırılmasını” istemiş.

Esas olarak “serbest piyasa sistemine” inanan AKP’nin Genel Başkanı Erdoğan’ın böyle bir istekte bulunması bana tuhaf geldi. Ama “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” misali, böyle bir haber gazetelerde yer aldığına göre kendisinin bu anlama gelecek bir şeyler söylemiş olması muhtemeldir.

Bir başka ihtimal de “işlek yerlerde kirası düşük dükkan” hatta daha da iyisi “yaya kaldırımı üstü büfe” edinmek isteyen uyanıkların, bulanık suda balık avlama peşinde olmalarıdır. Şunu hemen söyleyeyim, iktisaden bundan daha hatalı ve zararlı bir girişim olamaz. Eğer bu bâtıl fikir kısmen bile hayata geçirilirse, halkın paracıkları yine çarçur olacak ve girişim bir süre sonra kendini tasfiye edecektir.

KAHROLSUN ARACILAR

Karaoğlan lakaplı romantik siyasetçi Bülent Ecevit, pahalılıkla mücadele için “üreticiden tüketiciye aracısız satış” diye bir dağıtım sistemi hayal etmişti. O zaman da aynen bugün olduğu gibi “aracılar yüzünden hem üreticilerin, hak ettikleri parayı kazanmadığına hem de tüketicilerin ürünleri pahalıya aldıklarına” inanılıyordu.

Peki kimdi bu hain ve asalak aracılar? Nasıl ortadan kaldırılacaktı?

En kritik soru şuydu: Perakende satış yapan manavlar, bakkallar ve marketler de aracı mıydı? Onlar ortadan kaldırılabilir miydi? Yani kentlerde yaşayanlar, domates almak için köye mi gidecekti? Yoksa üretici köylüler, tarlalarda, seralarda çalışmayı kesip, satış için her sabah kente mi gelecekti?

Tabii ki hayır! “Çözüm, üreticiden doğrudan alım yapan ‘kâr amacı gütmeyen(?)’ mağazalar kurmaktır” denildi. Şimdi hepsi “kârsızlıktan” hakkın rahmetine kavuşmuş, “Et ve Balık Kurumu dükkanları”, “GİMA”, “Tansaş”, “ORKO” ile tanzim satış mağaza ve tezgahları böyle doğdu. Bu talihsiz girişimlerin gerekçesi; bakkal, manav, marketçi, toplayıcı veya toptancıların “katma değer” yaratmadığına inanılmasıdır.

SATIŞ MAĞAZASI AÇMAK, ARACIYI KALDIRMAK DEĞİLDİR

Eğer “Tarım Kredi Kooperatifleri”, ürünlerini “piyasaya göre daha hesaplı olarak” vatandaşa ulaştırabilecekse, ellerini tutan yoktur. Derhal kentlerde dükkan satın alıp veya kiralayıp işe başlasınlar. Mağazayı işletecek kişileri aralarından veya dışarıdan bulsunlar. Ürünleri, üyelerden kendileri toplayıp, kendileri satış mağazalarına nakletsinler. Böylece gerçekten “aracıları” ortadan kaldırmış olurlar.

Bu sayede ürünler “piyasaya göre daha hesaplı olarak” vatandaşa ulaşır mı? Ulaşırsa, bu mağazalar kapanır. Çünkü kâr etmeyen mağazalar kendi ayakları üstünde duramaz. Amaç, kamudan para tırtıklamak değilse, ortada “istenmese de zarar yaratacak” bir girişim vardır.

Son söz: Kârsızlık, kansızlıktır.