ABD Başkanı Joe Biden’ın resmen “1915 olayları bir soykırımdır” demesine milletçe çok içerledik. Bugüne kadar 30 ülke de bu trajik olaylar için aynı nitelemeyi resmen yapmıştı. ABD Başkanı Reagan da 40 yıl önce aynı sözcüğü gayriresmi olarak kullanmıştı. O zamanlar da üzülüp tepki göstermiştik. Çünkü millet olarak Naziler’in Yahudiler’e karşı uyguladığı “soykırım” (jenosit) gibi insanlık dışı bir suçun uzak yakın bir benzerini Emenilere karşı işlediğimize inanmıyoruz. Aslında Ermeniler de inanmıyor ve buna “Meds Yeghern” (büyük felaket) diyor. Biden’a karşı muhalefetin gösterdiği tepki, hükümetten daha şiddetli oldu. Bunda da anlaşılmayacak bir şey yok. ABD Başkanı’nın soykırım demesi, başka ülkelerin demesine benzemez. Çünkü ABD, halen dünyanın patronudur. Biz de ülkemizi, patronun vazgeçemeyeceği bir müttefiki olarak gördüğümüzden “Biden, başkan oldu, soykırım deyip bizi üzmez” havasına girmiştik. Yanıldık ve bozulduk. Muhtemelen bilinç altında, bizim “mukalete” (karşılıklı katliam; onlar bizi öldürdü, biz de onları) dediğimiz faciayı, ABD Başkanı’nın olaylardan 106 yıl sonra resmen “soykırım” ilan etmesinin bize bir maliyeti olacağından endişe ediyoruz. Kızgınlığımızın bir sebebi de budur.

ÇOK MİLLETLİ DEVLETTEN ULUS DEVLETE GEÇİŞ

Osmanlı İmparatorluğu, fütuhatla genişlemiş, genişledikçe koflaşmış, çok milletli bir devletti. Diyalektik olarak dağılıp “ulus devletler”e bölünmesi  kaçınılmazdı. Bu dağılmanın kansız olması da beklenemezdi. Çok milletli küçük Yugoslavya’nın ayrışmasının ne kadar kanlı olduğunu hep birlikte gördük. Ayrışmanın en kanlısı da etnik olarak en dengeli dağılımı olan Bosna Hersek’te oldu. Ermeni milletinin, Yunanlılar, Bulgarlar, Romenler, Sırplar, Mısırlılar gibi bağımsız devlet kurma arzusu anlaşılabilir bir ülküdür. Ayrışmanın faciaya dönüşmesinin sebebi diğer azınlıklarla kıyaslanmayacak oranda Ermenilerle Müslüman Türklerin iç içe yaşayıp, bir bakıma etle tırnak gibi olmasıdır. Ayrılma girişimi, bu yüzden gerçekleşememiştir.

TARİHÇİLER VE HUKUKÇULAR KARAR VERSİN

Bizim, “Tehcir’in soykırım olup olmadığına tarihçi ve hukukçular karar versin” dememiz işe yarar bir yol değildir. 1915 olaylarının öncesi ve sonrasıyla, bilinmeyen bir tarafı yoktur. Yazılı ve sözlü belgeler, resmi ve özel  kanıtlar, 1915’ten itibaren, İngiliz, Amerikalı ve Rus (Türk ve Ermenleri bilhassa zikretmedim) tarihçiler tarafından incelenmiş, çapraz olarak tahkik edilmiş ve irdelenmiştir. Batılı ülkelerin 40 yıldan uzun süren bu mukaleteye “soykırım” demesi bilgi noksanından değildir. Bu bir hükümdür. Tarihçiler ve hukukçular çalışmasın demiyorum. Ama onlar bir jüri oluşturup, bunun soykırım olup olmadığına karar veremezler.

ERMENİ MESELESİ DEĞİL, KÜRT MESELESİ

Ermeni meselesi gerilerde kalmıştır. Tazminat tezleri zor zemin bulur. Toprak talebi de hepten geçersizdir. Mesela, bir zamanlar Ermenilerin devlet kurduğu Van’da şimdi Kürt kökenli yurttaşlarımız yaşamaktadır. Bugünkü soykırım kampanyasının esas amacı, PKK ile mücadelesinde T.C.’yi moralman zayıflatmaktır. Dikkatimizi buraya yöneltelim. İlk olarak komşu ülkelerin iç işlerine karışmaktan koşulsuz vazgeçelim.

Son söz: Durmasını bilmeyen ilerleyemez.