Bir haftadır herkes, 2 milyar dolarla yurtdışına kaçan Faruk Fatih Özer isimli bir “kripto para” cambazından bahsediyor. “Cambaz”ın buradaki anlamı, riskli malların alım satım işlerini yapan kişidir. (Bakınız: At cambazı) Anlaşıldığına göre bu cambaz, kısa zamanda çok para kazanmak isteyenleri tuzağa düşürmüş. Belki de bu genç arkadaşın, Thodex adlı bir şirket kurup işe başlarken kimseyi dolandırmak veya mağdur etmek gibi bir amacı yoktu. O sadece bir hayalperestti. Ancak evdeki hesap, çarşıya uymadı. Para kaybetmeye başlayınca daha riskli işlere girdi. Daha çok battı. Eline geçen her parayı, kendi parası sanıp lüks bir hayat yaşamaya başladı ve buna alıştı. Sonunda “battı balık yan gider; bari kendimi kurtarayım” diyerek külliyetli bir parayla yurtdışına kaçtı. Ama yurtdışına kaçırılan bu paranın 2 milyar dolar olması bana mümkün gelmiyor. Neyse!

BU, BİR KRİPTO-PARA FELAKETİ DEĞİLDİR

Kripto paranın ne olup ne olmadığını anlatmaya başlamadan şunu söyleyeyim ki; bu olayın, kripto para yatırımcılarının başlarına gelmesi muhtemel felaketle ilgisi yoktur. Kripto paraya yatırım yapanların bilerek aldıkları risk, satın aldıkları kripto paranın değer kaybetmesidir. Böyle bir şey olursa, hiçbir yatırımcının, bu “menkul değerin” alım satımına aracılık edenleri suçlamaya hakkı olamaz. Sırası gelmişken bir öneride bulunmak istiyorum. Kripto-para işi dünyada ve Türkiye’de bitmeyecektir. İşlevi icabı (sanal da olsa) kripto paralar birer “menkul kıymet” tir.

BITCOIN VE DİĞER KRİPTO PARALAR

Vatandaşın dolandırıcılardan korunması için bunların alım ve satımı, münhasıran, SPK denetimi altında faaliyet gösteren “aracı kurumlar” tarafından yapılmalıdır.

Yüzüncü defa tekrar ediyorum “kripto-para” denen dijital ortamda yaratılan ve saklanan sanal menkul kıymetler, “para” yani “para birimi” (currency) değildir. Ayrıca özel kişilerin ürettiği “kripto para” ile merkez bankalarının üreteceği “dijital para” bambaşka iki üründür. Kripto paranın “currency” olmaması, onların değersiz olduğu veya değerinin artmayacağı anlamına gelmez. Pek tabii değerli olacaktır da denemez. Kripto paraların değer kazanması, iktisadın “değer nedretten doğar” kuramından kaynaklanmıştır.  Bunların en ünlüsü olan “Bitcoin” in bilgisayarda üretilme sürecine “mining” yani maden çıkarma denmektedir. Matematik mantığı olarak sonsuz miktarda Bitcoin yaratmak mümkün değildir. Üretimi de zaten gitgide zorlaşmakta ve işlem çok enerji tüketmektedir. Aynı şeyi diğer kripto-paralar için söylemek mümkün müdür bilmiyorum.

DEVLETE ŞİRK KOŞULMAZ

Nasıl tanrı, gücünü paylaşacak ortak kabul etmez ve buna girişenleri mahvetmeye çalışırsa, devletler de “vergi salma” güçlerini kimseyle paylaşmak istemez. Bir devletin kendi merkez bankası aracılığıyla “ulusal para birimi” (legal tender) çıkarması ona havadan gelir (senyoraj) sağlar. Bu da aslında bir vergidir. Devletler bu imtiyazlarını kimseyle paylaşmak istemeyecek ve kripto-paranın “para birimi” haline gelmesine izin vermeyecektir. Zaten gelemez de! Ama, üretmesi zor olan, güvenilir kripto-paraların, yatırımcılar “bunun fiyatı daha çoook artar” dedikçe, kıymetli taşlar gibi değerlenmesine de engel olamazlar.

Son söz: Balığı yemek yapan, oltadaki yemdir.