Kooperatifçilik, uygulamada başarısız olsa da, ülkemizde çok sevilen biraz da romantik bir kavramdır. Çünkü kooperatif kelimesi, güçsüzlerin güçlerini birleştirerek, güçlülere meydan okumasını çağrıştırır.

Gıda maddesi fiyatlarının, genel enflasyonun üstünde arttığı son dönemde bu duygular yeniden canlandı. İddiaya göre, üreticilerin kooperatifleşmesi, onlara “yüksek satış fiyatı”, tüketicilere “düşük alım fiyatı” sağlayacaktır.

Peki bu iki zıt sonuç aynı anda nasıl hasıl olacaktır? Bu soruya “aracılar ortadan kalkacağı” için kendiliğinden gerçekleşecektir yanıtı verilmektedir. Bu kanaat, tedarik zinciri içinde yer alan, ama bu zincirin işlemesine hiç faydası olmadığı halde pahalılık yaratan “aracıların” var olduğuna inanılmasından doğmaktadır.

Halbuki, serbest piyasa sistemi, devlet veya mafya gücüyle “tekelleşme veya kartelleşme” yaratılmadıkça işlevsiz kişi ve firmaları tasfiye eder. Serbest piyasa sisteminin, müdahaleci piyasa sistemine üstünlüğü de buradan gelir. Eşyanın kendisi için var olamayacağı bir doğa kanunudur.

KOOPERATİF, NE ŞAHIS NE DE SERMAYE ŞİRKETİDİR

Kooperatif, içe dönük; şirket ise dışa dönük bir yapıdır. Şirketlerin pasif ortağı olur, kooperatifin olmaz. Kooperatif üyeleri, kooperatifin gelir fazlasını (kâr diye okunabilir) kooperatifle yaptıkları iş oranında bölüşür.

Sermaye şirketi hissedarları ise, şirket kârını yatırdıkları para oranına göre bölüşür. Şirket ortaklarının, hissedar oldukları şirketle “iş yapmaması” esastır. Buna mukabil, kooperatif üyelerinin kooperatifle “iş yapması” esastır. Zaten kooperatifle iş yapmayan üyelerin üyelikten ayrılması ve yerlerine iş yapacak üye alınması gerekir. Kooperatifler, üretici ve tüketici kooperatifleri olarak ikiye ayrılır.

Yapı kooperatifleri üretici kümesine dahilidir. Üretici kooperatifine sadece üreticiler, tüketim kooperatifine sadece tüketiciler üye olabilir. Bu nitelikleri olmayanlar, o kooperatifin üyesi olamaz.

TARIM EKONOMİSİ VE KOOPERATİFLER

Tarım sektörü, sanayi ve hizmetler sektöründen daha fazla devlet tarafından desteklenmelidir. Çünkü tarımda üretim, hava şartlarına bağlıdır ve arzın talebi karşılayacak şekilde artırılması veya azaltılması ancak bir mevsim sonra gerçekleşir. Sanayi malı veya hizmet üretenlerin fiyat arttırma gücü tarımcıdan yüksek olduğu için, sanayi ve hizmetler sektörü tarımı ezer.

Tarımı desteklemenin bir yolu da çiftçileri örgütlemektir. 1860’larda kurulan “Memleket Sandıkları” ülkemizin ilk kooperatifleri kabul edilebilir. Ancak tarımda kooperatifçiliğin öncüsü, Silifke’de Tekir Çiftliği’ni ve Tarım Kredi Kooperatifi’ni kuran Atatürk’tür.

Tarım kooperatifleri tarımda verimi ve kaliteyi artırarak çiftçiye yarar sağlamalıdır. Aracıları ortadan kaldıracağız diye bilmedikleri bir işe yani perakendeciliğe heves ederek, ne ticarette haksız rekabet sebep olmamalı ne de aldıkları destekleri heba etmemelidir.

Son söz: Tarım kooperatifi, tarımla uğraşır.