Sevgili okurlarım dünyanın neresine giderseniz gidin, üniversiteleri sorduğunuzda aklı başında insanlardan bir tek yanıt alırsınız:

“Bilimin öğretildiği yerlerdir.”

Normal bir ülkede hiçbir üniversite iktidarların, belli siyasi partilerin, belli güruhların ve şahısların kişisel ve siyasi çıkarlarına hizmet için var edilmiş kuruluşlar değildir.

Üniversite rektörleri derseniz iktidar sahiplerinin tercihiyle o makamlara paraşütle indirilmiş kişiler hiç değildir. Yani kitapta öyle yazıyor!

Bu söylediklerim elbette ki gelişmiş ülkeler için geçerlidir.

Ama gidin Afrika ülkelerine, gidin Latin Amerika ülkelerine, bütün ilkel ülkelere bir bakın, her şeyin 180 derece farklı olduğunu görürsünüz.

★★★

Bizde de durum öyle...

Türkiye’nin 81 ilinde, hiç ilgisiz yerlerde bile üniversiteler kuruldu. Bunların her biri şu andaki siyasi iktidarın gölgesi altında yaşam savaşı veriyor.

Bilim falan yok!..

Bilimsel saygınlık derseniz o da yok.

Bilim olması için işin içine siyaset girmemiş olacak...

Üniversite rektörleri ve kadroları siyasi iktidarın adamları için arpalığa dönüşmemiş olacak.

İktidar partisinin kayıtlı elemanları, seçimlerdeki aday adayları rektör seçilmeyecek.

★★★

Burada çok sayıda sözüm ona üniversitelerimizin, fakültelerimizin adını verip onları küçük düşürmek istemem...

Çocuk bilmem ne üniversitesinden mühendislik diploması alıp cebine koymuş. Siz bunun yapacağı mühendislik hesaplarına güvenir misiniz?

Hocaları olmayan tıp fakültesini bitirip doktor olmuş! Siz buna hasta emanet eder misiniz?

Sayıları 80’i aşan hukuk fakültelerinden birini bitirip karşınıza gelmiş. O genç arkadaşa hukukçu gözüyle bakar mısınız?

Yoksa adam gibi bir hukuk fakültesini bitirmiş olana mı iş verirsiniz?

Yani bu işler diplomayı cebine koymakla olmuyor.

Bir kağıt parçası olan diploma saygınlık getirmiyor. 

★★★

Her alanda yaşadığımız rezaletler bir yana, şimdi bu iktidar döneminde bir de üniversite rezaletine tanık olmaktayız.

“Bize lâzım olan bir rektör, birkaç göstermelik dekan ve idari personelle birlikte bir de mühürdür” anlayışı özellikle bazı Anadolu üniversitelerinde geçerli olan en önemli akçedir!

Günümüzde rektörler partili cumhurbaşkanı tarafından seçilir!

Partililer, yandaşlar ve AKP’den aday adayı olmuş olanlar özellikle rektör yapılır.

★★★

Bunun son örneğine Boğaziçi Üniversitesi’nde tanık oluyoruz.

Partili rektör protesto ediliyor.

Hem öğrenciler, hem de hocalar tarafından...

Çiçeği burnunda rektör bey adına utanarak izliyoruz...

Türkiye’de üniversitelerin çoğu bilim yuvası olmaktan çıkıp siyaset yuvasına dönüştü!

Yandaşlara kıyak yapma, iş yaratma kuruluşları!..

Ve özellikle cımbızla seçtikleri belli kişilere, yandaş kadrolara kıyak yapıp akademik unvanlar dağıtıp bu gibileri besleyen çiftlikler!

★★★

Diploma verdikleri gençlerin çoğu işsiz güçsüz ortalıkta dolanırken, partili üniversite yöneticilerinin keyfi son derece gıcır.

Devletten bol maaş, emirlerinde son model makam araçları...

Hocasız üniversitede atış serbest, istediğin atamayı yap...

O kısır siyasetlerini “bilim yuvalarına” bile sokmayı başardılar!

★★★

Boğaziçi...

Türkiye’nin en eski ve en önemli üniversitelerinden biri.

Gerçek bir üniversite diye tanımlanan köklü bilim yuvalarından biri...

Şimdi şu olanlara bakınız...

Partili Cumhurbaşkanı Boğaziçi’ne ilgisiz bir şahsı rektör seçti.

AKP’nin çeşitli kademelerinde görev almış...

Neredeyse her genel ve yerel seçim öncesinde partisinden aday adayı...

Öğrenciler ve hocalar kırıp dökmeden tepki gösteriyor, demokratik haklarını kullanarak protesto ediyor zira o şahıs rektörlüğe, rektör unvanı da o partili şahsa hiç yakışmıyor...

Ve beklenen olaylar anında gerçekleşiyor!

Devreye polis gücü sokuluyor, yakalanıp götürülen öğrencilerin evlerine baskınlar düzenleniyor.

Sonra gelsin gözaltılar ve belki de tutuklama kararları!

★★★

O şahıs bundan sonra ne yapacak, koltuğunda nasıl oturacak?

Bu soruların yanıtı zaten belli...

Hiçbir şey yapmayacak, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranacak, makamında oturup duracak!..

Yeri ve zamanı geldiğinde belki nutuklar atacak!

“Asla unutmayalım arkadaşlar, üniversiteler bilim yuvalarıdır!..”

Kendi söyleyecek, kendi dinleyecek, herkesi güldürecek!