Sevgili okurlarım, ha oldu ha olacak derken Kanal İstanbul’un temelini (!) bir süre önce attılar!

Aslında temel falan atmadılar.

Sadece göstermelik bir tören düzenlediler...

Kanalın üzerine yapılacak bir köprünün inşaatı başlatıldı.

Yaptıkları işe kendileri de inanmıyordu. O yüzden böyle sıradan bir törenle yetinmek zorunda kaldılar.

Kalabalık yoktu, katılanlara beleş çay kahve paketleri ve oyuncaklar dağıtılmadı.

AKP il ve ilçe örgütlerinden bindirilmiş kıtalar getirilmedi.

Kurbanlar kesilmedi.

Diyanet Başkanı kılıcını kuşanmadı.

Oysa koskoca Kanal İstanbul’un temeli atılıyordu!

Türkiye’nin kaderi değişecekti!..

Ne biçim, nasıl bir göstermelik törendi bu!

★★★

Adına Kanal İstanbul dedikleri bu hilkat garibesi nesnenin ne işe yarayacağını bilen yok.

Kendileri dahil!..

Bu nesnenin Türkiye’nin hangi sorununu çözeceğini bilen de yok.

Orada birkaç kilometre ötede Allah’ın bu memlekete ihsan ettiği muhteşem bir

su yolu, İstanbul Boğazı var.

Yük taşıyan, yolcu taşıyan gemiler şakır şakır gelip geçiyor...

Bu zihni sinir projesini savunan ve başlatan ileri zekalılar ise şöyle diyorlar:

“Boğaz’da her an kaza olabilir. Gemiler çarpışabilir, tankerlerde yangın çıkabilir. Onun için, mutlaka yedek bir su yolu bulundurmak gerekir!”

★★★

Bu mantıktan gidersek örneğin otoyollar için de benzer uygulama şarttır!..

Her an kaza olabilir.

Her otoyolun paraleline bir ikincisini yapmak gerekir!           

★★★

Sevgili okurlarım, çeşitli iktidarlar tarafından bu memlekette bugüne kadar sayısız temeller atıldı, bazıları sonradan ağır aksak yürütülen nice projeler bitirildi.

Ama bu iktidarın her alanda sergilediği sorumsuzluklara bugüne kadar hiçbir dönemde tanık olmadık.

İsraf, savurganlık, hırsızlık, yolsuzluk ve usulsüzlük hiçbir zaman böylesine fışkırmadı.

★★★

Adına Kanal İstanbul denilen bu hilkat garibesi nesnenin ne işe yarayacağını bilen şimdiye kadar çıkmadı.

Kendileri de bilmiyor.

Öyle bir şey ki...

Yaklaşık 50 kilometre kazıp yapay bir su kanalı oluşturacaksın.

Eni 100 metre olacak.

Bu kanalı açmak için her gün sabahlara kadar tonlarca dinamit patlatacaksın.

Toprak ve kaya dolu binlerce hafriyat kamyonu tozu dumana katıp trafiğe çıkacak.

Ve daha yapılması gereken binlerce iş...

★★★

İşin en kötüsü, bu kanalı açmak için gerekli olan parasal kaynaklara sahip değilsin.

El âlemin karşısına gidip borç, kredi isteyeceksin. Paranın karşılığını göstermen mümkün olmayacak.

Bu arada karşına bir sürü yerli ve yabancı yamyam çıkıp seni sömürecek, soydukça daha beter soyacak.

Kanal çevresinden arazi kapatma sırasını bekleyen yerli ve yabancı rantçılar ellerini şimdiden ovuşturmaya başladı bile...

★★★

Sevgili okurlarım, bu saçma sapan işin bize hediyesi en az 35 milyar dolar olacak.

Altyapısı olmayan, neye yarayacağı ve maliyeti bile bilinmeyen bir saçmalıktan başka bir şey olmayan bir proje.

Şimdi işin temel cümlelerinden birine bakalım!

Ne buyurmuştu dünya liderimiz bundan bir süre önce Kanal İstanbul için!..

“Ne derlerse desinler biz bu projeyi İNADINA yapacağız!..”

★★★

Bu iş için babasının parasını, ya da kendi varlıklarını harcayacak olsaydı, elbette bir şey diyemezdik.

Ama bu iş için harcadığı ve harcayacağı bütün paralar devletin ve milletindir.

O paraları inadına harcama yetkisi hiç kimseye verilmemiştir.

Devletin parası inat uğruna harcanamaz.

Milletin parası siyasi çıkar uğruna savrulamaz.

Yoksa...

Günün birinde hesabı mutlaka sorulur.