Sevgili okurlarım, pazar günü yakın geçmişin en acı olaylarından birine tanık olduk.

Kuzey Irak’ta PKK’nın özel bir mağarasında yıllardır rehin tutulmakta olan askerlerimiz, polislerimiz ve sivil vatandaşlarımız terör örgütü tarafından birbiri ardına şehit edildi.

Sesi bir süredir pek çıkmayan, yetkilerinin çoğunu Milli Savunma Bakanı’na devreden Genelkurmay Başkanı mağaranın nasıl olduğunu kameraların karşısına geçip açıkladı. (Bu açıklamayı niçin Milli Savunma Bakanı yapmadı, kimse anlayabilmiş değil.) Krokileri bile gösterdi.

Verdiği bilgiye göre 3 girişli mağarada 9 oda ve 7 demir kapı varmış.

★★★

Öldürülenlerin kimliğini ise her nedense Malatya Valisi açıkladı!

Çoğu asker ve polis, üç de sivil, toplam 13 kişi.

Son yıllarda bir şey sizin de dikkatinizi herhalde çekmiştir.

Şehit haberlerini bizim medyamız artık küçücük kullanıyor.

Daha birkaç gün önce şehit edilen iki yüzbaşımız ve bir astsubayımız, eskiden olsaydı manşetlere taşınırdı. Dünkü olay hariç şimdi her şey önemsiz ve küçücük!

Demek ki artık kanıksamışız!

★★★

Biz Türk Milleti olarak PKK’nın elinde bunca insanımızın rehine olarak tutulduğunu doğrusu bilmiyorduk, aklımıza bile gelmiyordu.

Acaba şu anda bilmediğimiz başkaları da var mı?

Başka sorular da akla geliyor:

Irak’a yapılan bu son ve geniş kapsamlı operasyonun amacı bu mağaradaki rehineleri kurtarmak mıydı? Yani operasyon o büyük mağaraya mı yönelikti?

Öldürülenlerin isimlerini açıklama görevi niçin askerler yerine Malatya Valisi’ne verilmişti? Vali Bey’in bu işle ne gibi bir ilgisi vardı?

★★★

Şimdi, bu gelişmeler sonrasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun şu sözlerini de hiç unutmamak gerekiyor:

“...(PKK elebaşlarından) Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu millet ve şehitlerimiz yüzümüze tükürsün.”

Bu gibi sözler devlet adamlığı ile bağdaşmaz.

Karayılan günün birinde yakalandığı takdirde yapılacak tek işlem onu bin parçaya bölmek değil yargıya teslim etmektir.

Eğer onu öldürmek istiyorsanız getirirsiniz idam cezasını, sonra gereğini yaparsınız.

Üstelik bu gibi devlet işleri öyle yüzüne tükürmekle falan da olmaz.

Devlet kin tutmaz... Tutsa bile bunu açığa vuramaz.

Aksi takdirde işin ciddiyeti kaybolur.

★★★

Sevgili okurlarım, PKK’nın bugüne kadar sergilediği nice vahşetten biri olan son olay konusunda dün sizlerden gelen iki mesajı aşağıda kullanıyorum. (Kendilerinden izin almadığım için açık isimlerini vermiyorum.) İlk mesajı yazan A.K.

“13 vatandaşımızın altı yıldan bu yana hain terör örgütü PKK’nın elinde rehin olduğunu öldürüldüklerinde öğrendik.

Resmi makamlar sabah sivil vatandaşlar olduğunu söylediler, akşama doğru rehin alınan askerler ve polisler olduğu ortaya çıktı.

Altı yıldır rehin tutulan vatandaşlarımız olduğuna mı, ailelerinin bu evlatlarını yıllarca umutla beklediğine mi, halkımızın bunu bilmediğine mi, yoksa öldürülmüş olmalarına mı yanalım?

Altı yıldır bir terör örgütünün elinde rehin olan vatandaşlarımız gündem maddesi dahi olmamış çünkü gündeme getirenler vatan haini olmakla, terör örgütünün sözcüsü olmakla suçlanıyor.

Umut ve korkuyla beklemiş aileleri. Ve sonunda acı haber gelmiş. Sağ kurtarılsalardı Erdoğan’ın çarşamba günü açıklayacağı müjde olacaktı, sağ kurtarılamadıklarını ise Malatya Valisi açıklıyor.

Seçimde oy uğruna Öcalan’dan Kandil’e mektup götürenler, Osman Öcalan’ı televizyona çıkaranlar, terör örgütüyle müzakere etmeyiz deyip, onların kurtarılması için herhangi bir girişimde bulunmamış. Oy için müzakere var ama hayat kurtarmak için yok!

İçişleri Bakanı ise ‘Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu Millet ve şehitlerimiz yüzümüze tükürsün’ açıklaması yapmış. Rehin tutulan askerlerimizi altı yıldan bu yana kurtaramamış ama Karayılan’ı bin parçaya bölecek! Sanki Karayılan’ı bin parçaya bölünce hayatını kaybeden vatandaşlarımız geri gelecek.

Memlekette hesap vermekten kurtulmak için hamaset en iyi yöntem
olmuş.


Öfke kapıdan girince akıl bacadan çıkar derler. Ülke olarak bu durumu yaşıyoruz.”

★★★

İkinci mesajı okurum M.O. yazmış. Başlığını da kendisi koymuş:

“13 SİVİL REHİNE KURBAN MI EDİLDİ?

PKK’nın elindeki 13 rehineyi kurtarma harekâtı acaba Amerika’ya bir mesaj mı? TSK’nın böyle bir operasyonda ‘Mutlak başarıya iman etmesi’ ne kadar doğru? Reis kendisine o kadar iman etmiş ki, başarısızlık olası bir sonuç değil! Yani operasyon yapılacak ve 13 rehine kurtarılacak. Çarşamba günü ise müjde verilecek!

Plan bu mu? Yani PKK’nın rehineleri öldürme olasılığı hiç hesap edilmemiş mi?

Yoksa edildi mi?

ABD ‘Eğer PKK yaptıysa’ diye opsiyonlu bir taziye mesajı yayınladı.

Yani iki yönlü kazanç! Operasyon başarılı olursa ‘Milletime sesleniş’ programı!

Başarısız olursa ABD’ye ‘PKK savunmasız insanları katleden terörist örgüttür ve siz bu örgütü destekliyorsunuz!’

Bu kadar derin bir planı AKtronot’lar bile yapamaz. Bir başka akıl verici olmalı.”

★★★

Sevgili okurlarım, üzücü olay sonrasında dün okurlarımdan gelen mesajlardan ikisini sizlerle paylaştım.

Haksızlar mı?

Yabana atılması mümkün olmayan her iki mesajda da istediğiniz cümlelere katılırsınız, istediklerinizi ise hiç dikkate almazsınız.

Şu anda bilinen tek şey, ne yazık ki olan oldu...

Ve şehitlerimiz geri gelmeyecek.

Sorumlusu kimler?

Onu bilmiyoruz, belki yakında öğreniriz!