Sevgili okurlarım, Türkiye 83 milyonluk bir ülke oldu. Her dalda artık çok iyi sporcularımız var.

Bazı dallarda dünya çapında başarılara imza atıyoruz.

Ancak medyamız yine futbolla dolu.

Bitmez tükenmez futbol muhabbetleri, pireyi deve yapan saçma sapan futbol geyikleri, palavralar vesaire ne ararsanız var.

Böylesine iddialı olduğumuz futbol sektöründü trilyonlar dönüyor, kulüpler çok büyük parasal zararların içinde boğulmuş, hesap soran ve onları uyaran yok!

Ama yine de varsa yoksa futbol!

★★★

Birkaç günden beri kadın voleybolcularımızı TRT’den izliyoruz.

İtalya’da düzenlenen ve Tokyo olimpiyatları öncesinde en büyük organizasyon olan Milletler Kupası maçlarında kadın voleybol milli takımımızın maçları ve aldığı sonuçlar muhteşem.

Bugüne kadar altı maç oynadık ve hepsini kazandık.

Sırasıyla Sırbistan, İtalya, Polonya, Kanada ve Almanya’yı devirdik.

Bunların hemen hepsi kadın voleybolda dünyanın devleri.

Bazıları dünya ve olimpiyat şampiyonları.

Önceki gün rakibimiz Çin idi.

O da kadın voleybolunda dünya ve olimpiyat şampiyonu olan dev ülke...

TRT’de bu maçı izlemeye oturduğumda kendi kendime “Eh artık galibiyet serisi burada biter, Çin’i yenmek biraz zordur” demiştim ama yanıldığım ortaya çıktı.

3-0 kazandık.

Turnuva devam ediyor. Pazar günkü rakibimiz Tayland.

★★★

Kadın voleybolcularımızla gurur duyuyoruz...

Ancak medyamız onlardan her nedense “Filenin sultanları” diye söz ediyor.

Oysa onlar sultan falan değil.

Türkiye’de bu ‘sultanlık’ kavramı artık yok, çok gerilerde kaldı.

Onlar Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatları.

Benzerleri olan bütün kadın sporcularımız gibi...

★★★

Kadın voleybolcularımızın hem lig, hem de ulusal maçlarını mümkün olduğunca izlemeye çalışıyorum.

Vakıfbank, Eczacıbaşı, Fenerbahçe ve öteki kulüplerimizin başarıları ile de gurur duyuyorum.

Onlar Türk sporunun yurt içinde ve dışında yüzünü ağartanlar.

★★★

Kadın voleybolu bana sorarsanız ülkemizin uluslararası alanda en başarılı olduğu spor dalı.

Hepsi de güzel kızlar...

Liberolar hariç boyları 1.80 ve daha fazla...

İsteselerdi bugüne kadar magazin basınında ucuz haberlerle binlerce kez yer almaları işten bile olmazdı.

Çıplak fotoğraflardan tutun da aklınıza ne gelirse.

Ama hiçbiri bu ucuz reklam yollarına başvurmayı aklından bile geçirmedi.

★★★

Oyuncularımızı, hocalarını, teknik ekiplerini ve özellikle Voleybol Federasyonu’nu da kutluyorum.

Hemen bir cümle ile söylememe izin verin, hiçbir yetkilisini tanımadığım bu federasyonun çok büyük, çok önemli işlere imza attığını duyuyorum.

Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinde koşuşturan kadın voleybolcularımıza ve onların yetişmesinde emeği geçen herkese teşekkürler ediyorum.

Onlarla gurur duyuyoruz.



Sevgili okurlarım, Kocaeli/Kandıra Cezaevi’nde tutuklu olan gazeteci Güngör Arslan’dan dün aldığım mektubu, üzerinde hiçbir yorum yapmadan ve biraz kısaltarak sizlere iletiyorum:

“Sevgili meslektaşım merhaba. Kocaeli’nde yaklaşık 35 yıldır mesleğini yapmaya çalışan yerel bir gazeteciyim. Çok sayıda ödüllerim var. 2001 yılında Bizim Kocaeli gazetesini kurdum.

Muhalif yazılarım ve haberlerimiz nedeniyle pek çok baskı ve saldırı ile karşılaştım. Ama bunlar beni yıldırmadı, yolumdan döndürmedi. Sonuçta gazetem KHK ile kapatıldı, her şeyime el konuldu.

Sonuçta internet gazeteciliği yapmayla karar verdim. Çok büyük tıklama sayılarına ulaşan sitelerimiz de hiçbir gerekçe gösterilmeden kapatıldı.

Bütün baskılarına ve çirkin oyunlarına rağmen beni susturamayanlar, 12 Mart günü beni ŞANTAJ suçlamasıyla gözaltına alıp tutukladılar. Ellerinde bir tek delil bile yok. Yaptığım haberler nedeniyle bunu yaptılar.

Sadece muhalif bir gazeteci olduğum ve adımın Güngör Arslan olması nedeniyle tutukluyum.

Size bu mektubu yazmamın tek nedeni, biz yerel gazeteciler kamuoyunda sesimizi yeterince duyuramıyoruz. Yaşadıklarımız ve uğradığımız haksızlık ve hukuksuzlukların kamuoyuna duyurulması konusunda ilgi ve desteğinizi bekliyorum.

Size şimdiden teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”