Sevgili okurlarım, yazıya girmeden önce bir konuya açıklık getirmeye çalışalım...

2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayı kesinlikle Kemal Kılıçdaroğlu.

Ortada başka bir seçenek yok...

Onun “Şöyle yapacağım, bunu yapacağım, hesap soracağım” sözleri bu gerçeğin somut göstergeleri.

Zira son zamanlarda sürekli olarak tekil konuşmaya başladı.

Kemal Bey “Yapacağız, düşünüyoruz” gibi çoğul söylemlerini bir süredir rafa kaldırmış durumda.

Bunun anlamı şudur:

“Aday ben olacağım.”

★★★

Karşı tarafın adayı zaten belli. Orada ismi geçen ya da geçecek ikinci bir kimse olmayacağı şimdiden biliniyor.

Dolayısıyla (sağlığı bozulmadığı sürece) tek aday Recep Bey.

Arkasında kraldan fazla kralcı Devlet Bey kapı gibi durduğu sürece, endişe etmesine zaten gerek yok!

Büyük dünya liderimize istediğinden bile fazla destek verecek, elinden geldiği sürece saraya yeniden çıkması için çaba harcayacaktır.

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Aman dikkat, yeter ki bu süre içerisinde aralarına beklenmeyen nedenlerle kara kedi falan girmesin!

★★★

Şimdi gelelim helalleşme olayına...

Konuyu siyasetin gündemine Kemal Bey soktu.

En basit bir biçimde söylemek gerekirse CHP’nin bazı kesimlere gidip helallik isteyeceğini duyurdu.

İsim vermediği için o kesimlerin kim olduğunu şu anda bilmiyoruz ama bir kısmını tahmin ediyoruz...

CHP ile kurulduğu günden bu yana ters düşen sağ kesim...

★★★

Bu işin başlangıcı taa Milli Mücadele dönemine kadar uzanır. O yıllarda gerçi CHP henüz kurulmamıştı ama padişahçı ve hilafetçi sağ kesim henüz savaş sürerken ülkenin belli yerlerinde isyan etmeye başlamıştı.

Cumhuriyet sonrasında Şeyh Sait, Seyit Rıza, şapka isyanları oldu ve iki tarafın arası iyice açıldı.

Tek parti (CHP) iktidarı döneminde bu ilişkiler hiçbir zaman düzelmedi.

Dinimizi siyasi sömürü aracı olarak kullanan sağ partilerle CHP’nin arası hep gergin oldu.

★★★

1950 yılında Menderes iktidarı iş başına geldi...

Gelmesine geldi ama iki tarafın da sergilediği hoşgörüsüzlük ortamında memleket iyice gerildi...

Sonraki yıllarda da hiçbir şey değişmedi.

Demirel, Özal, Çiller, Erbakan dönemlerini anımsayınız!

Öncesinde ve sonrasında darbeler oldu, sağ kesimle CHP arasında süregelen gerginlik hiçbir zaman gevşemedi.

★★★

Şimdi Kemal Bey büyük bir sürpriz yaptı ve durup dururken “Helalleşme” çağrısında bulundu.

Acaba kiminle, hangi kesimle?

Elbette ki Cumhuriyet tarihinin her aşamasında CHP’nin her zaman karşısında yer alan, en büyük dayanağı İslam ve din sömürüsü olan sağ kesimle!

O zaman bir soru daha sormak gerekir:

Böyle bir çağrıya gerek var mıydı?

Bence yoktu.

Peki neden gerek duydu?

Bilmiyorum ve anlayabilmiş değilim.

★★★

Helalleşme karşılıklı yapılan bir iştir...Tek taraflı olmaz.

Anlamı özetle şudur:

“El sıkışalım, sarılıp öpüşelim, geçmişte yapmış olduğumuz hataları unutalım ve aramızda yeni bir sayfa açalım!”

Kemal Bey helallik istediği kesimleri, özellikle de günümüzün AKP’sini hepimizden daha iyi biliyor.

Sanıyor mu ki karşı taraf onun uzattığı eli sıkacak ve helallik vermeye razı olacaktır?

Asla...

Mümkün değildir.

★★★

Biz bekleriz ki CHP helalleşme çağrıları yapmak yerine halkın büyük kesimlerini ilgilendiren enflasyon, yolsuzluklar, yasaklar, yargının durumu gibi somut sorunların (bugün olduğu gibi) üzerine gitmeyi sürdürsün ve dini söylemleri bir kenara bıraksın.

Kemal Bey kişisel olarak istediği herhangi bir kimseyle helalleşir ya da helalleşmez.

Kendi sorunudur.

Ama genel başkanı olduğu partiyi hem de durup dururken, belki parti yöneticilerine bile danışma gereği duymadan, dini söylemlere çekmeye hakkı olmaması gerekir.

★★★

Partisini bu sürece acaba nasıl çekecek?

Memleketin dört bir yanında kamuya açık veya kapalı helalleşme törenleri mi düzenlenecek, yoksa bu iş kapalı kapılar ardında gizlice mi yapılacak?

Törenlere sağ kesim de katılıp helallik verecek mi?

Kusuruma bakmayın ama vallahi bunları da bilemiyorum, bilsem söylemez miyim!