Sevgili okurlarım, başımızdaki iktidar 18 yıldan bu yana iş başında. Az bir zaman değildir.

Biliyorsunuz, dünyanın en modern uçaklarında bile adına metal yorgunluğu denilen bir gerçek vardır.

Kullanma süresi uzadıkça metal yorgunluğu artar ve uçuş güvenliği giderek tehlikeye girmeye yüz tutar.

Aynı durum iktidarlar için de geçerlidir.

Hükmetme süreci önce iyi başlar, sonra duraklar, son aşamada ise iyice sapıtır. Günümüzde bu son aşamayı yaşıyoruz.

Bizim iktidar şimdi bu son aşamadan baskı rejimi uygulayarak sıyrılmaya kalkışıyor.

Demokrasi, hak arama özgürlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü yok sayılıyor.

Kendi iktidarlarını sürdürebilmek uğruna ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar...

★★★

Sadece Türkiye içine değil, dünyaya da “Güçlü görünme” hevesine kapıldıklarını hepimiz biliyoruz.

Bunun kendilerince göstergesi olarak özellikle dış ülkelere posta koyma yolunu seçtiler.

Önce sert çıkıp posta koyuyorlar, asarız keseriz falan diyorlar, sonra sıkışınca alttan alıp yumuşama (!) sürecine giriyorlar.

Örnek mi!..

Yunanistan’a dümdüz gidiyorlardı.

Şimdi ise “Masaya oturup konuşmayı arzu ediyoruz” edebiyatı başlattılar!

Bu alttan almalar konusunda verilecek yüzlerce örnek, sorulacak yüzlerce soru var.

Örneğin nasıl oldu da ABD bastırınca rahip Brunson’u hapisten çıkarıp yurt dışına gönderdiler!

★★★

Dış politikadaki hezimetler bir yana, bir de kısaca içeride neler olduğuna bakalım...

Aynı zamanda AKP’nin genel başkanı olan “Tarafsız (!)” cumhurbaşkanı, dünya liderimiz Recep Bey birkaç gün önce Devlet Bey’i evinde ziyaret etti.

Devlet protokolünün belli kuralları vardır.

Cumhurbaşkanı böyle özel ev ziyaretleri yapmaz.

Konuşmak istediklerini makamına çağırır, ya da resmi ortamlarda bir araya gelir.

Siyaset öyle ev ziyaretlerinde biçimlenmez.

★★★

Aradan birkaç gün geçti, bu kez Oğuzhan Asiltürk’ün evine gitti...

Erbakan kadrosundan olan Asiltürk, şimdi Saadet Partisi’nin en güçlü abilerinden biri...

Zaten Recep Bey de kendisine abi diye hitap ediyor.

Saadet Partisi AKP iktidarını şiddetle eleştiren küçük ama önemli bir muhalefet partisi.

Peki bu özel ziyarette neler konuşulmuş olabilir?

Recep Bey bence onun evine şu ricada bulunmak için gitti:

“Abi senin partin bizi çok hırpalıyor. Karamollaoğlu bize karşı çok sert demeçler veriyor. Biz sizlerle geçmişten beri yol arkadaşıyız. Onun demeçleri bizi hem üzüyor, hem de zor durumda bırakıyor. Biz seni Saadet Partisi’nin abisi olarak görüyoruz. Artık bu tavrınız son bulsun. Bize destek verin demiyorum ama hiç değilse engel olmayın...”

Söylediği sözler ve istekleri üç aşağı beş yukarı bunlar olmalıdır.

★★★

Devlet Bahçeli ile neler konuştuğunu bilemiyorum ama gerçekten merak ediyorum...

Devlet Bey onun resmi olmasa bile koalisyon ortağı, partisiyle birlikte en büyük destekçisi.

O kadar ki, çoğu zaman AKP’den bile daha hızlı!

Sertlik tohumlarını ortalığa saçıyor, sonra ne isterse onu yaptırıyor.

Peki ama böylesine ‘anlayışlı’ bir ortağın evine niçin gitmek zorunda kaldı?

Üstelik gitmekle de yetinmedi, medyaya haber salıp çekimler yaptırdı.

Neden?..

Niçin?..

Bilen varsa bize de anlatsın!                

★★★

Kim ne derse desin AKP iktidarı giderek yıpranıyor...

Metal yorgunluğu şimdi kanatları sardı, gövdeye doğru hızla yayılıyor.

18 yılda iyice yıprandılar, çürüme başladı.

Baskı rejimi, hırsızlıklar, yolsuzluklar, hayat pahalılığı, işsizlik, lüks, şatafat, büyüklük kompleksi, yargının emir kumanda altına alınmış olması ve kendini beğenmişlik, bu tabloda en önde gelen hususlar.

Zannediyorlar ki bu düzen, bu tatlı hayat hep böyle sürüp gidecek!

★★★

Beyefendinin birkaç gün arayla Devlet Bahçeli ve Oğuzhan Asiltürk’ü evlerinde ziyaret etmiş olmasının esas nedeni bence bu yıpranma sürecidir.

AKP halen iki nedenle ayakta durmaktadır:

“Müslümanlık” edebiyatıyla birlikte din sömürüsü ve dağıtılan yardım paketleri.

Ama artık bunun da yetmediği anlaşılıyor.  

Çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan bütün anketlerde bu giderek yıpranmanın sonuçları zaten ortaya çıkıyor.

Evleri ziyaret edip bu gibi konularda dil dökmek, yardım ve destek istemek, ‘ricacı’ olmak acaba yetecek mi!