Sevgili okurlarım, insanlık aleminin başına bela olan salgın Türkiye’yi de esir almış durumda.

O kadar ki, bizim yandaş gazeteler bile feryat emek zorunda kalıyor.

Bu kez onların manşetlerini dehşetle izliyoruz! Aynen şöyle:

“Yoğun bakım yatakları dolmak üzere.

Yataklar dolarsa hayat durur...”

Bunun anlamı gayet basit:

“Virüsü kaparsanız hastanelere fazla umut bağlamayın. Tedaviniz yapılamaz. Aletlerin ve hastalarına kullanımı için ayrılan boş yoğun bakım yataklarının sayısı giderek azalıyor.”

★★★

Uzman hekimler uyarıyor... Bu uyarıları fazla takan ne yazık ki yok...

Şimdi alınabilen tek önlem hafta sonları iki gün boyunca uygulanan sokağa çıkma yasağı.

Ramazan ayı boyunca tam kapanma geleceği söyleniyor.

Caddeler, meydanlar ve bazı yerler hele hava güneşli ve biraz ılıksa tıka basa dolu.

Bu işin maske takmakla falan önlenmesinin mümkün olmayacağını artık küçük çocuklar bile anlamış durumda.

Vaka sayıları giderek artıyor.

Hastanelere yatmak zorunda kalanlar da öyle.

Giderek artan ölüm rakamları derseniz o da öyle.

Korona için ayrılan yoğun bakım yataklarının dolmak üzere olduğunu, doluluk oranının aşırı yükseldiğini ve tıkanma beklendiğini, bu işin uzmanı olan hekimler bile artık açıkça söylüyor.

★★★

Prof. Dr. Zafer Kurugöl konuşuyor:

“İstanbul’da yoğun bakım doluluk oranı yüzde 63’ü aştı. Yoğun bakımlarda sorun başladı. Tehlike çanları çalıyor.”

Prof. Dr. Levent Akın konuşuyor:

“Yoğun bakımlardaki artışlar iyiye işaret değil. Vakalardaki artışlar bir hafta 10 gün içerisinde hastanelere yansıyacak. Yoğun bakımlar hastalara cevap veremez duruma düşerse tam kapanmaya gidilebilir.”

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kenan Memişoğlu konuşuyor:

“Salgında şu anda üçüncü piki yaşıyoruz. Geçen kasımdaki gibi büyük bir dalga olmaması için şu 15-20 günlük süreçte herkesin çok hassas olması gerekiyor. Yoğun bakım doluluk oranı şu anda yüzde 64. Bunun artması çok tehlikeli olabilir.”

Prof. Dr. Alper Şener uyarıyor:

“Artık tam kapanma düşünülmeli.”

Ankara İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Gülüm uyarıyor:

“Daha hızlı yayılıyor. Vaka artışında mart ayı öncesine göre beş kata yakın artış var... Endişe ediyoruz.”

Görüyorsunuz, tehlike kapımızı kırıp içimize girmiş durumda.

İyimser konuşan bir tek uzman hekim bile yok.

Hepsi uyarıyor, önlem alınmasını istiyor da bundan sonra ne gibi önlemler alınacağını hiç kimse bilmiyor...

★★★

Ve aşı olayı...

Toplumun büyük bir bölümü henüz aşı olamadı.

Sanki elimizde 10 çeşit aşı varmış gibi, bazıları aşı tartışmasına girdi...

Acaba hangisini olsak!

En son tartışma konusu ise daha da garip:

“Ramazan geliyor, aşı olmak acaba orucu bozar mı?”

Malûm ekip (!) şimdi bu soruyu gündeme taşıdı.

İnsaf be kardeşim, insaf!

Millet can derdine düşmüş, sizler ise aşının oruç bozup bozmayacağını tartışma konusu yapmaya kalkışıyorsunuz.

Neyse ki Diyanet bunun günah olmadığını açıkladı.

Günah mı değil mi!..

Ne günlere kaldık, Suudi Arabistan’ı bile geçtik!

★★★

Sevgili okurlarım, bence kapımızda bekleyen çok büyük bir tehlike daha var ama onu hiç tartışmıyoruz.

Zira bize, yumurta kapıya dayanmadan hiçbir şeyi tartışmayız...

Turizm mevsimi giderek yaklaşıyor.

Bu sektörde en büyük müşterilerimiz Rusya, Ukrayna ve İngiltere.

Güneşe ve denize koşacaklar...

Yüz binlerce kişi gelecek.

Korona salgını açısından sorunlu ülkeler...

Gelirken virüsü ülkelerinden bize taşıyacaklar, giderken de bizden kendi ülkelerine!

Peki ne yapacağız?

Hangi önlemleri alacağız?

Gelmesinler, istemiyoruz demek mümkün değil.

On binlerce kişiye iş olanağı sağlayan turizm sektörü zaten batık durumda.

★★★

Korona salgını memlekette dalga dalga yayılıyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz.

Şimdiden alınan somut önlemler yok.

Salgın kırıp geçiriyor.

İktidar derseniz ipin ucunu çoktaaan elinden kaçırmış durumda.

Tam kapanma kararı oy kaygısı nedeniyle alınamıyor.

İnsanlar can verirken iktidar sadece rakamları açıklamak, maske, mesafe nasihatleri vermekle yetiniyor.

Durum bazılarımızın düşündüğünden çok daha ciddi.

Bu iş nereye gidiyor, ne yapacağız, nasıl yapacağız, ne olacak, birileri çıkıp adam gibi anlatsa bari kardeşim, biraz ayıp oluyor!