Sevgili okurlarım, sadece Türkiye değil bütün dünya, eşi menendi görülmemiş bir bela ile baş etmeye çalışıyor.

Adına korona denilen bu bela bugüne kadar ülkemizde on binlerce insanımızın canını aldı.

Dünyadaki ölüm sayısı iki milyona ulaştı.

21. yüzyılda, bilimin böylesine geliştiği bir çağda bile virüsle baş etmek, bilim dünyası ve insanlık adına biraz zor oluyor.

★★★

Şimdi dünyanın çeşitli ülkelerinde aşılar geliştiriliyor...

Hiç kuşkum yok, bu aşı olayında bazı uluslararası dümenler dönüyor.

Örneğin biz Çin aşısını almak zorunda kaldık.

Zorunda kaldık diyorum çünkü Çin aşısının ne ölçüde güvenilir olduğu bütün dünyada tartışılıyor.

Milyonlarca doz aşı Türkiye’ye getirildi.

Bu aşıların soğuk ortamda taşınıp kullanılması gerek. Bu yapılmazsa musluk suyuna dönüşüyor.

Şimdi ülkenin dört bir yanına TIR’larla aşı gönderileceğini medyadan öğreniyoruz. İyi güzel de o TIR’ların, sonrasında hastanelerin soğuk hava olanakları nedir!

Yani aşılar örneğin Diyarbakır’a hangi ortamda ve nasıl sevk edilecek?

Bu konuda sorulan sorulara ve gündeme getirilen kuşkulara Sağlık Bakanlığı yanıt veremiyor, güvence de veremiyor.

★★★

Burası Türkiye abicim!..

Bir yolsuzluklar ülkesi.

Hangi taşı kaldırsanız altından yolsuzluk, usulsüzlük, israf ve sorumsuzluk fışkırıyor.

Şimdi bu gerçeklerden yola çıkıp aşı olayını biraz olsun irdelemek gerekiyor.

Akıllarda bazı sorular var.

Aşılanmak iyi de bu soruları da unutmayalım...

-Türkiye Çin’den ithal edilen ve edilecek olan milyonlarca doz aşı için toplamda kaç para ödedi ya da bundan sonra ne kadar ödeyecek?

-Ödeme koşulları nedir? Peşin para mı, veresiye mi!

-Bu Çin firmasının Türkiye’de temsilcileri var mı?

-Varsa kimlerdir, ne kadar komisyon alacaklar?

Evet, yolsuzluklar ülkesinde akla hemen, ister istemez bu sorular, yani işin parasal boyutu geliyor.

Sağlık Bakanlığı acaba zahmet edip bu sorulara yanıt verir ve kamuoyunu aydınlatır mı?

Hiç sanmıyorum.

★★★

Burada kaç kez eleştirdiğim bir konuyu şimdi bir kez daha aynen yinelemek istiyorum...

Biliyorsunuz, bu salgın konusunda adına Bilim Kurulu denilen bir kurul oluşturuldu.

Bu kurul Türkiye’nin çok değerli uzman hekimlerinden oluşuyor.

Nasıl ve hangi gerekçeyle tercih edildiklerini bilmiyoruz ama her birinin çok değerli olduğu kesin.

38 hocamızın oluşturduğu Bilim Kurulu’ndan beklenenler şöyle:

-Hükümete salgın konusunda her açıdan yol göstermek.

-İktidarın önüne bilimsel gerçekleri koymak.

-Aynı zamanda topluma yol gösterip aydınlatmak.

★★★

Salgın sürecini yaklaşık bir yıldan bu yana yaşamaktayız...

Bu bir yıl içerisinde bizim Bilim Kurulu’nun topluca yaptığı herhangi bir açıklamaya tanık olmadık.

Bu salgın süreci öncesinde biz o hocalarımızı tanımaz, isimlerini bilmezdik.

Ancak bir süre sonra hepsi olmasa bile çoğunluğu medyada görünmeye başladı.

Tanınmak, medyatik olmak onların da hoşuna gitmişti!

Konuşmaya, toplumu aydınlatmaya başladılar.

Ancak bunlar hep bireysel düzeyde, perakende kaldı.

Acaba söylediklerini, önerdikleri çözümleri öteki Kurul üyeleri de kabul ediyor muydu?

İşte bunu bilmiyoruz.

★★★

Değerli hocalarımız ülkenin dört bir yanından seçilip Bilim Kurulu oluşturmuş.

Anlaşıldığı kadarıyla bir araya gelip topluca yol göstermeleri mümkün olmuyor.

Dolayısıyla Kurul’un topluca ağırlığı ortaya çıkmıyor ve her şey bireysel düzeyde açıklamalarda, demeçlerde kalıyor.

Söylediklerine itiraz etmek elbette mümkün değil.

Ama bazen ortaya çelişkili lâflar, çelişkili görüşler çıktığını da biliyoruz.

Ancak bu çelişkiler konusunda toplumun bilgisi olmuyor, hocalarımız da meslektaşlarına karşı çıkamıyor.

★★★

Ben bu saygın hocalarımızı biraz daha “Ekip çalışmasına” davet etsem, acaba haddimi aşmış, ayıp etmiş olur muyum!..

Zira başımızdaki büyük korona belası öyle bireysel lâflarla çözümlenecek bir husus değil.

Bu gibi konular, aşı dahil alınan tüm önlemler, doğrular, yanlışlar ve aksamalar mutlaka en ciddi bir biçimde izlenmek zorundadır.

Bunun başka çaresi yoktur.

Aksi takdirde meydanı siyasete bırakmış olurlar...

Ve sonrasında bizim canlarımız üzerinden siyasetçilerin şovu başlar.

★★★

Kurul üyesi hocalarımız endişe etmesin...

Onlara güveniyoruz, onları sevdik, takdir ettik, gurur duyduk...

Ancak... Hocalarımızın bireysel medyatik olma çabaları bir yere kadar tamam da, gözümüz kulağımız özellikle aşı konusunda Bilim Kurulu adına topluca yapmaları gereken bilimsel açıklamalarda olacak!