Sevgili okurlarım, işin neresinden bakarsanız bakın sonuç değişmiyor...

Felaketler ülkesi olduk.

Karadeniz taraflarında sel baskınları...

Akdeniz’de orman yangınları...

Ve herkesin kafasında yer alan büyük endişe:

Beklenen büyük deprem acaba ne zaman patlayacak?

★★★

Deprem konusunda bütün bilim insanları konuşuyor. İçlerinde “Merak etmeyin deprem falan olmayacak” diyen bir kişi bile yok.

Hatta bazıları yaklaşık tarihler bile veriyor...

Ve biz hiçbir şey yapmadan, hiçbir önlem almadan oturmaya devam ediyoruz.

Özellikle Ekrem İmamoğlu sürekli uyarıyor...

“İstanbul’da büyük deprem patladığında binlerce bina çökecek, binlerce insanımız enkaz altında can verecek. Oysa devletin bu konuda hiçbir hazırlığı yok. Büyükşehir Belediyesi olarak biz dışlanmış durumdayız.”

Beklenen büyük bir doğal afete bile siyaset sokanlar, particilik yapan iktidarlar utansın.

Eğer utanma duyguları kaldıysa.

★★★

Daha birkaç gün önce Rize ve Artvin’i sel bastı...

Binalar yıkıldı, insanlar suya kapılarak can verdi.

Bu işin uzmanları yıllardan beri feryat eder ama kimseye dinletemez...

“Bu bölgelerde akarsu yataklarının yakınlarına bina yaptırmayın. Bunu yasaklayın. Aksi takdirde ilk selde o binalar da yıkılmaya mahkûmdur...”

Öyle bir coğrafya ki neredeyse her gün yağmur var. Birkaç gün boyunca biraz şiddetli yağınca felaket zaten kendiliğinden gelmiş oluyor.

★★★

Son orman yangınlarına gelince...

O ormanların yetişmesi herhalde en az 100 yıl almıştır.

O yeşil örtü bir anda çıra gibi tutuşuyor.

Hele rüzgar varsa ve yangın sarp bölgelerde ise söndürmek çok zor.

İstediğiniz kadar uçak, helikopter, arazöz, personel kullanın sonuç asla değişmiyor.

Üstelik yanan sadece ağaçlar ve bitki örtüsü değil.

Kaçamayan hayvanlar da yanıyor.

Sığırlar, koyunlar, keçiler, kaplumbağalar ve bütün canlılar.

★★★

Orman yandıktan sonra geriye kalan acı dolu tablo hep aynı:

Kapkara alanlar, yıllarca çıkmayacak yanık kokusu, kül yığınları, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların kavrulmuş artıkları.

Siz o yangın alanlarına istediğiniz kadar ağaç dikin ve bunu siyasi propaganda vesilesi yapın!..

O ağaçların büyüyüp yeniden gerçek anlamda ormana dönüşmesi en az 100 yılı bulur.

★★★

Orman yangınları deyince aklıma hep ilginç bir olay gelir...

PKK’lılar biz zamanlar ormanlarımızı yakardı.

Bazıları suçüstü yakalandı, talimatın Yunanistan’dan geldiğini itiraf etti...

Ve devlet karar verdi:

“Biz de ekipler oluşturup Yunan adalarına gönderelim, onların ormanlarını yakalım.”

O zaman Türkiye’de devlet vardı!..

Zamanımızı demeç vermekle, bütün dünyaya posta koymakla değil, gerekirse doğrudan eylem ortaya koyarak etkili olmakta kullanırdık.

Aylar boyu süren hazırlıklar sonrasında ekipler gizlice hazırlandı, bize en yakın Yunan adalarına gönderildi.

Bazı adalar tutuştu!

Pabucun pahalı olduğu ortaya çıkmıştı.

Bir süre sonra iki taraf ta sessiz uzlaşmaya varmış olmalı ki karşılıklı orman yangınları sona erdi.

Bu sona erme olayından hem Yunanistan kârlı çıktı, hem de biz.

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi devlete ve hükümete düşen önemli bir görev var.

Akdeniz yöresinde çıkan büyük orman yangınlarında binlerce aile mahvoldu. Bütün malları mülkleri ve gelecekleri yok oldu.

Evleri, iş yerleri, araçları, seraları, tarlaları, traktörleri, çiftlikleri, ahırlardaki hayvanları yandı, kül oldu bitti.

Kusura bakmasınlar, hoşlarına gitmeyecek ama şimdi o felaketzedeler için kesenin ağzını açma zamanıdır.

İsraf ve savurganlığın böylesine anormal yükseldiği bir dönemde, felaketi birebir yaşayan o insanlardan parayı ve her türlü yardımı esirgemek ayıptır.

Yangın bölgeleri derhal “Afet bölgesi” ilan edilmeli ve yaraların biraz olsun sarılmasına hemen başlanmalıdır.

★★★

Sanırım Türkiye’de gelmiş geçmiş en büyük orman yangınlarına tanık olduk.

Palavrayı, propaganda yapmayı, gündemi saptırmayı bir süre için lütfen unutmaya çalışsınlar.

Somut adımlar atılmalıdır.

Bu afeti yaşayanlara destek verecek bankalar derhal devreye sokulmalıdır.

TOKİ de aynen devreye sokulmalı, yeni konutlar için çalışmalar başlatılmalıdır...

Ve bütün bunlar olurken parti ayrımı asla yapılmamalıdır.

Yeni vurgunlara ve yolsuzluklara yer verilmemelidir!