Sevgili okurlarım, bu ülkede gerçekten de inanılmaz olaylara tanık oluyoruz. Hem de her gün karşımıza yenileri çıkıyor!..

Devlet ciddiyeti artık büyük ölçüde kayboldu.

Rastgele alınan kararlarla, rastgele edilen sözlerle yönetiliyoruz.

Siyaset böyle yapılıyor!

★★★

Bakınız, adına korona denilen bela bir salgın tam birinci yılını doldurdu.

Salgın giderek yayılıyor ama ne olacağını, ne yapılacağını bilen hiçbir devlet yetkilisi yok. Bazı önlemlerin derhal ve en kısa zamanda alınması gerekiyor da bizi yönetenler kulaklarının üzerine yatmış durumda. Ne olacağını, böyle giderse bu işin nerelere sürükleneceğini, daha kaç bin insanımızın can vereceğini hiçbiri düşünmek istemiyor.

“Aman dikkatli olalım, maske takalım” söylemleri dışında başka bir şey yok.

★★★

Genel manzara böyle iken dünya liderimiz çıkıyor ortaya, herkese veryansın ediyor, akıl almayacak lâflar söylemeyi sürdürüyor.

Hiçbir bilimsel gerçekliği ve ekonomik yararı olmayan Kanal İstanbul için söylediği sözler tarihe geçti bile!..

“İnadına yapacağız!”

Devlet işi inatla yürür mü?

★★★

İki gün önce de Maliye eski Bakanı, aynı zamanda damadı olan Berat Albayrak’ı eleştirenlere kızdı:

“Yatıyorlar kalkıyorlar damat da damat. Başınıza damat kadar taş düşsün!”

Beyefendi, madem bu kadar tahammülsüz hale geldin, damadına “Oğlum aylardan beri kayıpsın, artık çık ortaya da konuş” demek aklına hiç gelmiyor mu?

★★★

MHP, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e isim taktı:

“Fosforlu Meral.”

1940’lı yıllarda Suat Derviş hanımın romanı Fosforlu Cevriye piyasaya çıkmıştı.

Mert ve yürekli bir sokak kadınının, İstanbul’da bir fahişenin yaşadıkları.

(Suat hanım Nazım Hikmet’in sevdiği kadındı.)

Yeşilçam bu kitabın hemen filmini yaptı ve kime ait olduğunu bilmediğim şarkısı çok ünlendi:

“Karakolda ayna var, kız kolunda damga var. Gözlerinden bellidir Cevriyem, sende kara sevda var. Hani ya da fosforlum...”

Lise çağlarımızda bile biz bu popüler şarkıyı arkadaşlarla topluca söylerdik.

Yanılıyor olabilirim ama filmde Fosforlu Cevriye’yi o yılların en ünlü ve en güzel sanatçısı olan Cahide Sonku oynamıştı.

★★★

Türkiye’de şu siyasetin düzeyine bakın siz...

MHP, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’e yıllar öncesinin sokak kadını Fosforlu Cevriye’sinden esinlenip isim takmış.

Fosforlu Meral.

Ayıptır yahu...

İktidar ortağı bir parti kendi düzeyini bu kadar düşürür mü!

Demek ki Akşener ve partisi, MHP’yi siyaseten çok zorluyor, rahatsız ediyor.

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi kısaca dış politika alanında neler olduğuna, bu açıdan nasıl yönetildiğimize bir bakalım...

Bu iktidar bizi dış politikada da bir sürü açmazlara sürükledi...

Yunanistan, Mısır, İsrail gibi ülkelere birkaç gün öncesine kadar sürekli posta koyduklarını anımsayacaksınız.

Alttan almak asla yoktu!

Gereken ne ise her şeyi yapacaklardı!

ABD Başkanlığını Biden kazanınca bizimkiler havaya girdi...

“Biden bir sürü devlet başkanını arayıp konuşuyordu. Bizimkini de mutlaka arayacaktı!”

Hele arasın, bizim yandaş medyada muazzam bir tantana başlatılacaktı:

“Biden aradı, Erdoğan’ı büyük başarıları nedeniyle kutladı, sen ne istersen onu yaparız dedi...”

Ve bir sürü palavra daha...

Fakat gelin görün ki bizimkiler bekliyor ama Biden bir türlü ses vermiyor.

★★★

O aramayınca bizimkiler mesajı hemen aldı:

“Bu herif bize bozuk atıyor. İyisi mi biz önce İsrail, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile arayı düzeltelim.”

Dikkat ediniz, yöneticilerimiz son zamanlarda İsrail’in adını bile anmıyor, posta koymuyor.

Sondaj gemilerimiz Yunanistan’ı daha fazla üzmemek için Akdeniz’den çekildi.

Yunanistan ve Mısır’a dostluk eli (!) uzatıldı, her iki ülkeye de “Gelin, müzakere masasına oturalım arkadaşlar” mesajları gönderilmeye başlandı.

★★★

Papa, adına Barzani denilen adamın Irak’taki Kürt bölgesini ziyaret etti. Şerefine çıkarılan posta pullarında Türkiye’nin Güneydoğu bölgeleri, Kürdistan sınırları içerisinde gösterildi.

O Barzani değil miydi AKP’nin Diyarbakır mitinginde Recep Bey’le birlikte kürsüye çıkıp AKP’ye oy isteyen?

Bizimkilerden yine tık yok!

Ama birkaç gün önce açıklama yaptılar...

Bizim toprağımızda, İstanbul Başkonsolosluğu’nda gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı kıtır kıtır kesip öldüren ve cesedini yok eden katil Suudilere gönderdikleri son mesajda “Kardeş Suudi Arabistan” dediler.

Dış politikada durum çok özetle böyle.

Çelişkiler içinde yuvarlanıyorlar.

★★★

Ne yazmalı, hangisini yazmalı, vallahi bilemiyorum ki...

Tam bu yazıyı yazarken elime bizim gazetenin dünkü (yani bugün kullanılması için oluşturulan) haber gündemi geldi. İki madde dikkatimi çekti, belki SÖZCÜ’de bugün okursunuz:

-Afyon, Kütahya ve Uşak’a hizmet versin diye açılan Zafer Havaalanı için işletmeci firmaya 1 milyon 280 bin yolcu garantisi verildi ama sadece 7 bin yolcu geldi. Devlet bu durumda işletmeci şirkete toplam 208 milyon Euro ödeme yapacak...

-Adıyaman’da açılan 9 kişilik temizlikçi kadrosu için 5 bin 200 kişi başvurdu. Bunlardan 1143 kişi üniversite mezunu...

Yazdıkça insanın çıldırası geliyor.

Bu yazıyı bir an önce bitirmek gerek.

Benden bu kadar sayın vatandaşlarım, nasıl yönetildiğinizi görünüz!